(Nisbiye) Kıyaslama ile olan. Diğerine, öncekine göre. Diğerlerine göre kıyaslıyarak olan. Nisbete, ölçüye göre.
NİSEB
Nisbetler, kıyaslamalar ve ölçüler.
NİST
f. Değildir, yoktur.
NİSTÎ
f. Yokluk, adem.
NİSUN
(Nisvan. C.) Kadınlar.
NİSVAN
(Nisa. C.) Kadınlar. Nisalar.
NİSVAN-I ZELİL
Ahlâken ve dinen düşmüş, zelil olmuş kadınlar.
NİSVÎ
Nisa taifesine mensub. Kadınlarla alâkalı.
NİSYAN
Unutmak, hatırdan çıkarmak.
NİSYAN-İ EBEDÎ
Ebedî unutma.
NİŞ
f. (Arı, akrep gibi böceklerde olan) İğne. * Diken. * Ağu, zehir.
NİŞA
f. Nişasta.
NİŞAD
Bir kimseye yemin vermek.
NİŞAN(E)
f. İz. Nişan. Alâmet. İşaret. * Yara izi. * Hedef, vurulması istenen nokta. * Hâtıra için dikilen taş. * Taltif için verilen madalya. * Evlenmeden önceki anlaşma ve karar işareti veya merasim. * Tuğra. * Ferman.
NİŞANDE
Hedef. Nişan olarak dikilmiş şey.
NİŞANE
(Bak: Nişan)
NİŞANE-İ TASDİK
Kabul edildiğine dâir işaret, tasdik işareti. * Mu'cizeler.(Kabir, ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısı (olduğunu) ihbar eden 124 bin muhbir-i sâdık, ellerinde nişane-i tasdik olan mu'cizeler bulunan enbiyalar ve o enbiyaların haber verdikleri aynı haberleri, keşif ve zevk ve şuhud ile tasdik eden ve imza basan 124 milyon evliyanın aynı hakikata şehadetleri ve hadd ü hesaba gelmeyen muhakkiklerin kat'i delilleriyle o enbiya ve evliyanın aklen ilmelyakîn derecesinde isbat ettikleri ve yüzde doksandokuz ihtimal-i kat'i ile "idam ve zindan-ı ebedîden kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye çevirmek, yalnız iman ve itaatledir" diye ittifaken haber veriyorlar. S.) (Bak: Muhbir-i sâdık)
NİŞANGÂH
f. Hedef yeri. Nişan tahtası. * Silâh namlusunun üstünde bulunan, nişan almağa yarayan kısım.
NİŞDE (NİŞDÂN)
Talep etmek, istemek. * Söz vermek, and vermek.
NİŞDET
Araştırıp sorma. * Kaybolan bir şeyi arama.
NİŞE
f. Çoban düdüğü. Kaval.
NİŞEST
f. Oturan.
NİŞESTE
(C.: Nişeste-gân) f. Oturan, oturmuş.
NİŞESTE-GÂN
(Nişeste. C.) f. Oturanlar, oturmuş olanlar.
NİŞESTGÂH
f. Oturacak yer.
NİŞHAR
f. Diken batmış, iğnelenmiş.
NİŞİB
f. (Yukarıdan aşağıya) iniş.
NİŞİB Ü FİRAZ
İniş ve yokuş.
NİŞİBGÂH
f. Çukur yer.
NİŞİMEN
f. Oturacak yer.
NİŞİMENGÂH
f. Durak, yurt. Toplanılacak yer.
NİŞİN
f. "Oturan, oturmuş" gibi mânâya gelir ve başka kelimelerle birleşir.
NİŞİNENDE
f. Oturan, oturucu.
NİŞTER
f. Hekim bıçağı, neşter.
NİŞVE
Koklamak. * Bilmek. * Haber vermek.
NİTA'
(C.: Nutu') Deri döşek.
NİTAC
Yavrulama, yavru doğurma.
NİTAF
(Nutfe. C.) Saf ve duru sular.
NİTAH
Tos vurma, toslaşma. Boynuzla vurma. * Vuruşup kavga etme.