N Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • NİSBÎ

    (Nisbiye) Kıyaslama ile olan. Diğerine, öncekine göre. Diğerlerine göre kıyaslıyarak olan. Nisbete, ölçüye göre.
  • NİSEB

    Nisbetler, kıyaslamalar ve ölçüler.
  • NİST

    f. Değildir, yoktur.
  • NİSTÎ

    f. Yokluk, adem.
  • NİSUN

    (Nisvan. C.) Kadınlar.
  • NİSVAN

    (Nisa. C.) Kadınlar. Nisalar.
  • NİSVAN-I ZELİL

    Ahlâken ve dinen düşmüş, zelil olmuş kadınlar.
  • NİSVÎ

    Nisa taifesine mensub. Kadınlarla alâkalı.
  • NİSYAN

    Unutmak, hatırdan çıkarmak.
  • NİSYAN-İ EBEDÎ

    Ebedî unutma.
  • NİŞ

    f. (Arı, akrep gibi böceklerde olan) İğne. * Diken. * Ağu, zehir.
  • NİŞA

    f. Nişasta.
  • NİŞAD

    Bir kimseye yemin vermek.
  • NİŞAN(E)

    f. İz. Nişan. Alâmet. İşaret. * Yara izi. * Hedef, vurulması istenen nokta. * Hâtıra için dikilen taş. * Taltif için verilen madalya. * Evlenmeden önceki anlaşma ve karar işareti veya merasim. * Tuğra. * Ferman.
  • NİŞANDE

    Hedef. Nişan olarak dikilmiş şey.
  • NİŞANE

    (Bak: Nişan)
  • NİŞANE-İ TASDİK

    Kabul edildiğine dâir işaret, tasdik işareti. * Mu'cizeler.(Kabir, ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısı (olduğunu) ihbar eden 124 bin muhbir-i sâdık, ellerinde nişane-i tasdik olan mu'cizeler bulunan enbiyalar ve o enbiyaların haber verdikleri aynı haberleri, keşif ve zevk ve şuhud ile tasdik eden ve imza basan 124 milyon evliyanın aynı hakikata şehadetleri ve hadd ü hesaba gelmeyen muhakkiklerin kat'i delilleriyle o enbiya ve evliyanın aklen ilmelyakîn derecesinde isbat ettikleri ve yüzde doksandokuz ihtimal-i kat'i ile "idam ve zindan-ı ebedîden kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye çevirmek, yalnız iman ve itaatledir" diye ittifaken haber veriyorlar. S.) (Bak: Muhbir-i sâdık)
  • NİŞANGÂH

    f. Hedef yeri. Nişan tahtası. * Silâh namlusunun üstünde bulunan, nişan almağa yarayan kısım.
  • NİŞDE (NİŞDÂN)

    Talep etmek, istemek. * Söz vermek, and vermek.
  • NİŞDET

    Araştırıp sorma. * Kaybolan bir şeyi arama.
  • NİŞE

    f. Çoban düdüğü. Kaval.
  • NİŞEST

    f. Oturan.
  • NİŞESTE

    (C.: Nişeste-gân) f. Oturan, oturmuş.
  • NİŞESTE-GÂN

    (Nişeste. C.) f. Oturanlar, oturmuş olanlar.
  • NİŞESTGÂH

    f. Oturacak yer.
  • NİŞHAR

    f. Diken batmış, iğnelenmiş.
  • NİŞİB

    f. (Yukarıdan aşağıya) iniş.
  • NİŞİB Ü FİRAZ

    İniş ve yokuş.
  • NİŞİBGÂH

    f. Çukur yer.
  • NİŞİMEN

    f. Oturacak yer.
  • NİŞİMENGÂH

    f. Durak, yurt. Toplanılacak yer.
  • NİŞİN

    f. "Oturan, oturmuş" gibi mânâya gelir ve başka kelimelerle birleşir.
  • NİŞİNENDE

    f. Oturan, oturucu.
  • NİŞTER

    f. Hekim bıçağı, neşter.
  • NİŞVE

    Koklamak. * Bilmek. * Haber vermek.
  • NİTA'

    (C.: Nutu') Deri döşek.
  • NİTAC

    Yavrulama, yavru doğurma.
  • NİTAF

    (Nutfe. C.) Saf ve duru sular.
  • NİTAH

    Tos vurma, toslaşma. Boynuzla vurma. * Vuruşup kavga etme.
  • NİTAK

    Kemer, kuşak. * Kuşak yeri. * Peştemal.
  • Nİ'TAL

    Kova.
  • NİTASÎ

    Anlayışlı tabib, doktor.
  • NİVA

    Düşmanlık. * Besili, semiz deve.
  • NİVE

    f. İnleme, ağlama, sızlanma.
  • NİVEND

    f. İdrak, anlayış, akıl.
  • NİVER

    f. Âlemde meydana gelen hâdiseler, haller.
  • NİYA

    (C.: Niyâgân) Dede, cedd.
  • NİYABE

    Nöbet.
  • NİYABET

    Nâiblik, vekillik. Kadı vekilliği.
  • NİYAGÂN

    (Niyâ. C.) Dedeler, ceddler. Ecdad.