(Nimet) İyilik, lütuf, ihsan. Saadet. Hidayet. * Giyecek şeyler. * Yiyecek faydalı şey, rızık.(Eğer dünyanın veya vücudun mülkiyeti, zılliyeti sende ise, taahhüd, tahaffuz, korku külfetleriyle nimetlerden lezzet alamazsın, dâima rahatsız olursun. Çünkü noksanları tedarik, mevcutları telef olmaktan muhafaza ile dâimâ evham, korkular, meşakkatlere mahal olursun. Halbuki o nimetler Mün'im-i Kerim'in taahhüdü altındadır. Senin işin O'nun sofra-i ihsanından yeyip içmekle şükretmektir. Şükürde bir zahmet yoktur. Bilâkis nimetin lezzetini arttırır. Çünkü şükür, nimette in'amı görmek demektir. İn'amı görmek, nimetin zevalinden hâsıl olan elemi defeder. Zira nimet zâil olduğundan Mün'im-i Hakiki, onun yerini boş bırakmaz, misliyle doldurur ve teceddüdünden lezzet alırsın. M.N.)
Nİ'MET-İ İLÂHİYE
Allah'ın nimeti. Allah'ın verdiği nimet.
Nİ'MET-ŞİNAS
f. Kendisine yapılan iyiliği bilip unutmayan.
NİMGERM
f. Pek sıcak olmayan. Ilık.
NİMHAB
f. Yarı uykulu, mahmur.
NİMHANDE
f. Gülümseme, tebessüm.
NİMKÜŞTE
f. Yarı öldürülmüş, yarı kesilmiş olan.
NİMLAHZA
f. Yarım bakış. Gözucuyla bakış. * Çok kısa zaman.
NİMMANZUR
f. Yarı görülen. Bulanık olarak görülen.
NİMMEST
f. Sarhoşça.
NİMMUZLİM
f. Yarı karanlık.
NİMMÜRDE
f. Ölüm derecesinde olan. Ölüm hâlinde bulunan.
NİMNİGÂH
f. Yarı bakış. Gözucuyla bakma.
NİMNİME
Birbirlerine yakın çizgiler. * Tırnakta olan beyazlık.
NİMNİMETEYN
Tırnak işareti.
NİMPUHTE
f. Tam pişmemiş, yarı pişmiş.
NİMR
(C.: Enmâr - Nümur - Nimâr) Kaplan.
NİMRE
Dişi kaplan.
NİMRES
f. Yarı ham, yarı olgunlaşmış olan.
NİMRUZ
f. Yarı gün, öğle.
NİMS
Firavun faresi dedikleri küçük hayvan. * Sansar.
NİMS
Bir ot cinsi.
NİMSÜFTE
f. Yarım olarak söylenmiş, tam denmemiş.
NİMŞEB
f. Geceyarısı.
NİMTEN
f. Mintan.
NİMZİNDE
Yarı canlı. Ölü ile diri arası.
NİMZULMET
f. Yarı karanlık.
NİNAN
(Nun. C.) Balıklar, semekler.
NİR
(C.: Nirân-Enyâr) Öküz boyunduruğu. * Bez damgası. * Irgaç.
NİRAN
(Nur ve Nâr. C.) Nurlar, ziyalar. Ateşler, nârlar.
NİRENC
(C.: Nirencât) Düzen, hile. * Resim, taslak.
NİRENG
f. Düzen, hile, aldatmaca. * Taslak, resim. * Büyü, efsun.