(C.: Rubâ) Arz haşeratından bir cins. * Çok, ziyâde.
RÜC'A
Rücu' mânâsına mastar.
RÜCBE
Canavar avlamak için yapılan yer. (İçine iple et bağlarlar ki canavar gelip yapıştığı gibi üzerine düşer.)
RÜCEME
(C.: Rucâm-Rucum) Büyük taş.
RÜCHAN
Üstünlük, yükseklik, üstün olma. Fazilet, haslet veya her hangi bir şey cihetiyle diğerinden üstün olmak.
RÜCHANİYET
Üstün oluş, rüçhanlık, daha mühim olma hali.
RÜCU'
Geri dönme, vazgeçme, cayma. Sözünden dönme. * Edb: Bir fikri daha kuvvetli anlatmak için söylenilen sözden caymış gibi görünmek.
RÜCUM
(Recm. C.) Taşa tutmalar, taşlamalar.
RÜCUN
Mahbus olmak, hapsolunmak. * Bir yere durmak.
RÜCZ (RİCZ)
Devenin mak'adında olan bir hastalık. * Pis, necis. * Azap. * Put, sanem.
RÜDAB
Ağızdan akan su, salya.
RÜDN
(C.: Erdân) Kaftan ve gömlek yeninin koltuktan tarafı.
RÜDUM
(Redm. C.) Bendler, sedler.
RÜESA
(Reis. C.) Reisler, reislik yapanlar. Başkanlar.
RÜFAÎ
Ahmed-i Rüfaî tarikatına mensub.
RÜFAT
Parçalanmış, dağıtılmış. * Çürümüş.
RÜFAZ
Müteferrik. dağılmış, parçalanmış.
RÜFEKA
(Refik. C.) Arkadaşlar.
RÜFKA
(C.: Rifâk) Yoldaş olan, aynı fikirde olan cemaat.
RÜFT
Bir küçük canavar. ("İnâk-ul arz" da derler)
RÜFT
f. Süpürme.
RÜFUL
Sallanmak. * Gururlanmak, tekebbürlenmek.
RÜHA
Urfa şehri.
RÜHAVÎ
f. Urfa'lı.
RÜHŞUŞ
Sütlü deve.
RÜHUN
(Rehin. C.) Rehinler.
RÜHUS
Çok yiyen obur, ekvel.
RÜKAM
Yığın. Birbiri üzerine kat kat yığılmış olan.
RÜKBAN
(Râkib. C.) Biniciler, binenler, binmişler.
RÜKBE
(C.: Rükeb-Rükebât) Diz. Dizkapağı.
RÜKEB
(Rükbe. C.) Dizler, dizkapakları.
RÜKKAB
(Râkib. C.) Biniciler, ata binenler.
RÜKN
Direk. Esas. * Kuvvet. * Bir şeyin en fazla sağlam olan tarafı veya köşesi veya temeli. * Bir cemaatin ileri gelenlerinden olan. * Nüfuzlu, kuvvetli ve ehemmiyetli kimse.
RÜKN-Ü DÂHİLÎ
İçteki esas unsur. Namazın içindeki farz ve şart olan esas.
RÜKÛ'
Huzur-u İlâhîde eğilmek. Namazda elleri dize dayamak suretiyle yere doğru eğilirken baş ile sırtı düz hale getirmek.
RÜKUB
Binme. * Bir vasıtaya binme.
RÜKUD
Durgunluk. Durgun olma.
RÜKUDET
Durgunluk, durulma.
RÜKUD-İ HEVA
Havanın durgun olması.
RÜKUN
Bir şeye samimi olarak meyletme. Can ve gönülden meyil.