(C.: Ruhas-Ruhsat) İzin, müsaade. * Genişlik. * Kolaylık. * Fık: Kulların özürlerine mebni, kendilerine bir suhulet ve müsaade olmak üzere, ikinci derecede meşru' kılınan şeydir. Sefer halinde Ramazan-ı Şerif orucunun tutulmaması gibi. Vuku' bulan ikraha mebni, birisinin malını itlaf etmek de bu kabildendir ki, bu halde bu itlaf hakkında bir ruhsat-ı şer'iyye bulunmuş olur. Bir hâdisede, azîmet ile ruhsat içtima' edince, azîmet tarikını iltizam etmek, bir takva nişanesi sayılır. (Bak: Azîmet)
RUHSÂT
(Ruhsat. C.) Ruhsatlar, müsaadeler, izinler.
RUHSATİYYE
San'at veya ticaret için verilen izin kâğıdı.
RUHSATNAME
f. İzin kağıdı.
RUHSATYÂB
f. İzin ve müsaade alma.
RUH-U REVAN
Ruhun zuhuru. Ruhun ferahlığı. Ruhun akışı.
RUHUD
Etli, besili, şişman, semiz. (Müe: Ruhude)
RUHUL
Binmek için kullanılan deve.
RUHULLAH
Allah'ın emriyle meydana gelen. * İsa Aleyhisselâm'ın bir lakabı.
RUHUM
Esirgemek, korumak, rahmet.
RUH-ÜL EMİN (RUH-ÜL KUDÜS)
Cebrail Aleyhisselâm'ın iki ayrı ismi. Emin ve mukaddes ruh. * Allah'ın ism-i azamı. * İncil. * Kur'an.
RUHVE
(Bak: Rihve)
RUK'A
(C.: Rıka'-Ruka') Kısa mektub. * Üzerine yazı yazılan kâğıt veya deri parçası. * Dilekçe. * Yama.
RUKABA'
(Rakib. C.) Bekçiler.
RUKAD
Uyku, nevm. Uyuma.
RUKAK
Yufka ekmeği.
RUKBA
Muntazır olmak, beklemek. * Bir kimseye, "Ben senden evvel ölürsem bu elbiseler senin olsun, eğer sen evvel ölürsen yine benim olsun" demek.
RUKDE
Uyuma. * Berzah âlemi. (Bak: Rukud)
RUKK
(C.: Rikâk) Yer, arz.
RUKTA
Siyah bir maddenin üzerinde yer yer beyaz beneklerin olması.
RUKUD
Uyuma, nevm.
RUKUM
(Rakam. C.) Rakamlar.
RUKYE
(C.: Rukâ) Duâ, efsun.
RUM
Anadolu. * Osmanlı Devleti ve Arabistan hârici yerler. * Romalı.
RUM SURESİ
Kur'an-ı Kerim'in 30. suresidir. Mekkîdir.
RU-MAL
f. Yer süren.
RUMELİ
Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa Kıt'asındaki kısmı.