R Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • RUHSAT

    (C.: Ruhas-Ruhsat) İzin, müsaade. * Genişlik. * Kolaylık. * Fık: Kulların özürlerine mebni, kendilerine bir suhulet ve müsaade olmak üzere, ikinci derecede meşru' kılınan şeydir. Sefer halinde Ramazan-ı Şerif orucunun tutulmaması gibi. Vuku' bulan ikraha mebni, birisinin malını itlaf etmek de bu kabildendir ki, bu halde bu itlaf hakkında bir ruhsat-ı şer'iyye bulunmuş olur. Bir hâdisede, azîmet ile ruhsat içtima' edince, azîmet tarikını iltizam etmek, bir takva nişanesi sayılır. (Bak: Azîmet)
  • RUHSÂT

    (Ruhsat. C.) Ruhsatlar, müsaadeler, izinler.
  • RUHSATİYYE

    San'at veya ticaret için verilen izin kâğıdı.
  • RUHSATNAME

    f. İzin kağıdı.
  • RUHSATYÂB

    f. İzin ve müsaade alma.
  • RUH-U REVAN

    Ruhun zuhuru. Ruhun ferahlığı. Ruhun akışı.
  • RUHUD

    Etli, besili, şişman, semiz. (Müe: Ruhude)
  • RUHUL

    Binmek için kullanılan deve.
  • RUHULLAH

    Allah'ın emriyle meydana gelen. * İsa Aleyhisselâm'ın bir lakabı.
  • RUHUM

    Esirgemek, korumak, rahmet.
  • RUH-ÜL EMİN (RUH-ÜL KUDÜS)

    Cebrail Aleyhisselâm'ın iki ayrı ismi. Emin ve mukaddes ruh. * Allah'ın ism-i azamı. * İncil. * Kur'an.
  • RUHVE

    (Bak: Rihve)
  • RUK'A

    (C.: Rıka'-Ruka') Kısa mektub. * Üzerine yazı yazılan kâğıt veya deri parçası. * Dilekçe. * Yama.
  • RUKABA'

    (Rakib. C.) Bekçiler.
  • RUKAD

    Uyku, nevm. Uyuma.
  • RUKAK

    Yufka ekmeği.
  • RUKBA

    Muntazır olmak, beklemek. * Bir kimseye, "Ben senden evvel ölürsem bu elbiseler senin olsun, eğer sen evvel ölürsen yine benim olsun" demek.
  • RUKDE

    Uyuma. * Berzah âlemi. (Bak: Rukud)
  • RUKK

    (C.: Rikâk) Yer, arz.
  • RUKTA

    Siyah bir maddenin üzerinde yer yer beyaz beneklerin olması.
  • RUKUD

    Uyuma, nevm.
  • RUKUM

    (Rakam. C.) Rakamlar.
  • RUKYE

    (C.: Rukâ) Duâ, efsun.
  • RUM

    Anadolu. * Osmanlı Devleti ve Arabistan hârici yerler. * Romalı.
  • RUM SURESİ

    Kur'an-ı Kerim'in 30. suresidir. Mekkîdir.
  • RU-MAL

    f. Yer süren.
  • RUMELİ

    Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa Kıt'asındaki kısmı.
  • RUMH

    (C.: Rimah-Ermâh) Süngü. Mızrak. Saban kolu. Mc: Fakirlik.
  • RUMİ

    Rumelinden olan, Anadolulu olan. * Rum. Türkiye'de yaşayan Yunanlı.
  • RUMMAN

    Nar. (Bir meyva adı)
  • RUMUS

    (Rems. C.) Mezarlar, kabirler.
  • RUMUZ

    (Remz. C.) İşaretler, remizler, ince nükteler, mânası gizli olan işaretler.
  • RUMUZÂT

    (Rumuz. C.) Remizler, işaretler.
  • RU-NÜMA

    f. Yüz gösteren, meydana çıkan. * Yüz görümlüğü.
  • RU-NÜMUN

    f. Meydana çıkan, yüz gösterici.
  • RU-PUŞ

    f. Yüz örtüsü, peçe. * Yüz örten.
  • RUSDE

    (C.: Risâd) Ziynet, süs.
  • RUSG

    Bilek.
  • RUSG-ÜL KADEM

    Ayak bileği.
  • RU-SİYAH

    f. Kara yüzlü. Ayıbı olan.
  • RUSPİ

    Fâhişe, orospu.
  • RUSTA

    f. Köy, karye.
  • RUSTAÎ

    f. Köylü.
  • RUSTAK

    (C.: Resâtik) Köy, karye. Çiftlik.
  • RUSTAKÎ

    Köylü.
  • RUŞEN

    f. Parlak, aydın. Belli, âşikâr.
  • RUŞENBEYAN

    f. Fasih konuşan. Açık ifadeli.
  • RUŞENDİL

    Kalbi nurlanmış. Kâmil ve çok temiz dindar.
  • RUŞENGİR

    Cilâcı, parlatıcı.
  • RUŞENÎ

    f. Açıklık, aydınlık. * Belli olma.