Hesap ilmi. Matematik bilgisi. Hesapla alâkalı. * Bir yazı çeşidi.
RİYAZİYYUN
(Riyazî. C.) Matematik âlimleri.
Rİ'YE
(C.: Riin) Sihir.
RİYEB
(Ribet. C.) Şüpheye düşmeler.
RİZ
f. Döken, saçan, akıtan.
RİZAM
Kabile, kavim, topluluk.
RİZAM
Serkeş adam veya at.
RİZAN
f. Akan, dökülen.
RİZE
f. Döküntü, kırıntı. Ufak parça.
RİZE RİZE
f. Parça parça, ufak ufak.
RİZEÇİN
f. Kırıntı ve döküntü toplayan.
RİZEHÂR
f. Kırıntı ve döküntü yiyen.
RİZEHOR
f. Kırıntı, döküntü yiyen.
RİZİŞ
f. Akış, dökülüş.
RİZME
Esvap koyulan bohça.
RİZNE
Su toplanacak yer.
RİZZ
Gizli ses.
ROBOT
Fr. Elektrikle veya mekanik yollarla hareket ettirilerek çeşitli işler yaptırılabilen otomatik cihaz.
ROL
Fr. Oyun. Sahnede gösterilen oyun hareketlerinden her bir oyuncuya düşen kısım.
ROMAN
Hayalî veya hakiki, kitap halinde yazılmış büyük hikâye. * Eski Roma devletinin diline de Roman denirdi.(Edebsizlenmiş edeb, "müsekkin hem münevvim" hakiki fayda vermez. Tek bir ilâcı bulmuş o da romanları imiş.Kitab gibi bir hayy-ı meyyit, sinema gibi bir müteharrik emvat! Meyyit hayat veremez...Hem tiyatro gibi tenasuhvari, mâzi denilen geniş kabrin hortlakları gibi şu üç nevi romanları ile hiç de utanmaz. Beşerin ağzına yalancı bir dil koymuş. Hem insanın yüzüne fâsık bir göz takmış. Dünyaya bir alüfte fistanını giydirmiş. Hüsn-i mücerred tanımaz... Lemaat)
ROMAN-VÂRİ
f. Roman gibi hayalî olabilen. Hakikatla alâkası olmayan veya az olan.
ROMÖRK
Fr. Denizde veya karada başka bir vasıta tarafından çekilen motorsuz taşıt.
ROTA
Vapur ve gemilerde istikamet yolu. Geminin seyir yolu.
ROVELVER
Fr. (Aslı: Revolver-Lüverver) Tabanca. Küçük silâh. Toplu tabanca. Altı patlar denilen, altı mermi alan tabanca.
RÖNTGEN
Röntgen adında bir Alman âliminin 1896' da keşfettiği ışıklar. Bunlar gözle görülmediği halde fotoğraf camına tesir eder, vücuddan, tahta, kâğıt gibi maddelerden bu ışık geçebilir. Bazı hastalıkların teşhis ve tedavisinde de kullanılır. * Vücuddaki iç uzuvların filmini çekmek.
RÖPORTAJ
Fr. Bir gazete muharririnin gördüklerini anlatan yazısı.
RU
f. Olan, biten manalarında birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Hod-ru: Kendiliğinden.
RU'
Kalb, fuad. Kalbde korku ârız olacak yer. * Zihin ve akıl.
RU (RUY)
f. Yüz, cihet. Sebep. Çehre.
RUAF
Burun kanaması.
RUAM
Burun suyu, sümük. * Sakağı (mankafa) hastalığı.
RUAMA
Çekirge çokluğu.
RUAT
(Râî. C.) Çobanlar.
RUB
f. Süpürge. * Süpürme.
RU'B
Korku, havf. Korkudan dolayı iş ve hareketten kesilmek. Korkutmak. * Kesmek. * Sihir, büyü, efsun.
RU'B
Sütün yoğurt olması.
RUB'
Dörtte bir. Bir şeyin dört kısmından bir kısmı.
RUBA
(Bak: Rüba)
RUBAH
(Rubeh) f. Tilki. * Mc: Kurnaz, hilekâr.
RUBAÎ
(Bak: Rübaî)
RUBAÎ-İ MEZİD
Kendisine harf ilâve edilmiş olan aslı dört harfli mastar.
RUBB
Meyva suyu.
RUBBAN
Kaptan.
RUBBE
Gr: Harf-i cerdir, nekre ile beraber olur. Çokluk veya azlığa işaret eder. "Öylesi var ki" mânâsındadır.