Kur'an-ı Kerim'in 114 bölümünden her biri. * Derece. * Duracak yer. Menzilet. * Şeref ve şan. * Güzel inşa edilmiş bina. Sur. * Refi'. * Alâmet, nişan.
SURED
(C.: Surdân) Göçgen adı verilen küçük kuş. * Davar arkasında yanırdan olan beyazlık.
f. Görünüşe, surete çok kıymet veren. Esasa kıymet vermeyen. * Resimleri çok seven ve meftun olan. (Bak: Sanem-perest)
SURET-PERESTLİK
Bir şeyin dış görünüşüne ve tertibine önem verip, ruhuna ve mânasına kıymet vermemek. * Resimlere meftuniyet. (Bak: Sanem-perest)(Sanem-perestliği şiddetle Kur'an men'ettiği gibi, sanem-perestliğin bir nevi taklidi olan suretperestliği de men'eder. Medeniyyet ise, suretleri kendi mahasininden sayıp Kur'ana muâraza etmek istemiş. Halbuki: Gölgeli gölgesiz suretler, ya bir zulm-ü mütehaccir veya bir riya-yı mütecessid veya bir heves-i mütecessimdir ki, beşeri zulme ve riyaya ve hevâya, hevesi kamçılayıp teşvik eder... S.)
SURETPEZİR
f. Meydana çıkan, hâsıl olan, şekillenen.
SURET-ÜL ASR
Kur'an-ı Kerim'in yüzüçüncü suresi.
SURET-ÜL İNFİTAR
Kur'an-ı Kerim'de seksenikinci Sure olup Mekkidir.
SURETYÂB
f. şekil bulan, suretlenen, meydana gelen.
SURÎ
Surete ait, görünüşe ait ve müteallik. Hakiki, ciddi ve samimi olmayan. Zâhirî.
SUR-NA(Y)
f. Zurna.
SUR-NAÎ
f. Zurnacı.
SUR-NAME
(Suriye) f. Edb: Düğün, ziyafet, şenlik gibi halleri tasvir için yazılan yazılar.
SURNA-PA
f. Zürafa.
SURRAD
Yağmuru olmayan ince bulut.
SURRE
(C.: Surer) Para kesesi, para çıkını. * Hac zamanında İslâm Devletinin pâdişahı tarafından fakir ve muhtaçlara dağıtılması için Mekke ve Medineye her yıl gönderilen para ve sâir şeyler.
SURSUR
Büyük kuvvetli deve.
SURUD
Soğuk yer.
SURUF
(Sarf. C.) Dilbilgisi kitapları, gramerler.
SURUH
(Sarh. C.) Köşkler, yüksek binalar.
SU'RUR
Ağaç sakızı parçası.
SUS
Yemeği yalnız başına yiyen kötü insan.
SUS
Huy, tabiat, tıynet. * Buğday ve arpa biti. Hububata düşen kurt. Güve. * Miyan kökü.