Şehvetle alâkalı. Hayvanî, nefsanî duygularla alâkalı, onlara ait.
ŞEHİC
Katır sesi. * Kuzgun avazı.
ŞEHİD
Şâhid olan. * Meşhude. Allah (C.C.) yolunda canını feda eden müslüman. Hak için hayatını feda ederek ölen. Allah'ın rızasına eren. (Naklinde ve gaslinde Rahmet melekleri hazır oldukları için yahut kıyamette ümem-i sâlife hakkında istişhad olunan zevattan olduğu için yahut vefat etmeyip huzur-u İlâhîde hazır ve zinde olduğu için yahut âlem-i mülk ve melekûtu müşahede eylediği için "Şehid" denmiştir.) * Şâhidin mübalâğası. * Resul-ü Ekrem'in (A.S.M.) bir ismi. * İlminden asla birşey kaybolmayan, bütün şeyler ilminde hazır olan Allah (C.C.). (Bak: Meratib-i hayat)
ŞEHİK
Hıçkırıkla içini çekme. * Nefesi dışarı çıkarma. Soluk alma. * Nefesi dışarı çıkararak eşeğin anırması.
ŞEHİM(E)
(Şehamet. den) Şehametli, kurnaz ve akıllı yiğit.
ŞEHİR
Meşhur. Şeref ve şan sahibi. * Alemlerce meşhur, Resul-ü Ekremin (A.S.M.) bir ismi.
Gözün siyahının maviye yakın olması. * Koyun gözü.
ŞEHLA
Elâ göz. Koyu mavi göz. Tatlı şaşı. * Mc: Çok güzel.
ŞEHLEB
Uzun boylu.
ŞEHLEVEND
f. Boylu boslu, güzel genç.
ŞEHM
Korku.
ŞEHNAME
f. İran Şairi Firdevsî'nin destan şeklindeki eseri. * Büyük hükümdarların kahramanlık mâcerâlarını anlatan büyük manzum eser.
ŞEHNAZ
f. Eski Osmanlı müziğinde meşhur bir makam ismi. * Meşhur bir dünya güzelinin ismi. * Çok güzel olan.
ŞEHNİŞİN
f. Binanın dışarı çıkıntısı. Balkon.
ŞEHNİZ
Çörek otu.
ŞEHPER
f. Kuş kanadının en uzun tüyü.
ŞEHR
Ay. 30 günlük zaman. * Bir şeyi izhar etmek. Teşhir etmek.
ŞEHR-AŞUB
Şehri karıştıran, kargaşalık yapan.
ŞEHREKA
(C.: Şühruk-Şührûk-Şührîk) Çıkrık.
ŞEHRİ
f. Şehirli. * İstanbul'lu, İstanbul'da doğup büyüme. * Mc: Kibar, ince.
ŞEHR-İ ÂYİN
(Şehrâyin) f. Şenlik. Büyük hâkimiyet ve kuvvete ait sürur, sevinç, donanma. (İslâmda ilk şehr-i âyin Hz. Peygamber Efendimiz hicret sureti ile Medine'ye vâsıl olunca yapıldı.)
ŞEHR-İ RAMAZAN
Ramazan ayı. Oruç ayı.
ŞEHR-İ SAVM
Oruç ayı olan mübarek Ramazan.
ŞEHR-İ SIYAM
Oruç ayı, Ramazan.
ŞEHRİSTAN
f. Büyük şehir.
ŞEHRİYAR
f. Hükümdar, padişah. * En iktidarlı.
ŞEHRİYYE
Çok yaşamış pir. Çok yaşlı, ihtiyar.
ŞEHRUD
f. Büyük ırmak. Nehir.
ŞEHR-ÜL HARAM
Haram ayları. (Bak: Eşhür-ül hurum)
ŞEHŞEH
Karışmak.
ŞEHVANÎ
şehvetle ilgili, şehvete ait. * şehvete çok düşkün olan kimse.
ŞEHVET
Hevâ-yı nefsin meyli ve arzusu. * Bir şeyi fazla istemek. * Cinsî istek. Mahbube için olan istek, iştiha. (Yemek, içmek, uyumak da şehvetin şubelerindendir.)Kudsi Hadis'te Cenab-ı Hak buyuruyor: "Ey benim için şehvetini bırakıp gençliğini bana veren genç! Sen meleklerin bir kısmı gibisin."
ŞEHVET-ENGİZ
f. Şehvet uyandıran. Kuvve-yi şeheviyeyi tahrik eden.
ŞEHVET-PEREST
f. Şehvetine çok düşkün. Nefsi arzularının esiri olan.