Ş Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ŞESUS

    (C.: Şesâyıs) Sütü az olan deve.
  • ŞEŞ

    f. Altı. 6
  • ŞEŞ-CİHET

    f. Altı yön, altı cihet. (Bak: Cihat-ı sitte)
  • ŞEŞ-EBRAR

    Altı aded hayır sahibi ki, bunlar: Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin'dir (Radıyallahu anhüm).
  • ŞEŞHANE

    f. Namlusunda 6 yivi bulunan tüfek veya top.
  • ŞEŞ-PA

    f. Altı ayaklı.
  • ŞEŞ-PER

    f. Altı kanat. * Eski savaş âletlerinden 6 dilimli bir topuz.
  • ŞEŞÜM

    Altıncı, sâdis.
  • ŞET'

    Açlıktan veya hastalıktan dolayı acı duymak.
  • ŞETAME

    Çirkin yüzlü ve yaramaz sözlü olmak.
  • ŞETARET

    Şenlik. Şatır ve şuh olmak. * Yarım olmak. * Göz ucuyla bakmak. * Hafiflik. (Ağırbaşlılığın zıddı.)
  • ŞETAT

    Hadden aşırı olmak. * Hakdan uzak. * Zulüm, cevr, yalan, kizb, saçma.
  • ŞETAT

    Dağılmak, perakende ve dağılmış olmak.
  • ŞETEN

    (C.: Eştân) Sağlam bükülmüş uzun urgan. * Uzak olmak. * Sağlam yapmak.
  • ŞETER

    Gözün kapaklarının devrik olması. * Bir kale adı.
  • ŞETET

    Perişaniyet, dağınıklık, teşettüt.
  • ŞETEVİYY

    Kışa mensup, kış ile ilgili. * Kış evi. * Kış kaftanı, kışlık elbise. * Kış yağmuru.
  • ŞETİBE

    Uzununa kesilmiş olan sahtiyan parçası.
  • ŞETİM

    Küfredilmiş sövülmüş kimse. * Kerih ve kabih olan, çirkin.
  • ŞETİME

    Sövme, sövüş, sövüp sayma.
  • ŞETİT(E)

    Dağılmak, müteferrik olmak. Çeşitli.
  • ŞETM

    Sövmek, azarlamak, küfretmek.
  • ŞETM-İ GALİZ

    Edepsizce sövme.
  • ŞETN

    Dokumak. Çulhalık.
  • ŞETT

    Dağınık olmak, târumar etmek, dağıtmak. Başka başka olmak.
  • ŞETTA

    Çeşitli, başka başka, ayrı ayrı. Çok ve müteferrik olan.
  • ŞETTAM

    (şetm. den) Çok küfreden.
  • ŞETTE (ŞETÂT)

    Perâkende olmak, dağılmak.
  • ŞETUN

    Irak, uzak, baid.
  • ŞETUT

    Büyük hörgüçlü dişi deve.
  • ŞETUTÎ

    Büyük hörgüçlü deve.
  • ŞETVA

    Mısır'da bir köy.
  • ŞETVE

    Kış olmak. * Soğuk olmak. * Kıtlık olmak.
  • ŞEUB

    Ölüm, mevt.
  • ŞEV

    f. Gece. Leyl.
  • ŞE'V

    Geçmek, takaddüm eylemek. * Son, nihayet. * Devenin yuları. * Zembil. * Kuyudan kazıp toprak çıkarmak. Kuyudan çıkan toprak. * Kaygan.
  • ŞEVA

    Kolay. * Vücut organları. (El, ayak gibi). * Malın kötüsü.
  • ŞEVAGİL

    (Şagile. C.) Uğraşmalar, meşguliyetler.
  • ŞEVAHIK

    (şahika. C.) Yüksek tepeler, şahikalar.
  • ŞEVAHİD

    (Şâhid. C.) Şahitler, şehadet edenler.
  • ŞEVAHİN

    (Şahin. C.) Şahinler, doğan kuşları.
  • ŞEVAİ'

    (Şâyi'. C.) Yayılmış bulunanlar. Şâyi olanlar.
  • ŞEVAİB

    (Şâibe. C.) Kusurlar, lekeler, noksanlar, ayıplar. * Şüpheler $* Eserler, izler, nişânlar.
  • ŞEVAİR

    (Şâire. C.) Kadın şâirler.
  • ŞEVAKİL

    (Şâkile. C.) Tarikler, yollar. Mezhebler, tarikatlar, meslekler. Şâkileler.
  • ŞEVAMİH

    (Şâmiha. C.) Yüksek yerler, tepeler, yüksekler.
  • ŞEVAMİL

    (Şâmile. C.) Şâmil olanlar, içine alanlar, çevreliyenler.
  • ŞEVAR

    Ev esvabı, elbise, libas. * Heyet.
  • ŞEVARIK

    (Şârıka. C.) Nurlar, aydınlıklar. Parlaklıklar.
  • ŞEVARİ'

    (Şâri'. C.) Büyük yollar, caddeler.