Meşhur taş. * Ateş yakmak. * Cenk koparmak, kavga çıkarmak.
ŞEBBAKE
(C.: şebâbik) Birbirine girmiş nesne.
ŞEBBE
Genç kadın.
ŞEBE
Bakırla çinko madeninden yapılan pirinç. * Benzeme, müşabehet.
ŞEBEB
Üç yaşına girip dişleri tamamlanmış olan sığır.
ŞEBEC
Ovanın ve sahranın bir miktarı.
ŞEBEFRUZ
(Şeb-efruz) f. Gece vakti ışık veren. Geceyi aydınlatan.
ŞEBEH
(C.: Eşbâh) Karaltı. * Şahıs. * Ceset.
ŞEBEH
(Şibih) Benzer, nazir, benzeyen şey. * Bakır ile çinkodan karıştırılıp yapılan pirinç madeni.
ŞEBEKE (ŞEBİKE)
Balık ağı. * Kötü niyetle çalışan gizli topluluk. * Kafes şeklinde olan yer. * Hüviyet sureti. * Ağ gibi yapılmış ve gerilmiş hat ve yolların tamamı. * Ağ şeklinde olan nesiçler, dokular.
ŞEBEM
Soğukluk.
ŞEBENGİZ
(Şeb-engiz) f. Yarasa kuşu.
ŞEBET
(Bak: şâbet)
ŞEBGERD
(şeb-gerd) f. Gece dolaşan kol. Bekçi. * Ay, kamer.
ŞEBGİR
(Şeb-gir) f. Geceleyin uyumayan. * Sabah vakti. * Gece giden kervan.
ŞEBGUN
f. "Gece renkli" Kara, siyah.
ŞEBH
Süt sağarken çıkan ses.
ŞEBH
Çekmek. * Muhkem etmek, sağlamlaştırmak.
ŞEBHAN
f. Geceleyin öten bir cins bülbül.
ŞEBHAN
Uzun, tavil.
ŞEBHİZ
(C.: Şebhizân) f. Geceleri uyanıp kalkarak iş gören.
ŞEBHUN
(Şeb-hun) f. Gece baskını.
ŞEB-İ ARUS
Düğün gecesi. * Mc: Mevlana'nın vefat ettiği gece.
ŞEB-İ FİRKAT
f. Ayrılık gecesi, firkat karanlığı.
ŞEB-İ HİCRAN
Ayrılıkla geçirilen gece. Hicran gecesi.
ŞEB-İ YELDA
f. En uzun gece.
ŞEBİB
Bıçak üstüne sürçmek.
ŞEBİBE
Gençlik. Yiğitlik.
ŞEBİH
(Şibh. den) Benzer, benzeyen, mümasil, nazir.
ŞEBİHUN
f. Gece baskını. Şebhun.
ŞEBİKE
f. Kötü niyetle çalışan gizli topluluk. * Balık ağı. * Batı taraflarında Arapların kullandıkları hasırdan örülmüş bir cins başlık. (Bak: Şebeke)
ŞEBİSTAN
f. Yatak odası. * Harem dairesi. * Gece ibadetine mahsus oda.
ŞEBİT
Bahadır, kahraman, yiğit.
ŞEBK
Karıştırmak.
ŞEBNEM
f. Çiğ. Rutubet. Gece nemi. Neda.
ŞEBPERE
f. Yarasa.
ŞEBPEREST
(Şeb-perest) f. Geceye ve rü'yaya ve uykuya fazla kıymet veren.