Ari olmak, temiz ve pâk olmak, beri olmak. Döşeğinde dönüp ızdırap çekmek.
TAARRUK
(Arak. dan) Terleme. * Kemikten et kazımak. * Ağaç kabuğunu soymak.
TAARRUS
(C.: Taarrusât) Kocanın, karısına karşı sevgisini göstermesi.
TAARRUZ
Bir şey veya bir kimse üzerine şiddetle saldırma. Çatma. Düşmana hücum etme. Sataşma. İlişme.
TAARRÜB
Araplaşma. Arap kılığına girme.
TAARRÜF
Karşılıklı anlaşma, tanışma. * Bir şeyi herkesin bilmesi. * Kendini hünerleriyle tanıttırma.
TAARRÜM
Kemikten et soymak.
TAARÜC
Aksaklanmak.
TAARÜF
Birbirini bilmek, tanımak.
TAARÜZ
Muaraza edişmek, çekişmek.
TAASSUB
(Asab. dan) Bir şeye veya bir kimseye taraflı olma. * Din bakımından fazla salâbetli olma. * Kendi dinini çok üstün görmek. * Haksız yere husumet etmek. * Bir düşünüşe, bir inanışa körü körüne bağlanıp ondan başkasını düşünmemek hâli. (Bak: Dimağ)(... Evet İslâmiyetin şe'ni metanet, sebat, iltizam-ı hak olan salâbet-i diniyedir. Yoksa cehilden, adem-i muhakemeden neş'et eden taassub değildir. Bence taassubun en dehşetlisi bazı Avrupa mukallidlerinde ve dinsizlerinde bulunur ki; sathi şüphelerinde muannidâne ısrar gösteriyorlar. Bürhan ile temessük eden ulemânın şanı değildir... Münâzarat)
TAASSUBKÂR
f. Taassub gösteren. Mutaassıb.
TAASSÜF
Sapmak, doğru yoldan çıkmak.
TAASSÜFÂT
(Taassüf. C.) Yolsuzluklar, haksızlıklar.
TAASSÜR
(Usur. dan) Güçleşme. Güç olma.
TAASÜR
Güç yapmak, zor yapmak.
TAAŞŞUK
Âşık olmak. Çok fazla derecede sevgi beslemek.
TAAT
İbadet etmek. Allah'ın (C.C.) emirlerini yerine getirmek. İtaat etmek.