T Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • TAKVİB

    Bir şeyi yerinden çekip koparma. * Yeri kazma.
  • TAKVİD

    Çok uzun boyunlu olmak.
  • TAKVİL

    (C.: Takvilât) İftira. Yalan söyleşmek. * Haber vermek.
  • TAKVİM

    Düzeltme. Doğrultma. Kıvamına koyma. Eğriyi doğru tutma. * Ta'dil etme. * Bir şeye kıymet tâyin eylemek. * Her gün güneşin doğuşu, batışı, ay ahkâmı ve süresi kaydedilmiş olan defter. * Günlük olaylardan bahseden gazete.
  • TAKVİMÇE

    f. Küçük takvim.
  • TAKVİM-İ ARABÎ

    Hicretten 17 sene sonra görülen lüzum üzerine Hazret-i Ömer (R.A.) tarafından Kamer senesi esas ve hicret tarihi başlangıç sayılmak suretiyle tertiplenen takvim.
  • TAKVİR (TAKAVÜR)

    Bir cismi yuvarlak kesmek.
  • TAKVİS

    (Kavs. den) Kavislendirme. Yay şekline koyma.
  • TAKVİT

    Besleme. Tagaddi.
  • TAKVİYE

    Kuvvetlendirmek. * Kuvvetlendirilmek.
  • TAKVİZ

    Binayı yıkmak.
  • TAKYİD

    (Kayd. dan) Kayıt ve şarta bağlanma. Şart koşma. Bağlama. Deftere yazmak. * Harfe nokta ve hareke koyma.
  • TAKYİH

    (Yara) İrinlenmek.
  • TAKYİN

    Tezyin etmek, süslemek.
  • TAKYİR

    Zifte bulaştırmak.
  • TAKYİZ

    Kırılmak. * Takdir etmek. * Sövmek.
  • TAKZİB

    Kesmek.
  • TAKZİF

    Çok iftira atmak.
  • TAKZİYE

    Gözün çapağı dışarı itmesi.
  • TAKZİYE

    (Kaza. dan) Eksiği yerine getirme. Kaza etme.
  • TAL

    f. Bakır veya gümüş tepsi. * (Parmaklara takılan) zil.
  • TAL'

    Tomurcuk. * Miktar. Kadar. * Çiçeklerin üremelerine sebep olan sarı tozları.
  • TAL'A

    Görmek. (Bak: Tal'at)
  • TALA'

    (C.: Etlâ) Geyik buzağısı. * Çatal tırnaklı hayvanların yavrusu. * Buzağının ayağını bağladıkları ip. * Şahıs.
  • TALAC

    f. Bağırma, feryad, çığlık. * Ses, sada. * Kavga. * Meş'ale.
  • TALAH

    Yorulmak, zayıflamak.
  • TALAH

    Salih olmayan. Bozuk.
  • TALAK

    (At) sıçramak ve kalkmak.
  • TALÂK

    Boşamak. Boşanmak. * Bağlı olan bir şeyi çözmek, ayırmak. * Nikâhlı karısını bırakmak.
  • TALÂK SURESİ

    Medenîdir. Nisâ Suresi de denir. Kur'an-ı Kerim'in 4. Suresidir.
  • TALAKAT

    Dil açıklığı. Selâset. Düzgün sözlülük. * Güler yüzlülük.
  • TALÂK-I BÂYİN

    Yeniden evleniyorlarmış gibi kadının rızası ile tekrar nikâh edilmedikçe geri alınamayacağı talâk. Kadın istemiyorsa erkek zorla alamaz. İddet sırasında kadın, erkeğin evinde kalmaz. Erkek üçüncü defa verdiği bâin talaktan sonra, üzerinden hulle geçmeden karısını bir daha (kadın istese de) alamaz. (Bak: Hulle)
  • TALAK-NAME

    f. Boşama kâğıdı.
  • TALAM

    Esrar otunun tohumu.
  • TALAN

    f. Çapul, yağma. * Birisinin malının, herkes tarafından kapışılması.
  • TALANGER

    f. Yağmacı, talancı, çapulcu.
  • TALANGERÎ

    f. Çapulculuk, yağmacılık.
  • TALAR

    f. Dört direk üzerine yapılan ve geceleri yatılan yer. * Salon, büyük oda.
  • TALASİM

    (Tılsım. C.) Tılsımlar.
  • TAL'AT

    Vecih, yüz. Çehre. * Görünüş. Görüşmek. * Güzellik. * Görmek. * Bir şeye çok rağbet etmek.
  • TAL'AT-EFRUZ

    f. Parıldayan.
  • TALAVET

    Güzel, hüsün. Şirinlik, zariflik. * Ağızda çıkan bir nevi yara.
  • TALAZZİ

    (Lazâ. dan) Alev çıkarma. Alevlenme.
  • TALE

    (Tavl. dan) "Uzun olsun" mânâsındadır.
  • TALEB

    İsteme. İstenme. Dileme. İstek.
  • TALEBDÂR

    f. Alacaklı.
  • TALEBE

    (Tâlib. C.) İstekliler. * Şakird. Tahsile çalışan. Öğrenen. Öğrenci.
  • TALEBE-İ ULÛM

    Yüksek dinî ilimleri okuyan talebe. (Bak: Âlem-i berzah)(İmam-ı Şâfiî (K.S.) gibi büyük zâtlar: "Talebe-i ulûmun hattâ uykusu dahi ibadet sayılır." diye ziyade ehemmiyet vermişler. Ş.)
  • TALEB-İ RÜ'YET

    Görmeyi istemek. Hz. Musa'nın (A.S.) Cenab-ı Hakk'ı görmek istemesi.
  • TALEBKÂR

    f. İstekli, talebli, arzulu.