Sürme, kovma, uzaklaştırma. * Mektebden veya vazifeden uzaklaştırma. Hizmetten çıkarma.
TARDETMEK
Kovmak, def etmek, uzaklaştırmak.
TARDİN
Kaftana yen etmek.
TARDİYE
Red olundurmak.
TARDİYE
Allah râzı olsun demek. (Bak: Tarziye)
TARE
Defa, kerre.
TARED
Irak etmek, uzaklaştırmak. * Sürüp reddetmek.
TAREK
f. Tepe. Başın tepesi.
TAREM
Dam, kubbe, künbet. Sakf. Satıh.
TAREŞ
Sağırlık.
TARETEN
Bir kere veya bazı defa.
TÂRETEN UHRÂ
Bir kere daha, başka bir kere daha.
TAREYAN
Oluverme, geliverme, birdenbire çıkma.
TARF
Göz, bakış, nazar. Göz ucu. * Soyu temiz kimse. * Her şeyin nihayeti, sonu. * Göz kapaklarını yummak veya oynatmak. * Göze bir şey dokundurmakla yaşartmak. * Koz: Menazil-i Kamer'den bir menzil adı. (Kamer menzillerinden birisinde aslanın alnını teşkil eden dört yıldızdan ikisi aslan gözüne benzetildiğinden bu menzile de "Tarf" denilmiştir. Bu iki yıldız daha evvel doğarlar.)
TARFA
Ilgın ağacı.
TARFE
Göz kapağının bir defa kapanıp açılması. * Göz kırpmak. * Bir yıldız ismi. * Ayın bir menzili.
TARFES
Kum yığını.
TARFET-ÜL AYN
Göz kapağının bir kere açılıp kapanması kadar geçen kısa ân.
TARH
Uzaklaştırmak. * Vaz' etmek. * İndirmek. * Bırakmak, elinden atmak. * Yerleştirmek. * Temel bırakmak. * Mat: Çıkarma.
TARH-EFGEN
f. Düzenleyen, kuran, tertib eden. * Temel kuran, bina yapan.
TARH-ENDAZ
f. Temel atan. Düzenleyen, tertib eden.
TARH-I ESAS
Temel atmak.
TARHİB
Merhaba demek.
TARHUN
(C.: Tarâhin) Tarhun otu.
TÂR-I ANKEBUT
Örümcek ağı.
TÂR-I ZÜLF
Saç teli.
TÂRIK
Gece gelen kimse. * Zulmette hâsıl olan belâ ve musibetler. * Parlak yıldız. * Sabah yıldızı. (Zühre)