T Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • TENKİH

    Nikâh etmek, nikâhlanmak.
  • TENKİH-ÜL MENAT

    Menatın, yani illetin ayıklanması. Usul-ü Fıkhın kıyas bahsine ait bir ıstılahtır. Kıyasın dört rüknünden biri olan illetin, diğer benzeri hususiyetlerden ayıklanmasıdır. Şöyle ki: Şâri (Allah C.C.) bir hükmü bir sebebe bina eder. Fakat o illetle beraber hükme te'siri olmayan birçok özellikler de bulunur. Bu yabancı özellikleri ayıklamak ve esas sebebi meydana çıkarmak gerektir. İşte bu, bir tenkih-ül menat çalışmasıdır.
  • TENKİL

    Uzaklaştırmak. Tepeleyip sindirmek. * Başkalarına ders ve ibret olacak şekilde ceza vermek. Rezil ve rüsvay eylemek. * Zincire vurmak.
  • TENKİL

    Mübâlağa ile nakletmek.
  • TENKİLÂT

    (Tenkil. C.) Örnek olacak biçimde cezâlandırmalar. * Düşmanları tepelemeler. * Uzaklaştırmalar.
  • TENKİR

    Sıçratmak. * Ok çevirmek.
  • TENKİR

    Tanınmayacak bir hale koymak. * Gr: Bir ismi harf-i tarifsiz kullanarak belirsiz yapmak. Gayr-i muayyen veya gayr-i mahdut kılmak.
  • TENKİS

    Noksanlaştırmak. Azaltmak. İndirmek.
  • TENKİS

    Evmek, acele etmek, sür'at.
  • TENKİS

    Divite mürekkep koymak.
  • TENKİS

    Başaşağı etme. Sernigun etme. * Boşaltma.
  • TENKİSÂT

    (Tenkis. C.) Tenkisler, eksiltmeler, indirmeler, azaltmalar.
  • TENKİŞ

    (C.: Tenkişât) (Nakş. dan) Nakşetme, nakışlama, işleme, resim yapma.
  • TENKİT

    Temizleme, fenasını atma.
  • TENKİT

    Noktalamak. Yazıda nokta, virgül gibi işaretler koymak.
  • TENKİZ

    İnkaz etmek, kurtarmak. Kurtarılmak.
  • TENMİK

    (Nemk. den) Yazma. Yazılma. * Güzel yazı ile yazma.
  • TENMİYE

    (Nemâ. dan) Büyütmek. Yetiştirmek. Artırmak. Bereketlenmek. * Fesad veren haber yetiştirmek. * Ateş içine odun atmak.
  • TENNUB

    Katran ağacı.
  • TENNUR

    (C.: Tenânir) Tandır. * Fırın.
  • TENPERVER

    f. Rahatına düşkün. Tembel. Vücudunu beslemek telâşesinde olan.
  • TENSİB

    Uygun görmek. Münasib kılmak.
  • TENSİF

    İkiye bölmek.
  • TENSİK

    Nizam üzere dizmek. Nizâma koymak. * Edb: Bir ibârede zikredilecek birkaç şeyi sırasıyla irad eylemek. Sıra tertibi ile mânâ yükselirse tensik-i irtifâî, alçalırsa tensik-i inhitatî denir.
  • TENSİKAT

    (Tensik. C.) Islahat. Düzen ve nizama koymalar.
  • TENSİL

    (Kuş ve diğer hayvan) tüylerini yeleklerini, yününü ve kılını döküp kavlamak.
  • TENSİL

    Halâs olmak, kurtulmak.
  • TENSİR

    Serpme, saçma.
  • TENSİS

    (C.: Tensisât) Tedkik ederek karar verme.
  • TENSİYE

    Unutturma.
  • TENŞİB

    Saplama, sokma. * Rüzgâr esme.
  • TENŞİF

    (C.: Tenşifât) Suyu veya rutubeti emdirme. Sünger veya bez ile suyu alıp kurulama. * Ter kurulama.
  • TENŞİM

    Bir işe başlama. * (Et) bozulup kokma.
  • TENŞİR

    Açıp yayma. Serpme.
  • TENŞİT

    (C.: Tenşitât) (Neşât. dan) Keyiflendirme, şenlendirme.
  • TENŞİYE

    Beslemek, terbiye etmek. * Uzatmak.
  • TENŞÛY

    f. Ölü yıkayıcı. * Teneşir.
  • TENTE

    f. Örümcek ağı.
  • TENTENE

    İplik gibi şeylerle örülmüş delikli bez, perde v.s. Dantela.
  • TENTİF

    Mübâlağa ile yolmak.
  • TENUFE (TENUFİYE)

    (C: Tenânif) Helâk olacak yer. * Sahra. * Yazı.
  • TENUK

    (Tenuka, Tenukıye) : Helâk olacak yer. * Sahra. * Yazı.
  • TENU-MEND

    f. Gövdeli, iriyarı, vücutlu kimse.
  • TENÜK

    f. Dayanıksız, kuvvetsiz, zayıf. * İnce, rakik, nârin. * Az, hafif. * Yumuşak.
  • TENÜK-HAVSALA

    f. Sabırsız adam, tahammülsüz kimse.
  • TENÜK-RU

    f. Yüzü yumuşak olan kimse, yüzü yumuşak adam.
  • TENVAT

    Atın yanına asılan şeyler.
  • TENVİ'

    (C.: Tenviât) (Nev'. den) Çeşitlendirme, nevilendirme, türlü türlü etme.
  • TENVİC

    Borç edinmek.
  • TENVİH

    Sulandırma. * Yaldızlama. * Haksız bir şeyi yapmacık şeylerle süsleyip haklı gösterme. * Başka bir madeni, altın veya gümüş suyuna daldırma. * Bir kimsenin nâmını, şânını yükseltme.