Gr: Kelimenin sonunu "en, in, ün" diye okumak. Veya öyle okutan işaretin adı.
TENVİN-İ TENKİR
Kelimenin belirsizliğine işaret olan tenvin işareti. Harf-i tarifsiz kelime tenvin kabul ettiğinden yani, nekre olduğundan tenvinli olan harfin durumu.
TENVİR
(C.: Tenvirât) Aydınlatma. * Bir şey hakkında bilgi verme. Bir şeyi münevver kılma.
Suç ve noksanlıktan uzak saymak. Cenab-ı Hakk'ı (C.C.) her çeşit kusur, noksan, şerik gibi hallerden uzak bilip söylemek. * Kabahati yok olduğu anlaşılmak ve onu ifade etmek.
TENZİHEN
Tenzih ederek. Tenzih etmekle.
TENZİHEN MEKRUH
Nehyine dair şer'î bir delil olmamakla beraber işlenmesi kerih görülen iş. (Helâle yakın iş)
TENZİK
(At) ayaklarını yukarı kaldırmak.
TENZİL
Bir şeyin bir miktarını çıkarmak. * İndirmek, indirilmek, indirilen. Aşağı indirmek. * Kur'an-ı Kerim'in vahiy vasıtası ile Peygamberimize (A.S.M.) indirilmesi. Tedricen indirme. (Birden indirmeye inzal, parça parça indirmeye de tenzil denir.)
TENZİLÂT
(Tenzil. C.) Fiat indirme. İskonto.
TENZİR
(İnzâr. dan) Olacak bir hâdiseyi haber vererek korkutma. (Müjdenin zıddı)
TENZİYE
Sıçramak. * Üstüne binmek.
TEOKRASİ
(Fr: Theocratie) Din hükümlerine göre idare edilen ve dinî esaslara bağlı olan idare şekli. Allah namına papazlar idaresi.(Bu kelime, İslâm memleketlerinde: Şeriat hükümleriyle devleti idare etmek mânasında kullanılır. Avrupa memleketlerinde ise, "Allah nâmına papazlar idaresi" mânasına gelir. Hatta 1304'de basılan Kamus-u Fransavî'de: "Kanun-u İlâhî ile ve sıfat-ı ruhaniyetle icra olunan hükümet" şeklindeki ifadesiyle, bu iki mânaya işaret edilmiştir. Fakat İslâm ve İsevî milletlerinde teokrasinin ifade ettiği mânada ilmî ve ehemmiyetli bir fark vardır. Şöyle ki:Hristiyanlıkta velediyet akidesi ekseriyetçe kabul edildiğinden papaz, Allah'ın mutlak vekili ve İlâhî kudsiyete sahip addedilmiştir. Buna göre papaz; murakabe edilmez ve kimseye karşı da mes'ul değildir.İslâmiyette ise: İdareci, şer'î kanunlara karşı mes'ul olduğu gibi; halkın idareciye itaat etmesi de, idarecinin Allah'ın kanunlarına bağlılığı nisbetindedir.Bütün milletlerde kelimenin ifade ettiği müşterek mâna ise; şahıslar tarafından İlâhî ve dinî hâkimiyeti icra etmektir.)
TEOKRAT
Fr. Dinî, İlâhî. Teokrasi taraftarı olan.
TEOKRATİK
Fr. Teokrasi sistemi. (Bak: Teokrasi)
TEOLOJİ
Fr. Fls: Cenab-ı Hakk'ın varlığı, birliği, sıfat ve isimleri ve hususiyetleri hakkındaki ilim. İlâhiyat.
TEPİDE
f. Rahatsız, sıkıntıda.
TER
f. Rutubetli, ıslak, yaş. * Taze.
TER Ü TAZE
f. Çok körpe, çok taze. Pek lâtif.
TERABBU'
Bağdaş kurarak rahatça oturma.
TERABBUS
(Tarabbus) Durup bekleme.
TERA'BUZ
Noksan etmek. * Zayıflatmak.
TERACİM
(Teracüm) (Tercüme. C.) Tercüme edilmiş olanlar. Tercümeler.
TERACU'
(Rücu. dan) Bir yere veya bir kimseye dönme. * Birinden ayrılma. * Dönme, vazgeçme.
TERACÜM
Taşla atışmak.
TERAD
Birbirini reddetmek.
TERADÜF
Birbiri peşinden gitmek. * Edb: İki veya daha fazla kelimenin aynı mânada olması.
TERAFU'
(Ref'. den) Duruşmaya girme.
TERAFUK
Arkadaş olma. * Yardımlaşma, yardım etme.
TERAFÜD
Birbirine yardım etme. Yardımlaşma.
TERAGGUM
Gadap etmek, hiddetlenmek, kızmak.
TERAH
Gam, keder, acı.
TERAHHUL
(C.: Terahhulât) Göç etme. Bir yerden bir yere göçme. * Yola çıkma. * Menzile konma.