T Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • TERZİK

    Rızık verme, besleme. Rızık için verip yedirme. Nasibdâr kılmak.
  • TERZİL

    Rezil etme. İtibarını kırma.
  • TERZİZ

    Kâğıda nişan ve alâmet etmek, işaret koymak.
  • TESABUHÂT

    (Tesâhub. C.) Korumalar, sâhib olmalar. * Arkadaşlıklar.
  • TESABUK

    Yarış etme. Müsabaka.
  • TESABÜR

    Bir şeyi sürekli olarak yapmak. Bir şeye devam üzere çalışma.
  • TESACÜL

    Fahirlenmek gururlanmak, kibirlenmek, tefahur.
  • TESADÜF

    Rastgelme. Bir şey kendiliğinden olma. Tedbirsiz meydana gelme. (Bak: Delil-i inayet)
  • TESADÜFEN

    Tesadüf olarak, rastgele.
  • TESADÜFÎ

    Rastgele. Tesadüf olarak. Tedbirsiz meydana gelmek suretiyle.
  • TESADÜM

    Vuruşma. Şiddetle çarpışma.
  • TESADÜM-Ü EFKÂR

    Fikirlerin çarpışması. Münazara.(Hak namına, hakikat hesabına olan tesadüm-ü efkâr ise: Maksadda ve esasta ittifak ile beraber, vesâilde ihtilâf eder. Hakikatın her köşesini izhar edip, hakka ve hakikata hizmet eder. Fakat tarafgirane ve garazkârane firavunlaşmış nefs-i emmare hesabına hodfuruşluk, şöhretperverâne bir tarzdaki tesadüm-ü efkârdan "bârika-i hakikat" değil, belki fitne ateşleri çıkıyor. Çünkü maksadda ittifak lâzım gelirken, öylelerin efkârının küre-i arzda dahi nokta-i telâkisi bulunmaz. Hak nâmına olmadığı için, nihayetsiz müfritane gider. Kabil-i iltiyam olmayan inşikaklara sebebiyet verir. Hâl-i âlem buna şahittir. M.)
  • TESAFFUH

    Safha safha nazar etme. Bir bir bakma, teemmül etme.
  • TESAFUH

    Elele tutuşma.
  • TESAFÜN

    Lâzım olmak, icab etmek.
  • TESAGUR

    Küçük görünme, küçülme.
  • TESAHHUB

    Nazlanmak.
  • TESAHHUN

    (C.: Tesahhunât) Isınma, kızma.
  • TESAHHUR

    Seher vaktinde kalkmak. * Sahur yemek.
  • TESAHHUR

    (C.: Tesahhurât) Zevklenip alay etme. * Aleme gülünç olma. Maskara olma.
  • TESAHSU'

    Döndürmek.
  • TESAHUB

    Sahip çıkma, benimseme. * Koruma. * Arkadaşlık etme.
  • TESAHÜL

    Yumuşak davranma. Rıfk ve mülâyemetle tatlı muamele etme. * Gaflet ve ihmal etme.
  • TESAKKU'

    Bir bâtıl nesneyi çekişmek.
  • TESAKKUB

    (C.: Tesakkubât) (Sakb. dan) Delme, delinme. * Zâhir olmak, görünmek. * Parlamak, ruşen olmak.
  • TESAKKUF

    Zafer bulmak.
  • TESAKUL

    Ağırdan alma, oyalanma, tembellik etme.
  • TESAKUT

    Birbiri ardınca düşmek. Birbirini düşürmek. Düşüşmek.
  • TESAKUTAN

    Ardı ardına düşerek. Karşılıklı düşürmek suretiyle.
  • TESAKÜR

    Sarhoş olmak.
  • TESALLÜB

    (Bak: Tasallüb)
  • TESALUH

    Sağır gibi görünme.
  • TESALÜF

    (Self. den) İki kadın birbiriyle elti veya iki erkek birbiriyle bacanak olma.
  • TESALÜM

    Sulh edişmek, barışmak.
  • TESAMU'

    İşitmek. Bir sözü birbirinden duymak.
  • TESAMUH

    Hoş görme. Hoş görürlük. Birbirine kolaylık gösterme. Kayıtsız olma. Gaflet etmek. * İhmal etmek.
  • TESAMUHAT

    (Tesâmuh. C.) Hoş görmeler, müsâmahalar. * Dikkatsiz ve kayıtsız davranmalar.
  • TESAMUM

    Sağır görünme. * Sağırlaşma.
  • TESANİF

    (Tasnif. C.) Eserler, kitaplar.
  • TESANÜD

    Karşılıklı yardımlaşma. Birbirine istinad etme.
  • TESARU'

    Güreşme. Birbiriyle güreş etme.
  • TESARUF

    Emir ve hükmetme.
  • TESA'SU

    Çok yaşlanmak. * Artık gün geçirmek. * Bir nesnenin ekserisinin geçmesi.
  • TESATÜL

    Ulaşmak, varmak.
  • TESAUD

    (C.: Tesâudât) (Suud. dan) Yukarı çıkma.
  • TESAUF

    Muvâfakat etmek, uymak, anlaşmak.
  • TESAÜB

    Esneme. * Gaflette bulunma. Boş bulunma.
  • TESAÜL

    Birbirine sual etme, soru sormak.
  • TESAVİ

    İki şeyin birbirine denk olması. Birbirine müsavi ve misil olmak. İki taraf da aynı ve bir derecede bulunmak (Tesâvi-i tarafeyn de denir.)
  • TESAVİ-İ KUVÂ

    Kuvvetlerin müsaviliği, eşitliği.