Bir şeyi sürekli olarak yapmak. Bir şeye devam üzere çalışma.
TESACÜL
Fahirlenmek gururlanmak, kibirlenmek, tefahur.
TESADÜF
Rastgelme. Bir şey kendiliğinden olma. Tedbirsiz meydana gelme. (Bak: Delil-i inayet)
TESADÜFEN
Tesadüf olarak, rastgele.
TESADÜFÎ
Rastgele. Tesadüf olarak. Tedbirsiz meydana gelmek suretiyle.
TESADÜM
Vuruşma. Şiddetle çarpışma.
TESADÜM-Ü EFKÂR
Fikirlerin çarpışması. Münazara.(Hak namına, hakikat hesabına olan tesadüm-ü efkâr ise: Maksadda ve esasta ittifak ile beraber, vesâilde ihtilâf eder. Hakikatın her köşesini izhar edip, hakka ve hakikata hizmet eder. Fakat tarafgirane ve garazkârane firavunlaşmış nefs-i emmare hesabına hodfuruşluk, şöhretperverâne bir tarzdaki tesadüm-ü efkârdan "bârika-i hakikat" değil, belki fitne ateşleri çıkıyor. Çünkü maksadda ittifak lâzım gelirken, öylelerin efkârının küre-i arzda dahi nokta-i telâkisi bulunmaz. Hak nâmına olmadığı için, nihayetsiz müfritane gider. Kabil-i iltiyam olmayan inşikaklara sebebiyet verir. Hâl-i âlem buna şahittir. M.)
TESAFFUH
Safha safha nazar etme. Bir bir bakma, teemmül etme.