T Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • TESAVİR

    (Tasvir. C.) Tasvirler.
  • TESAVÜB

    Sövmek, sövüşmek.
  • TESAVÜB

    Esnemek. * Gafil olmak, gaflette bulunmak.
  • TESAVÜK

    Yürek zayıflığından eğilip sendelemek.
  • TESAVÜM

    Alış-verişte birbirine mukavele yapmak, anlaşmak.
  • TESAVÜT

    (Ot) katı olmak.
  • TESAYÜF

    (Seyf. den) Kılıçla vuruşma.
  • TESAYÜL

    Suyun revân olup akması.
  • TESAYÜR

    Bir uğurdan gitmek.
  • TESBİ'

    (Seb'. den) Yediye çıkarma, yedileme. * Bir şeyi yedi parça yapma.
  • TESBİAN

    Yediye ayırmak suretiyle, yediye ayırarak.
  • TESBİD

    Kıl yolmak. * Yağlanmayı terk etmek.
  • TESBİH

    Dâim olmak, süreklilik. * Bir kimseyi hayatında sena edip övmek.
  • TESBİH

    Tahfif etmek, hafifletmek. * Derin uyumak.
  • TESBİH

    Sübhânallah demek. Cenab-ı Hakk'ı (C.C.) şânına lâyık ifadelerle yâdetmek. Yâni: Allah'ın zâtında, sıfâtında ve ef'âlinde cemi' nekaisten münezzeh olduğunu ifade etmektir. (Bak: Sübhan)
  • TESBİHAT

    (Tesbih. C.) Cenab-ı Hakk'ı (C.C.) sıfatına lâyık ifadelerle yâdetmeler.
  • TESBİHFEŞAN

    f. Çok çok tesbihat yapan, tesbihat ifade eden.
  • TESBİHHAN

    f. Tesbih eden, tesbih okuyan.
  • TESBİK

    (C.: Tesbikat) (Sebk. den) Eritip kalıba dökme.
  • TESBİL

    (Sebil. den) Bir şeyi Allah rızası için vakfetme, Allah yoluna bağlama. * Yolcu etme, yola çıkarma. * Yol gösterme. * Kesme.
  • TESBİT

    Sağlam olarak yerleştirme. Yerinden kımıldayamaz hâle getirme. * Bir şeyin aslını kat'i olarak bulma.
  • TESCİ'

    Edb: Nesirde kafiye kullanmak. Cümleleri kafiyelendirmek.
  • TESCİF

    Bir şeyi örtme.
  • TESCİH

    (Eşek) dişiyle bir yerini tutup ısırmak.
  • TESCİL

    Sicile geçirme, deftere kaydetme. * Sağlamlaştırma.
  • TESCİLÂT

    (Tescil. C.) Kütüğe geçirmeler, sicile geçirmeler.
  • TESCİN

    (Sicn. den) Hapsetme, zindana koyma.
  • TESCİR

    Tennur yakmak. * Denizi kurutmak. * Boşaltmak ve doldurmak. * Ağlayarak çağırmak.
  • TESCİYE

    (Seciye. den) Üstün ahlâk kazandırma. * Bir nesneyi örtmek.
  • TESDİD

    (Sedd. den) Hayırlı işe doğru yöneltme. * Doğrultma, doğrultulma.
  • TESDİS

    (C.: Tesdisât) (Süds. den) Gazelin her beytine dörder mısra ilâve ile onu müseddes (altı mısralı) hâline getirmek.
  • TESDİYE

    Çulhaların bez çözmeleri.
  • TESEBBÜB

    (Sebeb. den) Sebeb olmak.
  • TESEBBÜBEN

    Sebep olma suretiyle.
  • TESEBBÜT

    Rahatlık. * Sâkin olmak.
  • TESEBBÜT

    Eğlenmek, oyalanmak. Geç gelmek.
  • TESEBBÜT

    (Sebat. dan) Sebat gösterme, dayanma, sabretme, direnme. * Bir nesneye yapışmak. Tevakkuf.
  • TESECCU'

    Kuşların cıvıltıları. * Seci' yapmalar.
  • TESECCÜD

    (Secde. den) (C.: Teseccüdât) Secde etme, secdeye kapanma.
  • TESEFFÜH

    Sefihleşme. * Mütegayyer olmak, değişmek. * Akılsızlık etmek.
  • TESEFFÜL

    Örtme. * Aşağı sarkma. * Bayağılaşma, aşağılaşma.
  • TESEFSÜF

    Yaramaz olmak.
  • TESEHHUB

    Bulutlanma.
  • TESEHHUR

    Alay etme, maskaraya alma.
  • TESEHHUR

    Sahur yemeği yeme. (Bak: Sahur)
  • TESEHHURKÂR

    Maskara.
  • TESEHHÜD

    Uyanıklık.
  • TESEHHÜR

    (Sehr. den) Gece uyumayıp uyanık kalma.
  • TESEKKÜN

    (Sükûn. dan) Yatışma, sükûn bulma. * Miskin ve fakir olma.
  • TESEKKÜN-İ DERYA

    Denizin sâkinleşmesi.