Y Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • YARRES

    f. İmdada yetişen.
  • YASEMİN

    f. Güzel kokulu, beyaz ve güzel çiçekler açan sarmaşık cinsinden bir ağaç.
  • YASIB

    Yeşim taşı.
  • YASIF

    Yeşim taşı.
  • YASİN

    Yâ Seyyid yâ insan gibi muhtelif manalar rivayet edilir. Şifredir Hazret-i Peygamber'in (A.S.M.) fıtraten, hilkaten, edeben ve ahlâken en yüksek olduğu herkesçe bilindiğinden bu isim kendisine verilmiştir. (Bak: Huruf-ı mukattaa)
  • YASİN SURESİ

    Kur'an-ı Kerim'in 36. suresinin ismidir. Mekkîdir.
  • YASİR

    Sol tarafa giden.
  • YA'SUB

    Arı beyi. * Emir, bey, reis. * Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm'ın bir atının ismi. * Atın alnındaki beyazlık. * Bir nevi kuş.(Karıncayı emirsiz, arıyı ya'subsuz bırakmayan Kudret-i Ezeliye; elbette beşeri nebisiz bırakmaz. M.)
  • YÂVE

    f. Hezeyan. Yalan. Yaygara. Saçma sapan söz. * Sahipsiz hayvan.
  • YÂVE-GÛ

    (C.: Yâve-guyân) f. Saçmasapan konuşan, saçmalayan.
  • YÂVER

    f. Yardımcı. Mededkâr. İmdatçı. * En yakın memur. * Devlet büyüklerinin yanında bulunan en yakın memur.
  • YÂVERÂN

    (Yâver. C.) f. Yâverler. Yardımcılar.
  • YÂVERÎ

    f. Yâverlik, yardımcılık.
  • YÂVER-İ EKREM

    Cenab-ı Hakk'ın emrinde çalışan en makbul yâver, en kerim olan Hazret-i Muhammed. (A.S.M.)
  • YAVUZ

    şiddetli yanan. * A'lâ, fevkalâde. * Pek sert.
  • YAVUZ SULTAN SELİM

    (Hi: 875-926) Osmanlı Padişahlarından dokuzuncusudur. Sultan Süleyman Han'ın babası, 2. Bayezid Han'ın oğludur.Azim ve sebat örneği olan ve memleket mes'elelerinde en küçük kusurları bile afvedemiyen Yavuz Selim, Çaldıran seferine çıkmıştı. Uzun müddet seferde olan askerleri bir gün padişahın çadırına kurşun atacak kadar işi ileri götürdüler. Yavuz Selim hemen çadırından dışarı fırladı; atına atladığı gibi toplu bir halde duran Yeniçerilerin arasına atını sürdü, öfkeli nazarlarla sert sert baktıktan sonra:" -Bre asker kıyafetli korkak herifler! Askerî itaat, emre muhalefetten mi ibarettir? Zahmete katlanmadan zafer kazanmak kande görülmüştür? Şecaat ve erliğinden şüphe edenler, rahatını düşünenler geri dönüp karılarının yanlarına gitsinler. Ben buraya kadar zahmetler ihtiyar edip, kemal-i zelilâne bir surette geri dönmek için gelmedim. Şemşir-i celâletim altında hamaset ve şecaat göstermek isteyenler benimle beraber gelsinler. Siz gelmezseniz, ben yalnız da giderim...' diyerek atını Çaldıran'a doğru sürmüştür. Neticede Şah İsmail'e galip geldi. Şiiliğin Anadolu'ya yayılmasına mani oldu. Daha sonra Tebriz ve Mısır'ı aldı. Hutbelerde "Haremeyn-i Şerifeyn'in Hâdimi" diye ismini okuttu ve ilk Osmanlı Hâlifesi oldu. Osmanlı Devletinin topraklarını iki misline çıkardı. Büyük bir İslâm ittihadı için gayret gösteriyordu. Şirpençe denilen bir çıban vesilesi ile Rahmet-i Rahman'a kavuştu. Türbesi, İstanbul'da yaptırdığı Sultan Selim Camii avlusundadır. (R. Aleyh)
  • YAZDEH

    f. Onbir.
  • YAZDEHÜM

    f. Onbirinci.
  • YA'ZİD

    Acı marul.
  • YEAKİB

    (Ya'kub. C.) Erkek keklikler.
  • YEALİL

    (Ya'lul. C.) Suları berrak ve saf akan göller. * Beyaz bulutlar. * Su üzerinde meydana gelen kabarcıklar. * Çift hörgüçlü develer.
  • YEASİB

    (Ya'sub. C.) Reisler, başkanlar, başlar. * Arıbeyleri.
  • YEBAB

    f. Yıkık, bozuk, harap, virâne.
  • YEBAN

    f. Sahra, çöl. * Issız ve tenha yer.
  • YEBANİ

    f. Görgüsüz, kaba. * Yabâni, kırlarda biten. * Sıkılgan, ürkek. (Bak: Yabani)
  • YEBES

    Sonradan kuruyan yaş mevzi.
  • YEBREM

    Gelberi ismiyle bilinen bir cins demir kürek.
  • YEBS

    Islak şeyin kuruması.
  • YEBUSET

    Kuruluk, nemsizlik, rutubetsizlik.
  • YE'CÜC VE ME'CÜC

    Kısa boylu olacakları söylenen ve Kur'an-ı Kerim'de bahsi geçen ve ortalığı fitne ve anarşiye boğacak olan bir kavmin ismi.(Ye'cüc ve Me'cüc hâdisatının icmâli Kur'anda olduğu gibi, rivâyette bir kısım tafsilât var. Ve o tafsilât ise, Kur'anın muhkemâtından olan icmâli gibi muhkem değil, belki bir derece müteşabih sayılır. Onlar te'vil isterler. Belki râvilerin içtihadları karışmasıyla tâbir isterler. Evet $ Bunun bir te'vili şudur ki: Kur'an'ın lisan-ı semavîsinde "Ye'cüc ve Me'cüc" nâmı verilen Mançur ve Moğol kabileleri, eski zamanda Çin-i Maçin'den bir kısım başka kabileleri beraber alarak kaç defa Asya ve Avrupa'yı herc ü merc ettikleri gibi, gelecek zamanlarda dahi dünyayı zir-ü zeber edeceklerine işaret ve kinayedir. Hattâ şimdi de komünistlik içindeki anarşistin ehemmiyetli efrâdı onlardandır. Evet, ihtilâl-i Fransavîde hürriyet-perverlik tohumuyla ve aşılamasıyla sosyalistlik türedi, tevellüd etti. Ve sosyalistlik ise bir kısım mukaddesatı tahrip ettiğinden aşıladığı fikir, bilâhare Bolşevikliğe inkılâb etti. Ve Bolşeviklik dahi çok mukaddesat-ı ahlâkıye ve kalbiye ve insaniyeyi bozduğundan; elbette, ektikleri tohumlar hiç bir kayıd ve hürmet tanımayan anarşistlik mahsulünü verecek. Çünkü kalb-i insanîden hürmet ve merhamet çıksa; akıl ve zekâvet, o insanları gayet dehşetli ve gaddar canavarlar hükmüne geçirir; daha siyasetle idare edilmez. Ve anarşistlik fikrinin tam yeri ise; hem mazlum kalabalıklı, hem medeniyette ve hâkimiyette geri kalan çapulcu kabileler olacak. Ve o şeraite muvafık insanlar ise; Çin-i Maçin'de kırk günlük bir mesafede yapılan ve acâib-i seb'a-i âlemden birisi bulunan Sedd-i Çinî'nin binasına sebebiyet veren Mançur ve Moğol ve bir kısım Kırgız kabileleridir ki, Kur'an'ın mücmel haberini tefsir eden Zât-ı Ahmediye (Aleyhissalâtü Vesselâm) mu'cizane ve muhakkikane haber vermiş. Ş.) (Bak: Mürted)
  • YED

    El. * Mc: Kuvvet, kudret, güç. * Yardım. * Vasıta. * Mülk.
  • YEDAN

    Eller. İki el.
  • YEDEYN

    İki el.
  • YED-İ BEYZÂ

    Musa Aleyhisselâm'ın mu'cize olarak gösterdiği beyaz ve parlak eli. Bu tabir mecaz olarak keramet ve hârikulâde haller ve meziyetler hakkında kullanılır.
  • YED-İ EMİN

    Kanunen güvenilir kimse olarak seçilen şahıs. * Mahkemece kendisine bir şey emanet olunan kimse. * Emniyetli, tehlikesiz ve korkusuz yer. * Hz. Muhammed'in (A.S.M.) bir lâkabı.
  • YED-İ KUDRET

    Allah'ın kudreti ve kudretinin tasarrufu.
  • YED-İ RAHMET

    Rahmet eli, Rahmetle ihsan edilmesi.
  • YED-İ TASARRUF

    Sahibolma, sâhiblik.
  • YED-İ TULÂ

    En uzun el. * Geniş nüfuz. * Tam, çok geniş ilim ve ihtisas. * Büyük kudret.
  • YEDİYY

    El ile dokunmuş.
  • YEDULLAH

    Cenab-ı Hakk'ın kudreti, yardımı.
  • YEFA'

    Yüksek yer.
  • YEFEN

    Bunak adam.
  • YEFTENC

    Sevgililerin zülüfü kendisine benzetilen siyah renkli büyük bir yılan.
  • YEGÂN

    f. (Yek. C.) Birler. Tekler. Teker teker.
  • YEGÂN YEGÂN

    f. Ayrı ayrı. Birer birer.
  • YEGÂNE

    Tek, bir.
  • YEGÂNE-GÎ

    f. Teklik, yegâne ve tek oluş.
  • YEGDEN

    f. Birden, birdenbire.
  • YEGUS

    Nuh Aleyhisselâm'ın kavmine ait bir put.