Kömür gibi simsiyah olan şey. * Zifir ve kara duman. * Cehennem ahalisini ihata eden perde.
YEHMUR
Çok sözlü, çok konuşan adam. * Çok çalışkan ve işe cür'etli olan kişi. * Yeri götüren balık.
YEHR
İnat etmek.
YEHUD
Yakub (A.S.) ın büyük oğlunun adıdır. (Bak: Ya'kub)
YEİS
(Ye's) Ümitsizlik. (Bak: Ye's, Himmet)
YEK
f. Bir, münferid. * Bir oluş, birlik.
YEK-ÂVÂZ
f. Tek sesli, bir sesli. * Mc: Bir tarzda, bir şekil üzerine. * Edb: Başından sonuna kadar aynı kuvvette güzel olan manzume.
YEKÂYEK
f. Birer birer. Tek tek. * Ansızın.
YEKBAR
(Yekbâre) f. Bir defa, bir kere. Bir defada.
YEKCİNS
f. Aynı cinsten.
YEKÇEŞM
Tek gözlü. * Âhir zamanda gelecek olan Deccal'ın bir ismi. "Sadece dünya hayatını şiddetle isteyip âhireti unutan ve inkâr eden" meâlinde mecazen söylenilmiştir. * Güneş. (Bak: Deccal)
YEKDANE
f. Eşi, benzeri olmayan. Tek.
YEKDEM
f. Bir nefes, çok az, çok kısa.
YEKDEST
f. Bir elli, tek elli. * Bir çeşit, bir cins. * Eskiden yapılmış bir çeşit rende.
YEKDİĞER
Bir başkası.
YEK-DÜ-SE
f. Bir-iki-üç.
YEKE
f. Yalnız, bir, tek.
YEKNESAK
Devamlı aynı halde olan. Biteviye. Değişmez bir hal.(Yeknesak istirahat döşeğindeki hayat, hayr-ı mahz olan vücuddan ziyade şerr-i mahz olan ademe yakındır ve ona gider. L.)
YEKPA
f. Tek ayaklı. Topal.
YEKPARE
Tek parçadan meydana gelen. Bütün. Parçasız.
YEKREH
f. Riyasız, doğru.
YEKRİŞTE
f. Uygun, muvafık, yaraşır. * Şefkatli.
YEKRU(Y)
f. İki yüzlülük yapmayan, riyasız. * Hâlis ve itimad edilir dost.
YEKRUZ
f. Bir günlük. Geçici, muvakkat.
YEKSAL
f. Bir yıllık. Bir yaşında.
YEKSAN
Beraber. Bir. * Düz. * Her zaman.
YEKSER
f. Baştan başa. * Ansızın. * Yalnız başına.
YEKSÜVARE
(C.: Yeksüvârân) Yalnız başına ata binen. * Mc: Arkadaşı olmayan kimse.