Rivâyet eden bir veya iki koldan olan veya mütevatir mertebesinde olmayan hadis demetir. İştihar haddine yetişmeyen hadistir. Şartları tamam olursa zann-ı galib ifade eder, muktezası ile amel vâcib olur. (Muvazzah İlm-i Kelâm)
AHADİD
Sopa ve kamçı gibi şeylerin vücudda bıraktığı izler. (Bak: Uhdud)
AHADİS
(Bak: Ehâdis)
AHADİYYET
(Bak: Ehadiyyet)
AHAFF
Pek hafif, çok hafif. * Düşüncesiz.
AHAKK
(Bak: Ehakk)
AHAL
f. Birşeye yaramıyarak atılacak olan şey, çerçöp.
AHALİ
(Ehl. C.) Halk, umum, nâs. * Bir memleketin yerlileri, bir memlekette oturanlar, yaşayanlar.
AHAMİRE
Acem milletinden bir tâife.
AHANN
Sözü burun içinden söyleyen. Burnundan konuşan.
AHAR
f. Hattatların kullandıkları kâğıda sürülen nişastalı yumurta. * Kahvaltı. * Bir nevi çelik.
AHAR
(Aher) Gayrı, başkası. Diğeri.
AHARR
Daha sıcak, en sıcak.
AHASS
(Bak: Ehass)
AHASS
Asılsız, kötü kimse.
AHAVAT
(Uht. C.) Kızkardeşler. * Benzer şeyler.
AHAVEYN
İki kardeş. * İslam âlimlerinden olan Urfalı Vaiz Mahmud Kâmil efendinin babası Mustafa Kâmil Efendi ve amcası Urfalı Mehmed Efendi. (Bak: Ehaveyn)
Bizce bilinmeyen gayb âlemlerine ve geleceğe dâir haberler.(... Hem de musibetlerin vakti muayyen olsa idi; musibet, başına gelen adam, musibetin intizarında o gelen musibetin belki on mislinden ziyade mânevi bir musibet -o intizardan- çekmemesi için, hikmet ve rahmet-i İlâhiyye tarafından gizli, perdeli bırakılmış. Ve ekser hâdisât-ı kevniyye-i gaybiyye böyle hikmetleri bulunduğundandır ki, gaibden haber vermek yasak edilmiş. $ düsturuna karşı hürmetsizlik ve itaatsizlik etmemek içindir ki, medar-ı teklif ve hakaik-i imaniyeden başka olan umur-u gaybiyyeden izn-i Rabbâni ile haber verenler dahi, yalnız, işaret suretinde perdeli ve kapalı ihbâr etmişler. Hatta "Tevrat" ve "İncil" ve "Zebur" da Peygamberimiz hakkında gelen müjdeler ve haberler dahi bir derece perdeli ve kapalı gelmiş ki, o kitabların bir kısım tabileri te'vil edip iman etmediler. Fakat itikad-ı imâniyyeye giren mes'eleleri tasrih ile ve tekrar ile ihbar etmek ve açık bir surette tebliğ etmek hikmet-i teklifin muktezası olduğundan, Kur'ân-ı Mu'ciz-ül Beyan ve Tercümân-ı Zişanı (A.S.M.) umur-u uhreviyeden tafsilen ve hâdisât-ı istikbâliye-i dünyeviyeden icmâlen haber vermişler. Ş.)