A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • AHDER

    f. Kardeş çocuğu. Biraderzâde.
  • AHDER

    (C.: Ehadir) Kavi ve galiz olmak. Kaba olmak. * Şaşı adam.
  • AHDERRÎ

    Yabani eşek.
  • AHDES

    Fikirli kişi.
  • AHDET

    (C.: Ahâd) Yağmur yağdıktan sonra yağan yağmur.
  • AHDÎ

    Ahde âid, sözleşmeye dâir.
  • AHD-İ ATİK

    Tevrat, Zebur ve Mezamir'in bazıları, Yahudilerin eski ve mukaddes kitapları.
  • AHD-İ CEDİD

    f. İncil.
  • AHD-NAME

    f. Anlaşmanın şartlarını ve anlaşmayı yapanların imzalarını taşıyan kağıt.
  • AHEK-İ SİYAH

    Rutubete dayanıklı olan bir cins çimento.
  • AHEK-İ TEFTE

    Sönmemiş kireç.
  • AHEN

    Demir. * Mc: Sert. Zincir. Kılıç.
  • AHEN-ÂŞİYÂN

    f. Dikiş yüksüğü.
  • AHEN-BE

    f. Dokunacak bezin veya çulhanın iki yanına konan demirli ağaç. Bu demirli ağaç bezin buruşukluğunu da açar.
  • AHEN-CÂN

    f. Demir canlı. * Katı yürekli. * Sabırlı, tahammüllü.
  • AHEN-DEST

    f. Demir elli, eli demir gibi olan.
  • AHEN-DİL

    f. Demir yürekli, kahraman. * Merhametsiz, acımasız kimse.
  • AHENE

    f. Demir halka.
  • AHEN-GER

    f. Demirci. Demir yapan veya satan.
  • AHEN-GERÎ

    f. Demircilik.
  • AHENİN

    Demirden yapılmış, çok kuvvetli, pek sağlam.
  • AHENK

    f. Seslerin arasındaki uygunluk. Düzgün tarz ve gidiş.
  • AHENKDÂR

    f. Uygun, düzgün, âhenkli, makamlı.
  • AHEN-KEŞ

    f. Demiri çeken. Mıknatıs.
  • AHEN-PUŞ

    f. Demirler giymiş. Zırh kuşanmış.
  • AHEN-RÜBÂ

    f. Demiri kapan, mıknatıs.
  • AHER

    Başka, diğer, gayrı.
  • AHESTE

    f. Yavaş, ağır.
  • AHESTEGÎ

    f. Yavaşlık, acele etmemeklik.
  • AHESTE-REV

    f. Aheste âheste yürüyen, acelesiz, yavaş yavaş yürüyen.
  • AHFA

    Çok gizli, pek gizli.
  • AHFAD

    Torunlar. Hafidler. Evlâd oğulları. Yardımcılar.
  • AHFAS

    (Hıfs. C.) İşkembeler, kırkbayırlar.
  • AHFAZ

    (Ahfad) Alçak ve çukur yer. * Mc: Çok alçak gönüllü. Mütevâzi.
  • AHFEC

    Ayakları eğri.
  • AHFEŞ

    Küçük gözlü, zayıf bakışlı. * Yalnız gece gören kimse. * Üç büyük Arab âliminin lâkabı. * Bulutlu günde görüp bulutsuz günde görmeyen.
  • AHFİYE

    (Hıfâ. C.) Örtüler, perdeler, gizli şeyler. * Çiçeğin tomurcuğunu örten kabuk.
  • AHGER

    f. Ateş koru. Yanar halde olan kömür.
  • AHGER-İ SUZAN

    Yakıcı kor.
  • AHH

    Öksürmek.
  • AHIR

    t. (Ahur) Hayvanların barındığı yer, dam.
  • AHİ

    Kardeşim. * Ahilik ocağından olan kimse. * Eli açık, cömert.
  • AHİBBA

    Dostlar, arkadaşlar. (Bak: Habib)
  • AHİD

    (Bak: Ahd)
  • AHİD

    Seninle muâhede eden. * Ahdolunmuş nesne.
  • AHİD-ŞİKEN

    f. Ahdi bozan, anlaşmayı bozan.
  • AHİLİK

    Asırlar önce Anadolu'da gelişen bir halk ocağı. Sosyal bir kuruluş olan ahilik iş alanında adam yetiştirmek, çalışma sevgisini aşılamak, istihsali çoğaltmak gibi gayeleri vardı. Günlük hayatta ise teavün, yoksulları koruma gibi insani duyguları; ayrıca müzik, silah kullanma, binicilik kabiliyetlerini geliştirmeye de önem verirdi.
  • AHİLLA

    (Ehillâ) Sadık ve samimi arkadaşlar. En sadık dostlar. Haliller.
  • AHİN

    (C.: Uhun) Boyalı yün.
  • AHÎR

    En son, sonraki.