(Ekalliyet) Azlık. Azınlık. * Bir ülkede hâkim unsurların haricinde olan ve ekseriyet teşkil edemiyen insanlar.
AKAM
(Bak: Ekkâm)
AKAM
Yük bağladıkları ip.
AKAM
Çocuksuz, çocuğu olmayan, kısır. * Tedavisi kabil olmayan hastalık.
AKAM
Erkek ve dişi kısırlığı.
AK'AM
Burnu eğri.
AKAMET
Neticesizlik. Kısırlık, sonu alınmama.
AKAN
Deve ayağını bağladıkları ip.
AKANYILDIZ
Daha ziyade yaz geceleri gökyüzünde hızla geçip giden ışıklı iz, şahap.
AKAR
Köşk, yüksek bina. * Bâbil vilayetinde bir yer adı. * Dehşetli olmak. Yaralamak. Boğazlamak. * Korku ve dehşetten kişinin ayakları titreyip dövüşememesi.
AKAR
Zayi etme, kaybetme. * Kumlu yer. * Para getiren mülk. (Ev, dükkân gibi.)
A'KAR
Kısır.
AKARAT
(Akar. C.) Gelir getiren yapılar ve mallar.
AKARET
Kısırlık, kısır olma.
AKARİB
(Akreb. C.) Kuyruğunda zehiri bulunan bir hayvancık olan akrebler.
AKARİB
(Bak: Ekarib)
AKAS
Çirkin kokulu olma.
A'KAS
Boynuzu kulağı ardında bitmiş veya boynuzu kulağı ardına gelmiş nesne.
AKASIR
(Akser. C.) Pek kısalar.
AKASİ
(Aksa. C.) Çok uzaklar.
AKAT
Evin ortası. Evin çevresi, etrafı.
AKAT
Çukur yer.
AKAVİL
(Bak: Ekavil)
AKB
Sakalın kaba ve sık olması.
AKBEH
(Kabih. den) En çirkin. Çok kabih.
AKBEL
Eğri gözlü. * Kabiliyetli kimse. * En çok beğenilen
AKBENEK
Gözün saydam tabakasında bir yara veya çıbandan kalan ve görmeyi yavaş yavaş azaltan beyaz benek.
AKBİYE
(Kubâ. C.) Kaftanlar, üste giyilen elbiseler.
AKCİĞER
Göğüs boşluğunu dolduran ve solunmağa yarayan bir organ. Ree.
AKÇA
(Akçe) Beyaz, oldukça beyaz. * Para. * Eskiden para ölçüsü olarak kullanılan küçük gümüş sikke.
AKD
Anlaşma. Sözleşme. * Düğümleme. Düğümlenme. Bağ bağlama. Bağlanma.* Huk: Nikâh, hibe, vasiyet, bey' u şirâ gibi şer'î bir muameleyi iki tarafın iltizam ve taahhüd etmeleridir, icab ile kabulün irtibatından ibarettir. Böyle bir muameleye mün'akid denir. Bunun böyle vücuda gelmesine de in'ikad denilir.
AKDAM
(Kadem. C.) Ayaklar, kademler.
AKDAR
Değerler. Kudretler.
AKDEM
Daha önce. Daha ileri. Daha mühim.
AKDEM-İ UMUR
İşlerin en mühimmi.
AKDEMÎN (AKDEMÛN)
Daha evvelce yaşamış olanlar. Geçmişler. İleride ve daha mühim kimseler. * Eksikler. (Bak: Kudemâ)
AKDER
En kudretli. * Kısa boylu.
AKDERİ
Eski zamanda kağıt yerine kullanılan ve üzerine yazı yazılan deri.
AKDES
En kudsi. En mübarek.
AKD-İ MECLİS
Konuşmak için toplanma, meclis kurma.
AKD-İ MUAVAZA
Hibe ve sadaka gibi teberruattan olmayıp iki taraftan ivaz verilerek yapılan akd, ivazlı akd. Satış, trampa gibi.
AKD-İ ZİMMET
İslâmlarla muharebe etmiş veya eden bir şahsın veya bir cemaatın İslâm ahd u emânını, yani tâbiiyyetini kabul etmesi.
AKDİYYE
Mafsallarda bulunan yumru ve düğüm.
A'KEF
Ahmak.
AKEM
Vergisi olmayan emlâk. Türbe, cami, köprü, çeşme gibi.