A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • AKREBEK

    f. Küçük akrep. Saatin kısa olan ibresi.
  • AKREB-İ MEKNİYYAT

    Huk:Meşrut-un lehi bildiren zamirin en yakın mercii mânasını anlatır. Meselâ: Bir vakfiyede vâkıf tevliyetini evvelâ kendisine, sonra oğlu "A" ya, sonra çocuklarına şart etse, çocukları tabirindeki zamir vâkıfın kendisine değil de en yakın merci'i bulunan "A" nın çocuklarına hamlolunur. (Huk.L.)
  • AKREBİYYET

    Daha yakın oluş. * Cenab-ı Hakkın insana olan yakınlığı. (Bak: Kurbiyet)
  • AKREF

    Anası Arabdan babası başka milletten olan kimse.
  • AKREN

    Kaşı çatık olan adam.
  • AKRES

    Bir çeşit tuzlu veya ekşi ottur ve "devenin yemişidir."
  • AKREŞE

    Dişi tavşan.
  • AKRET

    Kısırlık.
  • AKRET

    Deve sürüsü. (50 ile 100 arası) * Dil dibi.
  • AKRİBA

    (Bak: Akraba)
  • AKRİHA

    (Karah. C.) Temiz su. * Ağaçsız yer, ağacı olmayan tarla.
  • AKROMATOPSİ

    Tıb: Renk körlüğü.
  • AKROPOL

    yun. Eski Yunan şehirlerinde içinde saray ve tapınakların bulunduğu müstahkem tepe.
  • AKROSTİŞ

    yun. Edb: Mısraların ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru okununca manalı bir kelime veya has isim çıkacak şekilde düzenlenmiş manzume.
  • AKRUBAN

    Erkek akrep.
  • AKRÜB

    (Karib. C.) Sandallar.
  • AKS

    (C.: Ukus) Hilâf, muhâlif, zıd, ters. * Gölge gibi şeylerin bir yerde eser peydâ etmesi. Sesin veya ışık gibi şeylerin bir yere çarparak geri dönmesi. * Döndürmek. * Bir şeyin evvelini ahir ve âhirini evvel yapmak. * Devenin yularının ucunu ayağına bağlamak.
  • AKS

    Boynuzu eğri ve kayık olmak. * Bağlamak. * Dövmek. * Saçlarının ucunu başının etrafına kadınlar gibi lif etmek. * Saçını kıvırcık göstermek. * Bahillik etmek.
  • AKS

    Yaramaz huylu. * Katı kumlu yer.
  • AKS

    Karıştırmak. * Bir ağaç cinsi.
  • AKSA

    En uzak. En son. Kusvâ. Nihayet. Irak.
  • AKSA'

    Boynuzu arka tarafına kaymış olan koyun.
  • AKSAB

    (Kusb. C.) Kalın bağırsaklar.
  • AKSAD

    Kırık şey.
  • AKSAKAL

    Köy ihtiyarı. Köy ihtiyar heyetinin başı.Muhtar.
  • AKSA-L-GAYAT

    Gayelerin en ilerisi, en büyüğü.
  • AKSAM

    (Kısım. C.) Kısımlar. Bölümler. Parçalar.
  • AKSAM

    Dişi yarısından ufanmış. * Boynuzsuz davar.
  • AKSAM-I SEB'A

    Yedi kısım. * Gr: Kelimelerin (sahih, misâl, muzaaf, lefif, nakıs, mehmuz, ecvef) bölümleri.
  • AKSAM-I SELASE

    Üç kısım. * Gr: İsim, fiil, harf bölümleri.
  • AKSAR

    (Akser) Daha kısa. Pek kısa. En kısa.
  • AKSAT

    (Kıst. C.) Hisseler. Nasibler.
  • AKSAT

    Çok doğru olan şey. Ayakları kuru olan hayvan.
  • AKSATA

    (Bak: Ahz u ita)
  • AKSAY

    Çok uzak.
  • AKSÂ-YI BİLÂD

    Bir memleketin sınır bölgeleri, hudut beldeleri.
  • AKSÂ-YI EMEL

    Mefkûre, ideal, gaye-i hayal.
  • AKSA-YI GARB

    Uzak garp, uzak batı.
  • AKSA-YI MERAM

    Meramların, arzuların en sonu. Emellerin son haddi.
  • AKSÂ-YI MERÂTİB

    Rütbelerin, mertebelerin en büyüğü.
  • AKSÂ-YI ŞARK

    Uzak Doğu. Çin, Japonya gibi yerler.
  • AKSÂ-YI TERAKKİ

    Tekâmülün son basamağı. Terakkinin son hududu.
  • AKS-ENDAZ

    f. Çarpıp duran.
  • AKSER

    (Kasir. den) (C: Akasır) En kısa, çok kısa.
  • AKSER-İ EYYAM

    En kısa gün, günlerin en kısası.
  • AKSER-İ TURUK

    En kısa yol, yolların en kısası.
  • AKSET

    Ahsen, en güzel.AKSÎ : İnatçı. * Geçimsiz, huysuz. Uğursuz. * Ters, zıd.
  • AKS-İ DÂVA

    Zıt hüküm. Karşı dâvâ (Zıt teorem.)
  • AKS-İ KAZİYE

    (Mantıkta) Doğru farzedilen bir hükmün, konusu ile yükleminin (mahmulünün) ters çevrilmesi ile zaruri bir sonucun elde edilmesidir. Çeşitli şekilleri vardır. Meselâ : "Her insan canlıdır." sözünde konu olan insan ile, yüklem olan canlı sözü yer değiştirilerek (aksedilerek) şu hüküm elde edilir: "Bazı canlılar insandır."
  • AKS-İ MÜLEVVEN

    Renkli akis.