Huk:Meşrut-un lehi bildiren zamirin en yakın mercii mânasını anlatır. Meselâ: Bir vakfiyede vâkıf tevliyetini evvelâ kendisine, sonra oğlu "A" ya, sonra çocuklarına şart etse, çocukları tabirindeki zamir vâkıfın kendisine değil de en yakın merci'i bulunan "A" nın çocuklarına hamlolunur. (Huk.L.)
AKREBİYYET
Daha yakın oluş. * Cenab-ı Hakkın insana olan yakınlığı. (Bak: Kurbiyet)
AKREF
Anası Arabdan babası başka milletten olan kimse.
AKREN
Kaşı çatık olan adam.
AKRES
Bir çeşit tuzlu veya ekşi ottur ve "devenin yemişidir."
AKREŞE
Dişi tavşan.
AKRET
Kısırlık.
AKRET
Deve sürüsü. (50 ile 100 arası) * Dil dibi.
AKRİBA
(Bak: Akraba)
AKRİHA
(Karah. C.) Temiz su. * Ağaçsız yer, ağacı olmayan tarla.
AKROMATOPSİ
Tıb: Renk körlüğü.
AKROPOL
yun. Eski Yunan şehirlerinde içinde saray ve tapınakların bulunduğu müstahkem tepe.
AKROSTİŞ
yun. Edb: Mısraların ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru okununca manalı bir kelime veya has isim çıkacak şekilde düzenlenmiş manzume.
AKRUBAN
Erkek akrep.
AKRÜB
(Karib. C.) Sandallar.
AKS
(C.: Ukus) Hilâf, muhâlif, zıd, ters. * Gölge gibi şeylerin bir yerde eser peydâ etmesi. Sesin veya ışık gibi şeylerin bir yere çarparak geri dönmesi. * Döndürmek. * Bir şeyin evvelini ahir ve âhirini evvel yapmak. * Devenin yularının ucunu ayağına bağlamak.
AKS
Boynuzu eğri ve kayık olmak. * Bağlamak. * Dövmek. * Saçlarının ucunu başının etrafına kadınlar gibi lif etmek. * Saçını kıvırcık göstermek. * Bahillik etmek.
(Mantıkta) Doğru farzedilen bir hükmün, konusu ile yükleminin (mahmulünün) ters çevrilmesi ile zaruri bir sonucun elde edilmesidir. Çeşitli şekilleri vardır. Meselâ : "Her insan canlıdır." sözünde konu olan insan ile, yüklem olan canlı sözü yer değiştirilerek (aksedilerek) şu hüküm elde edilir: "Bazı canlılar insandır."