A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • AKVERİN (AKVERİYAT)

    Büyük belâlar, musibetler, âfetler.
  • AKVES

    Sıkıntılı an. * İhtiyarlıktan beli bükülmüş kimse. Kamburu çıkmış ihtiyar kişi.
  • AKVET

    (C.: Ukâ) Hallaç masurası.
  • AKVET

    Evin ortası. Evin çevresi.
  • AKVİYA

    (Kavi. C.) Sağlam ve güçlü olanlar. Kuvvetliler.
  • AKY

    Koyu olan ve birbiri üstüne sağılmış olan koyun sütü.
  • AKYA

    Lüfer azmanı denilen iri cins bir balık.
  • AKYUVAR

    (Bak: Küreyvât-ı beyzâ)
  • AKZ

    Atâ, bahşiş.
  • AKZA

    Kadılıkta ve fıkıh ilminde daha ileri, daha bilgili.
  • AKZEF

    Çok iftira atan. Çok kazifte bulunan. (Bak: Ekzef)
  • AKZEL

    Çok aksak; pek fazla topal.
  • AKZEM

    Zayıf.
  • AKZER

    Necis ve murdar nesne.
  • AKZİYE

    (Kaza. C.) Hükümler. Kararlar. * Tam cümleler.
  • ALA

    Bahşişler. Lütuflar. Nimetler. İhsanlar.
  • ALA

    f. Kirleten, kirli yapan.
  • ALA

    İtl. İtalyancadan gelen tabirlerin başında bulunup (usulünce, tarzında) manasını ifade eder. Meselâ: Alaturka $: Türk tarzında gibi.
  • ALA

    Yükseklik. Büyüklük. şeref. şan.
  • A'LA

    Daha iyi. Pek iyi. En yüksek. Ziyâde ve mürtefi olan.
  • ALÂ

    Gr:Arabçada harf-i cerdir. Buna isim diyen de olmuştur. Müteaddit mâna ile kelimenin başına getirilir; manevî istilâ ve tefevvuk bildirmek için ekseriyâ mecrurunu istilaya delâlet eder. Bazan mecrurunun mukabiline müstâli olur. (maa) gibi müsahabet için gelir. (lâm) gibi tâlil için olur. Mücaveze için olur. Harf-i cer olan (min) mânâsına ve zarfiyyet için ve harf-i cer olan (bâ) mânâsına isim olur. "yukarıda" manasına gelir. * Üstünde, üzere.
  • ALÂ HİDE

    Tek başına, münferiden, ayrıca.
  • A'LÂ SURESİ

    Kur'an-ı Kerim'in seksenyedinci suresi olup Mekke-i Mükerreme'de nâzil olmuştur.
  • ALA VECH-İ ÎCAZ

    İcâz yolu ile.
  • ALABALIK

    t. Akıntısı sert olan soğuk ve tatlı sularda bulunan bir cins leziz balık.
  • ALABANDA

    İtl. Gemilerde dümeni tam sancağa veya iskeleye kırma, yahut geminin bir tarafındaki toplara ateş etme kumandası. * Mc:Şiddetle kınama ve azarlama.
  • ALACA BAYRAK

    Tar:Ondördüncü Yeniçeri Bölüğüne verilen ad.
  • A'LA-D DERECAT

    Derecelerin en alâsı, en yükseği.
  • ALA-EYYİ-HAL

    Herhâlde, mutlaka, elbette, her nasıl olsa.
  • ALAF

    (Elf. C.) Binler.
  • ALÂ-FETRETİN

    Daim olmayarak, fasıla ile.
  • ALAFRANGA

    İtl. Frenk tarzında olan, Fransız usulü.
  • ALAİK

    (Alayık) Münâsebetler. Alâkalar. Mânialar.
  • ALÂİK-İ DÜNYEVİYE

    Dünyevî alâkalar. İnsanı Cenab-ı Hakkın rızasından alıkoyan lüzumsuz işler.
  • ALAİM

    İzler. İşaretler, deliller. (Bak: Alamet)
  • ALÂİM-İ SEMÂ

    (Alâim-üs semâ) Al yeşil kuşak. (Bak: Kavs-ı kuzah)
  • ALAK

    Kan. Kızıl veya koyu ve uyuşuk kan. * Yapışkan veya ilişken nesne. * Hayvanat. * Bir işe mülâzemet eylemek. * Husumet-i lâzime veya muhabbet-i lâzime. Aşk ve muhabbet eylemek. Bir işe başlayıp o işe devamlı olmak. * Bir şeye ilişip tutulmak. * Yapışkan, balçık ve çamur. * Kadının gebe kalması. * Pıhtılaşmış kan. * Sülük. (Kamus'tan hülâsa)
  • ALAK

    Sakız.
  • ALAK

    Zahmet, meşakkat gidermek.
  • ALAK SURESİ

    Kur'an-ı Kerim'in doksanaltıncı suresinin adıdır. İkra' Suresi de denilir. Mekke-i Mükerreme'de nâzil olmuştur.
  • ALAKA

    Kan pıhtısı. Uyuşuk kan.
  • ALÂKA

    İlişik, rabıta, merbutiyet. * Gönül bağlama, sevgi, münasebet, taalluk, irtibat, mâlikiyet. Tasarruf. Müdâhale hakkı. Hisse. * Edb: Bir kelimenin hakiki mânâsından mecâzi mânâsına nakledilmesinin sebebidir. (Temiz ahlâklı, güzel huylu kimselere melek denildiği gibi.)
  • ALÂKABAHŞ

    f. İlgi uyandıran. Alâka uyandıran.
  • ALÂKADAR

    Alâkalı, münâsebetdar.
  • ALÂ-KADR-İL-İMKAN

    Olabildiği kadar. İmkânı nisbetinde.
  • ALÂ-KADR-İL-İSTİTAA

    Elden geldiği kadar, güç yettiği nisbetinde.
  • ALÂ-KADR-İT-TAKA

    Güç yettiği kadar.
  • ALÂ-KAVLİN

    Bir kavle göre. Bir rivâyete nazaran.
  • ALAK-I DEM

    Kan pıhtısı, pıhtılaşmış kan.
  • ALÂ-KÜLLİHAL

    İster istemez. Olduğu kadar. Her halde.(Ey insan düşün! Sen alâ küllihal öleceksin. L.)