A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • A'LAL

    (İllet. C.) Hastalıklar, marazlar, illetler. * Sebepler.
  • ALAM

    (Elem. C.) Elemler. Kederler. Üzüntüler.
  • A'LAM

    (Alem. C.) Alemler. Alâmetler. İzler. Nişanlar. * Bayraklar. * Büyük âlimler. * Büyük dağlar.
  • ALÂ-MA-FARAZALLAH

    Allah'ın farzettiği üzere.
  • ALAMANA

    İtl. Küçük odun gemisi. * Büyük balıkçı kayığı. * Büyük balıkçı kayıklarına mahsus büyük ağ, ığrıp.
  • ALAMAT

    Uzun ince bir cins balık. (Hint denizinde çok olur ve yılana benzer.)
  • ALÂMAT

    (Alâmet. C.) İzler, nişanlar, alâmetler, işâretler.
  • ALÂ-MELE'İN NAS

    Herkesin önünde. Halkın huzurunda.
  • ALÂ-MERATİBİHİM

    Rütbesine ve derecesine göre sırasıyla.
  • ALÂMET

    İz, nişân, işâret.
  • ALÂMET-İ FÂRİKA

    Ayırıcı işaret. Damga.
  • ALÂMET-İ GURUR

    Gurur ve kibiri belli eden alâmet.
  • ALÂM-I ELİME

    Çok acı ve acıklı elemler.
  • ALÂM-I GURBET

    Vatandan ayrı kalma elemleri, gurbet acıları.
  • ALAN

    Orman içinde açıklık, meydan.
  • ALÂNÎ

    Açıkta, meydanda, herkesin gözü önünde.
  • ALÂNİYETEN

    Herkesin önünde, açıkça, alânen.
  • ALÂ-RAĞM-İ ENF-İL YE'S

    Ye'sin burnunu kırmak maksadiyle ve ona tahkir ile.
  • ALARGA

    İtl. Açık deniz, engin.
  • ALÂ-RİVAYETİN

    Rivayet edildiği üzere. Söylenenlere bakılırsa.
  • ALARM

    Fr. Tehlike anında herkesi haberdar etmek için verilen işaret.
  • ALÂ-RUUS-İLEŞHAD

    Aleme karşı. Herkesin gözü önünde. Halkın önünde.
  • ALAS

    Odun kömürü.
  • ALAŞIM

    Madenlerin eriyerek birleşmesi sonunda meydana gelen madde, halita.
  • ALÂ-TARİK-İL İCMAL

    Kısaca, icmal yoluyla.
  • ALÂ-TARİK-İL MÜNAVEBE

    Nöbetleşe, münâvebe yoluyla.
  • ALATURKA

    İtl. Türkvari, Türk usulü, Osmanlı usulü.
  • ALAVERE

    Vapurlara kömür vermek için bordaya kurulan kademeli iskele. * Tulumbanın basıp emme suretiyle işlemesi. * Herc ü merc. Karışıklık, kargaşalık. * Bir şeyin elden ele verilerek veya atılarak aktarılması.
  • ALAVÎ

    (İlâve. C.) İlâveler, ekler.
  • ALAY

    (Ask.) 3-4 tabur piyade veya5 bölük süvari askerinden mürekkep kuvvet. * Debdebe ve gösterişle yapılan tören, geçit resmi. * Cemaat, topluluk, güruh, kalabalık, fevç. * Fazla miktar, muhtelif ve müteaddit kişiler veya şeyler.
  • ALAY EMİNİ

    Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir alay askerin hesap işlerine bakan subay ki, binbaşıdan alt derecededir.
  • ALAY İMAMI

    Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir alay askere imamlık vazifesini yapan subay.
  • ALAYBOZAN

    Eskiden kullanılmış olan bir çeşit fitilli tüfek.
  • ALAYE

    Yüksek yer, yükseklik.
  • A'LÂ-YI İLLİYYÎN

    (Bak: A'lâ)
  • A'LÂ-YI İLLİYYÎN

    Cennette en yüksek derece. Cenâb-ı Hakkın indinde en iyilerin ve kâmillerin derecesi.(Bak o zat öyle bir maksad, öyle bir gâye için saadet isteyip duâ ediyor ki: İnsanı ve bütün mahlukatı, esfel-i safilin olan fenâ-i mutlaka sukuttan, kıymetsizlikten, fâidesizlikten, abesiyetten a'lâ-yı illiyyîn olan kıymete, bekaya, ulvi vazifeye, mektubât-ı samedaniye olması derecesine çıkarıyor. M.N.)
  • ALAYİŞ

    f. Bulaşıklık, bulaşma. * Debdebe, tantana, gösteriş.
  • ALAZ

    Alev.
  • ALB

    Yiğit, kahraman, bahadır, cesur gibi manalara gelen bir sıfattır.
  • ALB

    (C.: Ulub) Eser. * Yaşlı keler.
  • ALBASTI

    Ateşli bir lohusalık hastalığı, lohusa humması.
  • ALBATR

    f. Yumuşak ve beyaz bir çeşit mermer, kaymak taşı.
  • ALBAY

    Yarbay ile tuğgeneral arasındaki askeri rütbede olan üstsubay.
  • ALBORA

    İtl. (Denizcilik) Serenlerin, direklerin üzerine kaldırılıp bağlanması. * Floka küreklerinin, selâmlamak için yukarı kaldırılması. * Dalyanlarda ağın yukarı alınması ile balığın toplanması.
  • ALBÜM

    Lât. Fotoğraf resimlerini veya sair resim, şekil ve hatıraları içine alan defter veya kitap.
  • ALBÜMİN

    Fr. Tıb:Nebat ve hayvanların etli ve sulu kısımlarında bulunan karbon, oksijen, azot, hidrojen ve kükürt bileşiği gıdalı madde.
  • ALC

    (C.: Uluc) Yaramaz huylu kişi.
  • ALCEM

    Uzun boylu, uzun.
  • ALCÜN

    Ahmak kadın. * Semiz dişi deve.
  • ALÇI

    Sağlam harç yapmada kullanılan beyaz toz, cibs.