Ye'sin burnunu kırmak maksadiyle ve ona tahkir ile.
ALARGA
İtl. Açık deniz, engin.
ALÂ-RİVAYETİN
Rivayet edildiği üzere. Söylenenlere bakılırsa.
ALARM
Fr. Tehlike anında herkesi haberdar etmek için verilen işaret.
ALÂ-RUUS-İLEŞHAD
Aleme karşı. Herkesin gözü önünde. Halkın önünde.
ALAS
Odun kömürü.
ALAŞIM
Madenlerin eriyerek birleşmesi sonunda meydana gelen madde, halita.
ALÂ-TARİK-İL İCMAL
Kısaca, icmal yoluyla.
ALÂ-TARİK-İL MÜNAVEBE
Nöbetleşe, münâvebe yoluyla.
ALATURKA
İtl. Türkvari, Türk usulü, Osmanlı usulü.
ALAVERE
Vapurlara kömür vermek için bordaya kurulan kademeli iskele. * Tulumbanın basıp emme suretiyle işlemesi. * Herc ü merc. Karışıklık, kargaşalık. * Bir şeyin elden ele verilerek veya atılarak aktarılması.
ALAVÎ
(İlâve. C.) İlâveler, ekler.
ALAY
(Ask.) 3-4 tabur piyade veya5 bölük süvari askerinden mürekkep kuvvet. * Debdebe ve gösterişle yapılan tören, geçit resmi. * Cemaat, topluluk, güruh, kalabalık, fevç. * Fazla miktar, muhtelif ve müteaddit kişiler veya şeyler.
ALAY EMİNİ
Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir alay askerin hesap işlerine bakan subay ki, binbaşıdan alt derecededir.
ALAY İMAMI
Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir alay askere imamlık vazifesini yapan subay.
ALAYBOZAN
Eskiden kullanılmış olan bir çeşit fitilli tüfek.
ALAYE
Yüksek yer, yükseklik.
A'LÂ-YI İLLİYYÎN
(Bak: A'lâ)
A'LÂ-YI İLLİYYÎN
Cennette en yüksek derece. Cenâb-ı Hakkın indinde en iyilerin ve kâmillerin derecesi.(Bak o zat öyle bir maksad, öyle bir gâye için saadet isteyip duâ ediyor ki: İnsanı ve bütün mahlukatı, esfel-i safilin olan fenâ-i mutlaka sukuttan, kıymetsizlikten, fâidesizlikten, abesiyetten a'lâ-yı illiyyîn olan kıymete, bekaya, ulvi vazifeye, mektubât-ı samedaniye olması derecesine çıkarıyor. M.N.)
ALAYİŞ
f. Bulaşıklık, bulaşma. * Debdebe, tantana, gösteriş.
ALAZ
Alev.
ALB
Yiğit, kahraman, bahadır, cesur gibi manalara gelen bir sıfattır.
ALB
(C.: Ulub) Eser. * Yaşlı keler.
ALBASTI
Ateşli bir lohusalık hastalığı, lohusa humması.
ALBATR
f. Yumuşak ve beyaz bir çeşit mermer, kaymak taşı.
ALBAY
Yarbay ile tuğgeneral arasındaki askeri rütbede olan üstsubay.
ALBORA
İtl. (Denizcilik) Serenlerin, direklerin üzerine kaldırılıp bağlanması. * Floka küreklerinin, selâmlamak için yukarı kaldırılması. * Dalyanlarda ağın yukarı alınması ile balığın toplanması.
ALBÜM
Lât. Fotoğraf resimlerini veya sair resim, şekil ve hatıraları içine alan defter veya kitap.
ALBÜMİN
Fr. Tıb:Nebat ve hayvanların etli ve sulu kısımlarında bulunan karbon, oksijen, azot, hidrojen ve kükürt bileşiği gıdalı madde.