Dalgınlığa getirerek. Dalgınlığa gelerek, boş bulunarak.
ALE-L-HADİSE
Gölge hâdise. (fr. epiphenomene)
ALE-L-HESAB
Hesâba sayarak.
ALE-L-HUSUS
Hususiyle, hepsinden önce olarak. Bâhusus.
ALE-L-IMIYA
Körü körüne, körlemeden. (Bak: Ale-l-amyâ)
ALE-L-ITLAK
Umumiyetle. Mutlaka. Bir suretle kayıtlı olmayarak. Mingayri tahsis.
ALE-L-İCMAL
Toplu olarak, topluca.
ALE-L-İNFİRAD
Ferd olarak. Birer birer.
ALE-L-İNSAN
İnsan hakkında. İnsana dâir. İnsan üzerine.
ALE-L-İSTİMRAR
Aralıksız.
ALE-L-İŞTİRAK
Birlikte, müştereken.
ALE-L-İTTİSAL
Birbiri ardınca, peş peşe, aralarında fâsıla olmadan.
ALE-L-KAİDE
(Ka, uzun okunur) Kurala, kaideye göre.
ALE-L-KAVL
Birinin sözüne, iddiasına göre.
ALE-L-KİFAYE
Yetecek kadar, kâfi gelir derecede, yeter derecede.
ALE-L-UMUM
Herkese âit. Herkes hakkında.
ALEM
Bayrak. * Nişan, işâret. * Özel isim. * Mc:Yüksek dağ. * Büyük âlim. * Üst dudakta olan yarık.
A'LEM
Daha iyi bilen. En iyi bilen. * Yarık dudaklı. * Alâmetli, belirtili.
ALEMDAR
Bayrağı veya sancağı taşıyan. Bayraktar, sancaktar.
ALEMDÂR-I NEBİ
Peygamberimizin (A.S.M.) bayraktarı olan Hz. Ebu Eyyub-il-Ensarî (R.A.)
ALEMDARÎ
Bayraktarlık.
ALEMEFRAZ
Bayrak kaldıran, bayrak çeken.
ALEMÎ
(Alem. den) Has isimle alâkalı. Aleme aid.
A'LEM-İ ÜLEMÂ
Alimlerin âlimi. Alimlerin en çok bilgilisi, büyüğü.
ALEM-İ ZÂTÎ
Zata âit isim, zatına âit işâret, zâtına mahsus alâmet, delil.(Evet, Zât-ı Akdes'in alem-i zâtîsi ve en âzamî ismi olan Lafzullahtan sonra en âzam ismi olan Rahman, rızka bakar. Ve rızıktaki şükür ile ona yetişilir. Hem Rahman'ın en zâhir mânası, Rezzak'tır. M.)