A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ALYE

    Fakirlik.
  • ALYUVAR

    (Bak: Küreyvât-ı hamra)
  • ALZ

    (C.: Alzât) Sabırsızlık. * Hastaya ârız olan titremek. * Hafiflik. * Acele
  • A'MA

    Kör. Gözü görmeyen. * Manevi körlük, cahillik, bilgisizlik. * Yağmur bulutları.
  • AMA'

    Dağbaşlarında olan duman.
  • AMAH

    f. Şiş, kabarcık.
  • A'MÂ-İ ELVAN

    Tıb: Renk körlüğü, renkleri ayırt edememe hastalığı. Akromatopsi.
  • AMÂİM

    (İmâme. C.) Sarıklar, imâmeler.
  • AMÂİM

    Dağınık cemaat.
  • AMÂİR

    (Amâyir) (İmâret. C.) İmâretler. Mâmur etmeler. * Sâlih fakirlerin veya kendisini idare edemiyen veya çalışamıyan talebe-i ulumun, fukarâ-i sâlihînin iâşesinin te'min edilmeleri.
  • AMÂİR-İ HAYRİYYE

    Hayır ve hayrat müesseseleri.
  • AMAK

    (Maak ve Mauk. C.) Göz pınarları.
  • A'MAK

    (Umk. C.) Derinlikler.
  • AMAKA

    Derinlik. * Iraklık.
  • A'MAK-I HAFA

    Gizlilik derinlikleri.
  • A'MAK-I ZEMİN

    Zeminin derinlikleri.
  • A'MAL

    (Amel. C.) Ameller. İşler. Yapılan hayırlar.
  • A'MÂL-İ BEŞERİYE

    İnsanların amelleri, iş ve hareketleri.
  • A'MÂL-İ ERBAA

    Mat: Dört işlem. (Toplama, çıkarma, çarpma, bölme.)
  • A'MÂL-İ HASENE

    Güzel amel. Sevablı ve hayırlı ameller. (Bak: Amel-i sâlih)
  • A'MÂL-İ SÂLİHA

    Allah'ın rızasına uygun, iyi ve hayırlı işler.( $) Kur'an: Sâlihatı mutlak, mübhem bırakıyor... Çünki ahlâk ve faziletler, hüsn ve hayr çoğu nisbîdirler... Nev'den nev'e geçtikçe değişir... Sınıftan sınıfa nâzil oldukça ayrılır... Mahalden mahale tebdil-i mekân ettikçe başkalaşır. Cihet muhtelif olsa, muhtelif olur. Fertten cemaate, şahıstan millete çıktıkça mahiyeti değişir.Meselâ: Cesaret, sehavet; erkekte: gayret, hamiyet, muavenete sebeptir.Karıda: Nüşuze, vekahete, zevc hakkına tecavüze sebep olabilir... Meselâ: Zaifin kaviye karşı izzet-i nefsi, kavide tekebbür olur. Kavinin zaife karşı tevazuu zaifte tezellül olur. Meselâ: Bir ulü-l emir, makamındaki ciddiyeti vekar; mahviyeti zillettir. Hânesinde ciddiyeti kibir; mahviyeti tevazudur.Meselâ: Tertib-i mukaddematta tefviz, tembelliktir... Terettüb-ü neticede, tevekküldür... Semere-i sa'yine, kısmetine rıza kanaattır. Meyl-i sa'yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa dun-himmetliktir.Meselâ: Ferd mütekellim-i vahde olsa müsamahası, fedakârlığı, amel-i sâlihtir... Mütekellim-i maal-gayr olsa, hıyanet olur...Meselâ: Bir şahıs, kendi namına hazm-ı nefs eder, tefahur edemez. Millet nâmına tefâhur eder, hazm-ı nefs edemez... Herbirinde birer misâl gördün, istinbat et.Madem ki, Kur'an bütün tabakata bütün a'sarda, kâffe-i ahvâlde şâmil bir hitab-ı ezelîdir. Hem nisbî hüsn, hayr çoktur... Sâlihattaki ıtlakı, beliğane bir icaz-ı mutnebdir. Beyanda sükutu, geniş bir sözdür. Sünuhat)
  • A'MÂL-İ UHREVİYE

    Ahirete ait iş, hareket ve ibadetler.(Bu dünya, dâr-ül-hikmettir, dâr-ül-hizmettir; dâr-ül-ücret ve mükâfat değil. Buradaki a'mâl ve hizmetlerin ücretleri Berzahta ve Ahirettedir. Buradaki a'mâl, Berzahta ve Ahirette meyve verir. Madem hakikat budur, a'mâl-i uhreviyyeye ait neticeleri dünyada istememek gerektir. Verilse de, memnunane değil, mahzunâne kabul etmek lâzımdır. Çünki: Cennet'in meyveleri gibi, kopardıkça yerine aynı gelmek sırrıyla, bâki hükmünde olan amel-i uhrevi meyvesini, bu dünyada fâni bir surette yemek, kâr-ı akıl değildir. Bâki bir lâmbayı bir dakika yaşayacak ve sönecek bir lâmba ile mübadele etmek gibidir. M.)
  • AMALİKA

    Çok eskiden Sina yarımadasında yaşadıkları sanılan ve gariplikleriyle şöhrete erişen bir kavim.
  • A'MAM

    (Amm. C.) Amcalar.
  • AMAME

    Sarık. Ammâme. Başa sarılan ve sünnet-i seniyye olan kisve. (Bak: İmâme)
  • AMAN

    (Emân) Emniyet. İmdat. Yardım dileği. Afv, ricâ, niyâz. * Sabırsızlıkla hiddet ve infiâl ifâdesi. * Tenbih, sakındırma.
  • AMAN-NAME

    f. Bir şahsa iltimas yapması için, başka bir kimseye hitaben yazılan pusula, yazı.
  • A'MAR

    (Ömr. C.) Ömürler, yaşayışlar. * Mes'ut hayat. Hoşa gidecek garib ve tuhaf şeyler. * Sinler, yaşlar.
  • AMAR(E)

    f. Hesap. * Araştırma. * Tıb: Karında su toplanma hastalığı.
  • AMARE

    (C.: İmâr) Fes gibi başa giyilen nesne.
  • AMARE-GİR

    f. Hesap işleriyle uğraşan kişi. Muhasebeci.
  • AMARİYYE

    Deveye konulan mıhfe.
  • AMAS

    f. İnsan vücudunda meydana gelen sis ve kabarcık.
  • AMAS

    şiddetli harp. * Zahmet, meşakkat.
  • AMASE

    şiddet. * Zulmet.
  • AMATÖR

    Fr. Bir işi para kazanma maksadıyla değil de, zevk için yapan kimse.
  • AMAY

    f. Süsleyen, dolduran mânasına gelir ve kelimelere eklenerek kullanılır.
  • AMAZON

    Milattan önce yaşamış İskitlerin kadın askerlerine verilen isim. Göğüslerini dağlatarak küçükten harbe alıştırılan bu İskit kadınlarının şiddetli muharebeler yaptıkları yazılıdır. * Güney Amerika'da büyük bir nehir adı.(Evet nasıl ki tarihlerde eski zamanlarda "Amazonlar" nâmında gayet silâhşör kadınlardan mürekkeb bir tâife-i askeriye olarak harika harpler yaptıkları naklediliyor... Aynen öyle de bu zamanda zındıka dalâleti İslâmiyete karşı muharebesinde nefs-i emmarenin plâniyle şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi, yarım çıplak hanımlardır ki; açık bacağı ile dehşetli bıçaklarla ehl-i imâna taarruz edip saldırıyorlar. Nikâh yolunu kapamağa, fuhuşhane yolunu genişlettirmeğe çalışarak çokların nefislerini birden esir edip kalb ve ruhlarını kebâir ile yaralıyorlar. Belki o kalblerden bir kısmını öldürüyorlar. G.R.)
  • AMBALAJ

    Fr. Eşyayı taşınabilir bir hale koymak için sarma veya sandığa yerleştirme işi.
  • AMBARGO

    Bir para veya malın kullanılması veya başka bir yere götürülmesi ya da bir geminin bulunduğu limandan ayrılması yasağı.
  • AMD

    Niyet, kasıt, istek, arzu. * Direk koymak.
  • AMDEN

    Kasten, bile bile. İsteyerek.
  • AME

    Tereddüt. * Tenbellik.
  • AME

    f. Divit, yazı hokkası.
  • AMED

    Sütunlar. * Birşeye devam üzere olma. * Mülâzemet etme.
  • AMEH

    Basiretsizlik. Tahayyür, tereddüt. Doğru ciheti bilmemek.
  • AMEL

    İş. Çalışma. Bir emri veya vazifeyi yerine getirme. * Kâr, iş işleme. * Dini bir emri yerine getirme, tatbik etme. İtaat. İbâdet.
  • AMELE

    (Âmil. C.) Âmiller. Amel edenler. * Irgat, işçi.
  • AMELEHU

    Tarafından yapıldı. mânâsına gelir ve bir sanat eserinde san'atkârın imzasından önce yazılır.
  • AMELEN

    Bilfiil, işleyerek, fiilen, çalışarak.