A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • AMME NEVALÜHÜ

    Cenâb-ı Hakkın lütuf ve ihsanı herkese veya herşeye şâmildir. meâlinde.
  • AMMERED

    Her şeyin uzunu. * Yaramaz huylu. * Belâ ve meşakkat.
  • AMMETEN

    Umumi olarak, herkese ait olarak, genel tarzda.
  • AMMURİYYE

    Ankara şehri. Türkiye'nin başkenti.
  • AMMUS

    Güçlü ve kuvvetli kişi.
  • AMNEZİ

    Psk. Hafıza kaybı, erken bunama, ihtiyarlık bunaması, histeri, beynin zedelenmesi gibi hâllerde meydana gelir. Hafıza kaybı kısmî veya umumi (genel) olabilir. Hasta, belli bir olaydan öncekini (retrofrat), yahut sonrakini (anterofrat) hiç hatırlamaz, yahut tamamen hafızasını kaybeder.
  • AMORTİSÖR

    Fr. Otomobillerde veya diğer makinelerde sarsıntı, gürültü gibi şeyleri hafifletmeğe yarayan tertibat.
  • AMPER

    Fr. Elektrik akımında şiddet birimi.
  • AMPERMETRE

    Fr. Elektrik akımının şiddetini ölçmeye yarayan âlet.
  • AMPİRİZM

    Fls. (Deneyci felsefe) Her çeşit bilginin kaynağının duyu organlarının kullanılması sonucu kazanılan tecrübe olduğunu, duyu organlarının kullanılmadan hiçbir bilginin akılda yer alamıyacağını savunan felsefe. Akılcı felsefe gibi bu felsefenin de aşırı iddiasının yanlışlığını, tenkitçi felsefe ve psikoloji göstermiştir. Bilgi için ne sadece tecrübe, ne de düşünme gücü (akıl) yeterlidir.
  • AMPUL

    Fr. İçinde elektrik akımı yardımıyla ışık vermeye yarayan bir iletken bulunan, havası boşaltılmış olan cam şişe. * İçinde sıvı ilâç bulunan, ağzı kızdırılarak kapatılmış küçük şişe.
  • AMR

    Eski fetva metinlerinde erkeği temsil etmek için kullanılan umumi isimlerden birisi. (Bak: Zeyd-Amer)
  • AMR İBN-ÜL-AS (R.A.)

    Sahabe olup kumandanlıklarda ve valilikte bulunmuştur. Çok zeki ve belâgatlı bir zât olduğu söylenir. Vefatı (Hi: 43) tür.
  • AMRUS

    (C.: Amâris) Kuzu. * Çok yürütmek istediklerinde yürümeyen davar.
  • AMRUT

    (C.: Amârit) Hırsız.
  • AMS

    Eskiyip mahvolmak. * Bilirken bilmezlikten gelme.
  • AMŞUŞ

    Üzerinden üzümü alınmış üzüm salkımı.
  • AMUC

    Eğri giden ok.
  • AMUCAZADE

    f. Amca oğlu.
  • AMUD

    Dik, dikine. Sütun, direk.
  • AMUDE

    f. Dizi, dizilmiş.
  • AMUDEN

    Dik olarak, dikine. Dik surette.
  • AMUDÎ

    Yukarıdan aşağıya dikey olarak. Direk gibi yukarıdan aşağıya düz ve şakulünde olarak.
  • AMUD-U NURANÎ

    Nurdan sütun, nurlu sütun.
  • AMUD-ÜL FECR

    Sabah yeri ağarıp uzama.
  • AMUG

    f. Uzun boylu adam. * Ciddiyet, vakar.
  • AMUHTE

    f. Öğrenmiş.
  • AMUHTE-GÂH

    f. Muallimler, öğretmenler.
  • AMÛMET

    Amcalık.
  • AMUR

    (C.: Âmar) Bekâ mânâsına. Ömür. Her kişinin hayât müddeti.
  • AMÛR

    İki diş arasında olan et.
  • AMUS

    Karanlık.
  • AMUT

    Bir kimsenin peşinden ayıbını söylemek.
  • AMÛT

    f. Yalçın kayalarda ve yüksek yerlerde yapılmış olan kuş yuvası.
  • AMUZ

    f. Öğretmek mastarının emir kökü.
  • AMUZENDE

    f. Talebe, öğrenci. * Muallim, öğretmen. Öğreten.
  • AMUZİŞ

    f. Öğrenme. * Öğretme, tedrisat.
  • AMUZKÂR

    (Amuzgâr) f. Muallim. Öğretici.
  • AMUZKÂRÎ

    (Amuzgârî) Öğretmenlik, öğreticilik, muallimlik.
  • AMÜRG

    f. Fayda, menfaat, kâr. * Kader, kıymet. * Zahire, meyve. * Esas, hülâsa, özet. * Bir mikdar.
  • AMÜRZ

    f. Afveden, bağışlayıcı.
  • AMÜRZENDE

    f. Bağışlayan, afveden.
  • AMÜRZGÂR

    f. Affeden, bağışlayan. Günahları bağışlayan Allah.
  • AMÜRZİŞ

    f. Bağışlayış, afvediş.
  • AMYÂ

    (Müe.) Kör, a'ma.
  • AMYANT

    Kolayca bükülebilen, ateşe dayanıklı liflerden yapılmış bir çeşit asbest.
  • AN

    En kısa bir zaman. Lahza. Dem. Cüz'i bir zaman.
  • AN

    Arabçada harf-i cerrdir. Ekseri ismin, kelimenin başına getirilir. Türkçe karşılığı "den, dan" diyebiliriz. Bedel için olur. Meselâ: $Ona bedel ben geldim, cümlesinde olduğu gibi. Tâlil için olur. Bu'd yerinde kullanılır. Zarfiyyet için, mücâveze için ve harf-i cerr olan "min" mânasına, "bâ" mânasına, istiâne için, zâid olur. (Te'kid için) Temim kabilesinin an'anesine göre, hemzeyi, ayn harfine benzeterek "En: "yerinde (An: ile telâffuz edilir. Cânib (taraf, cihet, yan) mânasına da gelebilir.
  • AN MİM AMED

    f. Tar: İslâmiyeti ve Türkçeyi öğretmek maksadıyla, devşirilerek toplanan ve Türk köylülerine satılan acemi oğlanlardan, müddetini tamamlayarak Rumeli Ağasının tezkeresiyle ulüfeye yazılanların kayıtlarına verilen işaret.
  • A'NÂ

    (İnv. C.) Nahiyeler, taraflar. * Cemaatler.