A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ATİKIYYAT

    Eski eserler. Eski devirlerden kalma eserleri, - daha ziyade tarih ve san'at bakımından- tetkik eden ilim. Arkeoloji.
  • ATİL

    Para karşılığı tutulan yardımcı, asistan.
  • ATİL

    Şerli, şerir, yaramaz kişi.
  • ATİ-L-BEYAN

    Aşağıda sözü geçen, aşağıda zikredilen.
  • ATİM(E)

    Yavaş, sessiz, ağır.
  • ATİME

    (C: Atâim) Ateş yakılan ocak; mangal.
  • AT'İME

    (Bak: Et'ime)
  • ATİRE

    Receb ayında keferenin putları için boğazladıkları koyun ki, o puta "itrâ" derler.
  • ATİT

    Gıcırtı. * Ses.
  • ATİY

    (Utiy) Haddi tecavüz etme. * Çok ihtiyar olma. * Kibirlenme.
  • ATİYE

    Azgın. * Büküp büküp atan.
  • ATİYEN

    Aşağıda. * İlerde, gelecekte.
  • ATİYYAT

    (Atiyye. C.) Hediyeler. İhsanlar. * Büyük bir kimsenin bahşişleri.
  • ATİYYE

    Hediye. Bahşiş. Lütüf ve ihsan.
  • ATK

    Esiri serbest bırakmak. Köleyi âzat eylemek. (Bak: Itk)
  • ATK

    Bulaşmak. * Kurumak.
  • ATL

    şerir. Sert tabiatlı. Yaramaz. * Şiddetle çekmek.
  • ATLAB

    (Tâlib. C.) Arayanlar, talibler; bilhassa talebeler.* (Tılb. C.) Kadın peşinde dolaşanlar, zamparalar.
  • ATLAL

    (Talel. C.) şekiller, biçimler.
  • ATLAS

    (Talas. C.) Eskitmeler, yıpratmalar. * Eski, aşındırılmış, yıpranmış.
  • ATLAS

    İpekten yapılmış kumaş. Üstü ipek, altı pamuk kumaş. * Düz tüysüz. * Büyük harita. * Atlas Okyanusu.
  • ATLE

    (C. Utül) Rende. * Yoğun büyük asâ. * Büyük iğne demiri. Farisî yayı. * Doğurmamış dişi deve.
  • ATLES

    Eski, yırtık, yıpranmış, aşındırılmış.
  • ATLETİZM

    yun. Çeviklik, atiklik, kuvvet gibi beden kabiliyetlerini inkişaf ettirmeğe yarayan ve koşu, atlama, ağırlık kaldırma ve atma gibi, tek başına yapılan bedeni çalışmalar.
  • ATLİYE

    (Tılâ. C.) Merhemler.
  • ATM

    Geciktirmek, eğlendirmek.
  • ATMAR

    (Tımr. C.) Paçavralar. Eski, yıpranmış elbiseler.
  • ATME

    Ateş kaynağı, volkanın tepesindeki lâvın çıktığı yer, krater.
  • ATMOSFER

    Dünyanın çevresini kuşatan 100 km. kalınlığında, çeşitli gazlardan meydana gelen gaz tabakası. Başka gök cisimlerini kuşatan gaz tabakalarına da atmosfer denir. * Bir yerdeki mânevi hava. * Basınç birimi. 0 derecede 76 cm. yükseklikteki bir civa sütununun 1 cm. karelik alan üzerine yaptığı basınca 1 atmosfer denir. Bu basınç 1.033 kilogramdır. Deniz seviyesinden yükseldikçe basınç azalır.
  • ATNAB

    (Tınâb. C.) Çadır ipleri. * Ağaç kökleri. * Tıb : Vücuttaki sinirler.
  • ATOL

    Mercan adası. Mercan iskeletlerinin birikmesiyle meydana gelmiş olan halka biçiminde ve ortasında bir göl bulunan adacık.
  • ATOM

    yun. Maddenin bölünemez en küçük parçası manasında eski çağ felsefesinde kullanılan bir tâbir, günümüze kadar gelmiş ve ilmî tabir olarak kalmıştır. Atom, maddenin bölünmez bir parçası değil, kendisi de daha küçük parçalardan yaratılmış çok küçük bir âlemdir. Dünyada, kâinatta ve atom âleminde hep aynı nizam hâkimdir. Bugün, dün olduğu gibi maddeci felsefe, maddenin mahiyetini anlamaktan âcizdir.
  • ATR

    İyi kokulu şeyler sürünmek.
  • ATR

    Depretmek. * Titremek.
  • ATRAB

    Oyunlar. Eğlenceler. Şenlik ve ferahlıklar.
  • ATRAF

    (Tarf ve Taraf. C.) Gözler. * Taraflar. Kenarlar.
  • ATRAK

    (Târık. C.) Gecegelen seyyahlar.
  • ATRAR

    (Turra. C.) Kenarlar, uçlar.
  • ATRAS

    (Tırs. C.) Yazılmış sayfalar.
  • ATRESE

    şiddetle ve zorla almak. * Gadap etmek.
  • ATREŞ

    Sağır, işitmeyen.
  • ATRUK

    (Tarik. C.) Tarikler, yollar.
  • ATS

    Aksırık. * Şafak sökme.
  • ATSE

    Aksırma, tek aksırık.
  • ATŞ

    Susuzluk. Susama.
  • ATŞÂN

    Susamış, teşne. Susuz.
  • ATT

    Sözü tekrar tekrar söylemek.
  • ATTAR

    (Itr. dan) Güzel koku veya iğne iplik gibi şeyler satan.
  • ATTAS

    Devamlı aksıran.
  • ATTAT

    Çok bağırıp çağıran, gürültücü adam.