f. Avarelik, serserilik, işsiz güçsüzlük, aylaklık.
AVARESER
f. Başıboş.
AVARIZ
Arızalar. Sonradan olan noksanlıklar. * Girinti çıkıntı, noksanlık. * Mânialar. Engeller. * Fevkalâde hallerde ve bilhassa harp sebebi ile geçici olarak alınan vergi.
AVARIZ-I DİVANİYE
Tanzimat-ı Hayriye'den önce geçerli olan kanunlara göre alınan vergiler.
AVARIZ-I MÜKTESEBE
Cehil, sarhoşluk, hezel, sefeh, hata, ikrah gibi insanın ibtidâen dahli bulunan şeyler.
AVARIZ-I SEMAVİYE
Delilik, küçüklük, bunaklık, ölüm gibi kesbî ve ihtiyarî olmaksızın insana ârız olan şeyler.
AVARÎ
(Ariyyet. C.) Ödünç verilen şeyler.
AVARİF
Mârifetler. * Arifler. İşten anlar olanlar. * Güzel ahlâk.
AVASIF
(Asıta. C.) Sert ve kuvvetli rüzgârlar. Fırtınalar.
(Müe.) Eğri. Şaşı. * Yay. Kavs. * Arık, zayıf deve.
AVD
Dönme, geri gelme. Aleyhine veya lehine dönme.
AVDET
Dönüş, geri gelme, dönme. Rücu'.
AVDETÎ
Dönme. * Aslına, Müslümanlığa dönen.
A'VEC
Eğri büğrü.
A'VED
Ençok faydalı.
AVEMEN
Deve veya at gidişi. * Yüzme.
AVEN
Çok sâkin, en sâkin.
AVEND
f. Sicim, ip.* Senet, delil. * Kapkacak. * Taht, yüksek mertebe. * Satranç oyunu. * Evvel, önce, ilk.
AVENE
Beraber olanlar. Yardım edenler.* Taraftarlar.
AVENGÂN
f. Asılı, sarkık. * Çengel. * Çivi.
AVER
f. Averden "getirmek" fiilinin emir köküdür, kelime sonuna getirilerek; yapan, eden, olan, veren, götüren gibi manalara sebeb olur.
A'VER
Tek gözlü. Bir gözü kör. Yek-çeşm.(Âhirzamanda gelecek Süfyan adındaki bir zâlimden "Aver" diye rivayetlerde bahsedilmesi, sadece dünyayı görecek bir gözü olduğu ve âhireti görecek imân gözünün olmadığından kinayedir.)
AVERD
f. Harp, muhârebe, savaş, cenk.
AVERDE
f. Getirilmiş nakl olunmuş.
AVERD-GÂH
f. Muharebe meydanı, savaş alanı.
AVERDİDE
f. Saldırılmış, hücum edilmiş.
AVEZ
Fakirlik, yoksulluk. Sıkıntı.
A'VEZ
Mânâsı anlaşılmayan şey. * Anlaşılması zor olan şiir.
AVHAK
Uzun nesne. * Kara karga. * Büyük kara deve.
AVHEC
Yılan. * Uzun boyunlu. * Dişi deve.
AVİ
Uluyan. Hırlayan.
AVİHTE
f. Asılmış şey, asılı nesne.
AVİJE
f. Has, hâlis, hakiki, temiz.
AVİJGAN
f. Mahremler, yakınlar. * Güzeller, gençler.
AVİL
Yüksek sesle ağlama. Acınma. Feryâd. * Meyletme.
AVİND
f. İlk, evvel, önce.
AVİNE
(Evân. C.) Vakitler, zamanlar, anlar. Devirler.
AVİNETEN
Ara sıra, tesadüfen.
AVİŞE(N)
f. Kekik otu. * Sarılma, sıyırarak çıkma. Saldırma.
AVİZ
f. Asılan, asılı bulunan.
AVİZE
f. Lamba, fener, gaz veya mumları havi olarak tavana asılan maden veya billurdan süs eşyası.