A Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • AVAREGÎ

    f. Avarelik, serserilik, işsiz güçsüzlük, aylaklık.
  • AVARESER

    f. Başıboş.
  • AVARIZ

    Arızalar. Sonradan olan noksanlıklar. * Girinti çıkıntı, noksanlık. * Mânialar. Engeller. * Fevkalâde hallerde ve bilhassa harp sebebi ile geçici olarak alınan vergi.
  • AVARIZ-I DİVANİYE

    Tanzimat-ı Hayriye'den önce geçerli olan kanunlara göre alınan vergiler.
  • AVARIZ-I MÜKTESEBE

    Cehil, sarhoşluk, hezel, sefeh, hata, ikrah gibi insanın ibtidâen dahli bulunan şeyler.
  • AVARIZ-I SEMAVİYE

    Delilik, küçüklük, bunaklık, ölüm gibi kesbî ve ihtiyarî olmaksızın insana ârız olan şeyler.
  • AVARÎ

    (Ariyyet. C.) Ödünç verilen şeyler.
  • AVARİF

    Mârifetler. * Arifler. İşten anlar olanlar. * Güzel ahlâk.
  • AVASIF

    (Asıta. C.) Sert ve kuvvetli rüzgârlar. Fırtınalar.
  • AVASIM

    (Asıme. C.) Temiz, ismetli kimseler. * Hudut şehirleri.
  • AVATIF

    (Atıfet. C.) Atıfetler. Hediyeler. İhsanlar.
  • AVATIK

    (Atık. C.) Yaşlılar. * Genç kızlar. * Hür ve serbest olanlar. * Yavru kuşlar.
  • AV'AVE

    Havlama, köpeğin havlaması. * Mc: Hezeyan, saçma sapan konuşma.
  • AVAZ

    Nefret. İkrah. Bir şeyi kerahetle yapma. Kerahet.
  • A'VAZ

    Karşılıklar. Bedeller. (Bak: İvâz)
  • AVAZE

    f. Nam, şöhret, ün. Yüksek ses.
  • AVAZİL

    (Âzil. C.) Başa kakıcı kimseler.
  • AVCA

    (Müe.) Eğri. Şaşı. * Yay. Kavs. * Arık, zayıf deve.
  • AVD

    Dönme, geri gelme. Aleyhine veya lehine dönme.
  • AVDET

    Dönüş, geri gelme, dönme. Rücu'.
  • AVDETÎ

    Dönme. * Aslına, Müslümanlığa dönen.
  • A'VEC

    Eğri büğrü.
  • A'VED

    Ençok faydalı.
  • AVEMEN

    Deve veya at gidişi. * Yüzme.
  • AVEN

    Çok sâkin, en sâkin.
  • AVEND

    f. Sicim, ip.* Senet, delil. * Kapkacak. * Taht, yüksek mertebe. * Satranç oyunu. * Evvel, önce, ilk.
  • AVENE

    Beraber olanlar. Yardım edenler.* Taraftarlar.
  • AVENGÂN

    f. Asılı, sarkık. * Çengel. * Çivi.
  • AVER

    f. Averden "getirmek" fiilinin emir köküdür, kelime sonuna getirilerek; yapan, eden, olan, veren, götüren gibi manalara sebeb olur.
  • A'VER

    Tek gözlü. Bir gözü kör. Yek-çeşm.(Âhirzamanda gelecek Süfyan adındaki bir zâlimden "Aver" diye rivayetlerde bahsedilmesi, sadece dünyayı görecek bir gözü olduğu ve âhireti görecek imân gözünün olmadığından kinayedir.)
  • AVERD

    f. Harp, muhârebe, savaş, cenk.
  • AVERDE

    f. Getirilmiş nakl olunmuş.
  • AVERD-GÂH

    f. Muharebe meydanı, savaş alanı.
  • AVERDİDE

    f. Saldırılmış, hücum edilmiş.
  • AVEZ

    Fakirlik, yoksulluk. Sıkıntı.
  • A'VEZ

    Mânâsı anlaşılmayan şey. * Anlaşılması zor olan şiir.
  • AVHAK

    Uzun nesne. * Kara karga. * Büyük kara deve.
  • AVHEC

    Yılan. * Uzun boyunlu. * Dişi deve.
  • AVİ

    Uluyan. Hırlayan.
  • AVİHTE

    f. Asılmış şey, asılı nesne.
  • AVİJE

    f. Has, hâlis, hakiki, temiz.
  • AVİJGAN

    f. Mahremler, yakınlar. * Güzeller, gençler.
  • AVİL

    Yüksek sesle ağlama. Acınma. Feryâd. * Meyletme.
  • AVİND

    f. İlk, evvel, önce.
  • AVİNE

    (Evân. C.) Vakitler, zamanlar, anlar. Devirler.
  • AVİNETEN

    Ara sıra, tesadüfen.
  • AVİŞE(N)

    f. Kekik otu. * Sarılma, sıyırarak çıkma. Saldırma.
  • AVİZ

    f. Asılan, asılı bulunan.
  • AVİZE

    f. Lamba, fener, gaz veya mumları havi olarak tavana asılan maden veya billurdan süs eşyası.
  • AVİZE-İ GÛŞ

    Küpe.