B Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • BAS'

    Cem' etmek, toplamak.
  • BA-SAFA

    Safalı. Safa ile.
  • BASAİR

    (Basiret. C.) Basiretler. İbretli görüşler. Deliller. İbretler. Hüccet ve bürhanlar. Gözler. * Kalb duyguları.
  • BASAL

    Bot: Soğan ve benzeri gibi kökler.
  • BASALA

    Tıb: Vücudun her hangi bir yerinde yaradılıştan olan kabartı.
  • BASAL-İ HARİF

    Acı soğan.
  • BA-SAMAN

    f. Varlıklı, zengin. * Düzenli, tertipli, düzgün.
  • BASAR

    (C.: Ebsâr) Görme duygusu. * Kalble hissetme. Kalb gözü. * Gözün görmesi. * İdrak. Fikir. * İlm-i Kelâm'da: Kendi şânına lâyık bir vecih ile Cenab-ı Hakk'ın "görme sıfatı"dır. Kâinatta hiçbir şey O'nun görmesinden hâriçte kalamaz.
  • BASARET

    (Bak: Besaret)
  • BASARIK

    Çulha tezgâhının ayaklığı. * Piyano ayaklığı gibi çifte ayaklık.
  • BASARÎ

    (Basar. dan) Görüşle ilgili olan, görmeye ait.
  • BA-SAVAB

    Doğruca, doğrulukla.
  • BASBASA

    Dalkavukların nefret edilecek hâlleri, tabasbusları, yaltaklanması. * Köpeğin, kuyruğunu sallayarak sokulması.
  • BA'SERET

    Dikkatle teftiş etme. * Keşif ve istihrac etme. * Perâkende edip dağıtma. * İnkılâb. Karıştırma. Bulandırma. * Meydana çıkma. * Kirli leke.
  • BASIK

    Eli açık. Cömert. Dolup taşan.
  • BASIK

    Yükselmiş. Uzamış. Çıkmış.
  • BASIKA

    Beyaz ve sâfi bulut. * Âfet, dâhiye. * Makbul bir cins sarı hurma.
  • BASIM

    (Uydurma bir kelimedir) Matbaacılık. Tab'etme sanatı.
  • BASIN

    Uydurma bir kelime olup "matbuat" yerine kullanılır. Gazete, mecmua gibi belli zamanlarda çıkan matbuatın hepsi.
  • BASINÇ

    (Bak: Tazyik)
  • BÂSIR

    Gören. Dikkatli ve göz kuvveti ile gören.
  • BÂSIT

    Açan. Yayan. Serici. * Ferahlık veren. * Dilediği kulunun rızkını genişlendiren Allah (C. C.). * Mücerred olup, mürekkep ve müellef olmayan. * Tıb: Bir uzvu uzatıp açan adele.
  • BÂSIT-ÜR-RIZK

    Allah.
  • BASİ'

    (C.: Busu') Ter.
  • BA'S-İ ENBİYA

    f. Peygamberlerin gönderilmesi.
  • BASİA

    Çok kırmızı dudak.
  • BASİK

    Gövde damarı. (Dirsek içinde bulunan üç damarın aşağısında olandır.)
  • BASİKA

    Su ile tamamen dolu olan kuyu.
  • BASİL

    Fr. İnce, uzun bir bakteri çeşidi.
  • BASİL

    Kahraman, cesur, yiğit kimse. * Fena, sert, kırıcı, kötü söz. * Haram olan şey. * Güzel olmayan, çirkin kimse.
  • BASİLE

    Bir nevi soğan. Bir soğan çeşidi.
  • BASİM

    (Besm. den) Güleryüzlü, şen kimse.
  • BASİNE

    Ekincilerin sabanı. * Sanat ehlinin âletleri. * Kaba çuval.
  • BASİR

    Kararmış. * Ekşi yüzlü ve katı yürekli kimse.
  • BASİR

    Basiret sâhibi ve anlayışlı olan. Hakikatları anlayan. En iyi ve en çok anlayışlı. Kalb gözü ile gören. * İt, köpek, kelp.
  • BASİRANE

    f. Görerek. Bilerek. Basiret sahibine yakışır halde.
  • BASİRET

    Hakikatı kalbiyle hissedip anlama. Kalbde eşyanın hakikatlarını bilen kuvve-i kudsiyye. Ferâset. İm'ân-ı dikkat. * İbret alınacak hidâyet sebepleri. Beyyine. Hüccet. * Bir evin iki tarafının arası. * Yer üstündeki kan. (Bak: Süveydâ-i kalb)
  • BASİRET-İ KALB

    Gönül uyanıklığı. Kalb basireti.
  • BASİRET-KÂR

    f. Basiretli, ferâsetli, önceden gören.
  • BASİRET-KÂRÎ

    Basiretlilik, önceden görmeklik.
  • BASİT

    Kıymetsiz. * Geniş * Yaygın olan. * Mücerred ve münferid olup, mürekkeb ve müellef olmayan. * Neş'eli. Güleryüzlü. Düz, arızasız, engelsiz. * Edb: Aruz vezinlerinden biri.
  • BASİT KESİR

    Sûreti (payı), mahrecinden (paydasından) küçük kesir. 2/5 gibi.
  • BASİTA

    Uzak yer.
  • BASİTE

    Yükseklik ölçen yayvan güneş saati. * Döşeme minder. * Düz yer.
  • BASKI

    t. Basıp sıkacak, tazyik edecek şey. Sıkı tazyik. * Basan, ağırlık veren şey. * Kalıp, damga. * Bir eserin yeni basılışlarının her seferi. * Bir basmanın bir def'ada basılan miktarının tamamı. Meselâ: Bu lügatın baskısı 25.000 dir.
  • BASKIN

    t. Ağır, sakil. * Basıp geçen, galip, üstün. * Ansızın, birdenbire hücum.
  • BASKÜL

    Fr. Büyük ağırlıkları, küçük bir ağırlık yardımıyla tartmayı sağlamak üzere birkaç kaldıracın uygun bir tarzda birleştirilmesiyle meydana getirilmiş âlet.
  • BASRA

    Yumuşak küfki taşı. (Bu sebepten Basra şehri, "Basra" diye isimlendirilmiştir.)
  • BASRİYYUN

    Milâdi 8. yy. da Basra'da yaşamış lisaniyat âlimlerinden bir grup.
  • BAST

    Genişlemek, açmak, yaymak. * Bir şeye el uzatmak. * Sevindirmek. * Bir mecliste haya sebebiyle olan sıkılmanın gitmesiyle açılmak. * Özür kabul etmek. * Kaplamak. * Tas: Allahın cemâl tecellisiyle kalbin sükûn ve huzur içinde ferahlaması. (Mukabili: "Kabz"dır.)(... Teellümât-ı ruhaniye ise; sabra, mücahedeye alıştırmak için Rabbani bir kamçıdır. Çünki emn ve ye'sin vartasına düşmemek hikmetiyle havf ve reca müvazenesinde sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast haletleri, Celâl ve Cemâl tecellisinden intibah ehline gelmesi, ehl-i hakikatça medar-ı terakki bir düstur-u meşhurdur. K.L.)