(Batş. dan) Sertlikle, şiddetle hareket eden. Güçlü.
BATÎ-ÜL HAREKE
Davranış ve hareketi ağır.
BATÎ-ÜL HAZM
Sindirimi güç, hazmi zor.
BATİYE
Büyük çanak.
BATMAN
Eski ağırlık ölçülerinden olup, iki okkadan sekiz okkaya kadar yeryer değişir. Ekseriya altı okkadır. Bu, hâlen kullanılan sekiz kilo kadardır.
BATN
İç, karın, insanın içi. Mide. * Soy, nesil. * Birbirlerine hısımlığı pek yakın olmayan küçük kabile.
BATNEN BA'DE BATNİN
Nesilden nesile, soydan soya.
BATŞ
Şiddetle tutup kapma. Kuvvet. Şiddet. * Hastalık geçtikten sonraki zayıflık.
BATT
Kaz. * Kaz şeklinde yapılmış olan sürahi, su kabı.
BATTAL
Boş. Hükümsüz. * İşsiz. * Metrûk. Kullanılmaz. olan. * Bâtıl. Mensuh ve mefsuh. * Faydasız. * Pek büyük. Hantal.
BATTALİYE
(Battal. dan) Eskiden, işi bitmiş olan resmi kağıtların konduğu torbaya denirdi.
BAÛDA
(Baûza) Sivrisinek. Sinek.
BA-VEHİM
Vehim ile, şüphe ile.
BA-VEKAR
Ciddi, vakarlı, ağırbaşlı.
BAVER
f. Sağlam. Pek doğru. * Tasdik, inanma. Razı olma.
BÂ-VÜCUD Kİ
f. Bununla beraber, böyle iken.
BAY
f. Bey. Mir. Emir. Zengin.
BAY U GEDA
Zengin ve fakir.
BAYESTE
f. Lüzumlu, gerekli, zaruri.
BAYEZİD-İ BİSTAMÎ
(Hi: 188-261) Ehl-i Sünnet ve Cemâatın büyük âlimlerinden ve büyük evliyadandır. İran'ın Bistam şehrinde doğmuştur. Künyesi, Ebu Yezid Tayfur bin İsa El-Bistamî'dir. Cafer-i Sâdık Radıyallahü Anhu'dan kırk sene sonra dünyaya gelmiş ve ondan üveysî olarak feyz almıştır. Mücerret bir hayat geçirmiştir. (K.Sırruhu)
BAYGAN
f. Muhafız, koruyucu, bekçi.
BAYINDIR
Mamur, şenlikli. * Bir Oğuz oymağının ve Akkoyunlu hanedânının ismi.
BAYIR
Az inişli yer. Fazla yokuş olmayan yer.
BAYIZ
(Beyzâ. dan) Yumurtlayıcı, yumurtlayan.
BAYİ'
Satıcı. Mal satan.
BAYİCE
(C.: Bevâyic) Belâ, mihnet, zahmet, âfet, dâhiye.
BÂYİİYYE
Eskiden pazar kurulan yerlere gönderilen mevad ve eşyadan gümrük ihtisab vergisinin haricinde alınan ikinci vergi.
BÂYİKA
(C.: Bevâyık) Belâ ve şer olan şey, dâhiye.
BAYİN
(Beyn. den) Aralayıcı. Ayıran. Ayırıcı.
BAYİR
Sürülmemiş, açılmamış, sert, ham toprak.
BÂYİSTE
f. Zaruri, lâzım, gerekli.
BAYKAL
Asya Türk ülkelerinde bulunan yaban kısrağı.
BAYKAR
Çulha, bez ve kumaş dokuyan.
BAYKARA
Helâk olma, mahvolma. * Böbürlene böbürlene sallanarak yürüme. * Malı çok olma. * Yırtıcı bir kuş.
BAYRAK
Devletin belirli alâmetlerini hâvi ve belirli renklerde kare veya dikdörtgen şeklinde yapılmış olan bez. Sancak, alem.
BAYRAKDAR
f. Alemdar, bayrak taşıyan asker. * Bir kabile veya cemaatın başı, reisi.
BAYRAM
Bir dinde mübarek addolunan gün.
BAYRAMİYYE
Hacı Bayram-ı Veli tarafından 14. yüzyılın sonlarında Ankara'da kurulan bir tarikattır.
BAYSUNGUR
Şahin cinsinden olan yırtıcı bir kuş.
BAYTAR
Hayvan tedavicisi, veteriner.
BAYTARA
Hayvan hekimliği, baytarlık.
BAYZAR
Sövme, sövüp sayma. * Rahmin başlangıcındaki et parçası.
BAZ
f. Yeniden, tekrar oynatan, oynayan, geri ve arka tarafa doğru... gibi manalara gelir. Kelimenin sonuna veya baş tarafına getirilerek kullanılan bir "ek" dir. Meselâ: Ateşbâz : Ateşle oynayan.
BA'Z
Bir şeyin bir kısmı. Bir parça. Bâzısı. Biraz.
BÂZ
f. Doğan. Yırtıcı kuş. Av kuşu. * Açık. * Ayırma. Temyiz etme. * İniş.