B Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • BENCİL

    t. (Bak: Hodbin, Hodgâm)
  • BENCİLEYİN

    t. Benim gibi.
  • BEND

    f. Bağlanan. Bağlanmış. * Bağ. Boğum. Mafsal. * Su bendi. Baraj. * Gam. Gussa. * Mekir. * Hile. * Mülâhaza. Fıkra. Madde. * Aldatmak.* Birisini emri altına almak, bendetmek. * Edb: Baştan sona kadar aynı vezinli bir çok parçalardan meydana gelen ve kısım kısım gazel tarzında kafiyeleri değişen manzûmelerin her bir parçası. (Bak: Terkib-i bend)
  • BENDE

    f. Bağlanmış olan. Köle. Esir. Hizmetçi. Hizmetkâr. Kul.
  • BENDEGÂNE

    Hizmetçi gibi. Bağlanmışçasına.
  • BENDEGÎ

    Kölelik. Hizmetçilik. * Ubudiyyet, kulluk.
  • BENDE-HİRÎDE

    Satın alınmış köle.
  • BENDE-İ FERMÂN

    Emir kulu, ferman kölesi.
  • BENDE-İ HALKA-BEGÛŞ

    Kulağı halkalı olan köle, esir. * Mc: İtaatli, muti'.
  • BENDEKA

    Hiddetle bakma, sert bakış. * Bir şeyi fındık kadar ufak yapma.
  • BENDENE

    f. Esvabın, giyilecek şeylerin bazı yerlerine dikilen düğme, kopça.
  • BENDENÜVAZ

    f. Kölesini iltifatlandıran, adamını taltif eden.
  • BENDEPERVER

    f. Köle besleyici, adam besleyici.
  • BENDER

    (C.: Benâdir) Ticaret yeri, işlek ticaret iskelesi, büyük iskele.
  • BENDEREK

    f. Küçük iskele. * Boğaz ve liman ağızlarında yapılan küçük kale. Mendirek.
  • BENDERGÂH

    f. İşlek iskele, liman, şehir.
  • BENDERZ

    f. Çuvaldız.
  • BENDEYAN

    Hizmetçiler. Kullar. * Mensuplar.
  • BENDE-ZADE

    f. Köle çocuğu. * Mc: Çocuğunu onun kölesi yerinde tutup mütevâzi muâmelede bulunan.
  • BEND-İ ÂHENİN

    Demir bağ. Demirden mânia.
  • BENDİDE

    f. Esir, köle. * Bağlı, bağlanmış.
  • BENDİME

    f. Elbise yakasına ve kollarına açılan küçük delik. * Düğme, ilik.
  • BENDİŞ

    f. Altın ve gümüş üzerine işlenilen nakış.
  • BEND-RÛG

    f. Tarla ve bostan kenarlarına suyun akıntısını kesip havuz gibi birikmesi için yapılan setli çukur.
  • BENE

    f. İnce urgan, ip.
  • BENEFSEC

    Menekşe.
  • BENEFŞ(Î)

    f. Menekşe rengi, mor renk.
  • BENEFŞE

    f. Menekşe denilen güzel kokulu, küçük çiçek. * Mor.
  • BENEFŞE-GÛN

    f. Menekşe renkli, mor renkli. Gökyüzü.
  • BENEFŞE-ZÂR

    f. Menekşe tarlası, menekşe bahçesi, menekşelik.
  • BENEK

    f. Atlas zemin üzerine sırma işlemeli bir çeşit kumaş.
  • BENES

    Kötülükden, fenalıkdan ve iyi olmayan şeylerden çekinme ve kaçınma.
  • BENEVRE

    f. Temel, esas, asıl.
  • BENG

    f. Bir bitki ve tohumu ki, afyon gibi uyuşturan, keyf verici olarak da kullanılan bir madde. Esrar. * Atlas üzerine işlenmiş sırma işlemeli bir çeşit kumaş. * Küçük çitlenbik.
  • BENGAH

    f. Keçeden yapılmış olan Türkmen evi.* Âmirlere ve büyük rütbeli şahıslara ait çadır.
  • BENGERE

    f. Çocukları uyutmak için, çocuğu uyutan kişi tarafından söylenen ninni.
  • BENGÎ

    f. Beng tiryakisi, esrarkeş.
  • BENÎ

    Oğullar, evlâtlar, çocuklar. (Aslı: Benûn-Benîn)
  • BENÎ ÂDEM

    Âdem oğlu. İnsan. Âdem oğulları.
  • BENÎ BEŞER

    İnsanlar.
  • BENÎ İSRÂİL

    İsrâil oğulları. Yahudiler. Yahudi.
  • BENÎ ÜMEYYE

    Emeviler.
  • BENİKA

    (C.: Benâyık) Elbisenin koltukaltı parçası.
  • BENİMSEMEK

    t. Sahip çıkmak, bir şey hakkında benimdir iddiasında bulunmak. Kabullenmek.
  • BENÎN

    (İbn. C.) Oğullar, erkek çocuklar. * Akıllı, temkinli, tedbirli kimse.
  • BENİYYE

    Kâbe-i Muazzama.
  • BENK

    Her nesnenin aslı.
  • BENNA

    Mimar, usta, kalfa. Her türlü bina yapan. Yapıcı.
  • BENNA-GÛŞ

    f. Kulağın aşağı sarkan yumuşak kısmı ki, küpe asılan yerdir.
  • BENNE

    (C.: Binân) Güzel, hoş koku.