B Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • BENS

    Tehir etmek, geciktirmek.
  • BENŞ

    Tenbellik. İhmâl.
  • BENÛ

    Oğullar.
  • BENÛ(H)

    f. Yığın, küme, demet.
  • BENU-D DÜNYA

    Beni Âdem, insanlar.
  • BENU-L ALLAT

    Baba bir kardeş.
  • BENU-L A'YAN

    Baba ve ana bir kardeş.
  • BENU-L GABRA

    Dervişler, uğrular.
  • BENU-L ÜMM

    Ana bir kardeş.
  • BENÛN

    (Benîn) (İbn. C.) Oğullar. Zâdeler. Veledler.
  • BENU-S SEBİL

    Misafirler.
  • BEN-VAN

    f. Harman, tarla, ekin bekçisi.
  • BENZOL

    Benzin ve toluen karışımı bir akaryakıt.
  • BEPGA

    f. Papağan.
  • BER

    f. (Burden) "Götürmek" mastarının emir köküdür. Kelimenin sonuna getirilerek terkipler yapılır. Emirber $ : Emir dinleyen, emir götüren. Fermanber $ : Emir veren. Emir dinleyen... gibi.
  • BER

    f. Üzere, üzerine, yukarı mânasına (ve Arabçadaki "Alâ" yerine edat-ı isti'lâdır) * Göğüs, sine, bağır, sadır. * Fayda. * Hamil. * Hıfz. * Yan. * Taraf. * Nâkil. Götürücü. * Meyve. * Yaprak. Varak. * Meme.* Genç kadın.* Evin kapısı.
  • BE'R

    Kuyu kazmak.BER' : (Berâ, Bur', Bürü') Yaratmak. Halketmek. * Hastanın iyileşmesi. Sağlamlık.
  • BERA'

    Her ayın ilk ve son günü.
  • BERAA

    (Beria, Berua) İlim ve fazilet ve cemalde üstünlük (manasına fiil kökü.)
  • BERÂAT

    Haşmet, metanet. İlim ve şecaatta, güzel vasıflarda emsâlinden üstünlük. Hüsn ve cemâlde tam olmak,emsâlinden üstün olmak.
  • BERÂAT-ÜL İSTİHLÂL

    Bir eserin içindekilerini güzel bir başlangıçla baş tarafında anlatmak. İyi bir alâmet. Güzel bir başlangıç. * Bir ibarede müradif ve mukni birkaç kelime bulunması, hüsn ve insicamdaki ibarenin vech-i mergub üzere te'lif ve terkibi. * Maaş, rütbe, nişan için hükümetçe bildirilen yazı gibi vesika.
  • BERABER

    f. Birlikte bulunan. * Müsavi, eşit. * Bir hizada olan. * Refakat, birlik.
  • BERABER MÎ-ZENEND HER ŞEY

    Herşey berâber söylüyor, çarpıyor, konuşuyor.
  • BERABERÎ

    f. Eşitlik, müsavilik, beraberlik.
  • BERACİM

    (Bürcume. C.) Boğumlar, mafsallar.
  • BERÂET

    Temize çıkma. Temizlik, münezzehiyet. Bulaşık ve giriftâr olmama. Âri olma. * Huk: Bir davânın neticesinde suçsuz olduğu anlaşılma. (Bak: Ber')
  • BERÂET-İ ZİMMET

    Zimmetinde birşey olmayış, suçsuzluk.
  • BERAGİS

    (Bürgus. C.) Pireler.
  • BERAH

    Açık işlenmiş yer. * Zâil olmak. * Ağaçsız arazi.
  • BERAH

    şiddet. Ezâ ve meşakkat.
  • BERAHİDE

    f. Yola çıkarılmış, gönderilmiş.
  • BERAHİHTE

    f. Daha ziyade silâh hakkında kullanılan bir tâbirdir. Çıkarılmış, çekilmiş mânâlarına gelir.
  • BERAHİME

    Berehmenler. Bâtıl ve sapkın Hind ve Mecûsi dinindekilerin reisleri.
  • BERAHİN

    (Bürhan. C.) Deliller. Şâhidler. Bürhanlar.
  • BERAHİN-İ ALENİYYE

    Meydanda ve açık olan deliller.
  • BERAHİN-İ KATIA

    Şeksiz ve şüphesiz olan kat'i deliller, bürhanlar.
  • BERAHİN-İ KAVİYYE

    Sağlam deliller, kuvvetli bürhanlar.
  • BERAİL

    Horozun, güvercinin ve diğer kuşların boynunda çarpık bitmiş olan yelek.
  • BERAK

    (C.: Berkân) Göz kamaşmak. * Bir yaşındaki kuzu.
  • BER-AKİS

    f. Aksine, zıddına, tersine.
  • BERARENDE

    f. Üste getiren, üzerine çıkaran.
  • BERARİ

    (Berriyye. C.) Sahralar, çöller. Geniş kumluklar.
  • BERAS

    Leke hastalığı.
  • BERASİN

    (Bürsün. C.) Yırtıcı hayvanların pençeleri.
  • BERAŞ

    Ekseri yüzde olan küçük kara noktalar.
  • BERAT

    Nişân. Rütbe. İmtiyaz ve taltif için verilen resmi kâğıt.
  • BERAT GECESİ

    Arabi Şâban ayının onbeşinci gecesi. Şâban ayı mübarek şuhur-u selâseden (üç aylardan) olup, onbeşinci gecesi mahlûkatın rızıklarına, ömürlerine, amellerine dâir taraf-ı İlâhîden meleklere tâlimat verildiği hususunda rivâyât-ı sahiha vardır.(Bu gelen gece olan "Leyle-i Berât" bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderât-ı beşeriyenin programı nev'inden olması cihetiyle "Leyle-i Kadr"in kudsiyetindedir. Herbir hasenenin Leyle-i Kadirde otuzbin olduğu gibi, bu Leyle-i Beratta herbir amel-i salihin ve herbir harf-i Kur'anın sevabı, yirmibine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhur-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyâli-i meşhûrede, onbinler yirmibin veya otuzbinlere çıkar. Bu geceler elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur'anla ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük bir kârdır. Ş.)
  • BERAT-I CİBAYET

    Vergi, icâre ve resim gibi vakfa veyahut da hazineye ait olan paraları toplamak salâhiyetini veren vesika.
  • BERAT-I HÜMAYUN

    Padişahlara mahsus ferman.
  • BERATİL

    (Birtîl. C.) Hediyeler, rüşvetler.