B Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • BESGÛY

    f. Geveze. Çok konuşan.
  • BESÎ

    f. Çokluk, fazlalık, ziyadelik. * Birçok.
  • BESİC

    f. Hazırlık. Sefer hazırlığı, yol hazırlığı. * Yol ve sefer azığı, harçlığı.
  • BESİL

    Çirkin yüzlü.
  • BESİLE

    Kap içinde kalmış içki artığı.
  • BESİM

    (Besm. den) Güleryüzlü kimse.
  • BESİN

    t. Zihayat varlıkların yaşama, gelişme ve çalışmaları için gerekli olan çeşitli gıda maddeleri.
  • BESİR

    Ziyade, çok, birçok.
  • BESİSE

    Bir çeşit yemek. * Yağ ve undan yapılan bir çeşit bulamaç. * Ayrılık, nifak, iftira, ihtilaf.
  • BESİT(A)

    (C.: Besâit) Döşenmiş nesne, yer yüzü. * Yalnız tek. * Geniş yer.
  • BESK

    Tükürmek. * Uzamak. * Büyümek.
  • BESK

    Yırtmak. * Yarmak ve ayırmak.
  • BESKELE

    f. Kapı sürgüsü, kapı mandalı.
  • BESL

    Helâk etmek. * Men'etmek.* Çirkin yüzlü olmak. * Helâl ve haram.
  • BESM

    Tebessüm etmek.
  • BESMAN

    f. Bir muahededen, bir anlaşmadan sonra rehin olarak bırakılan şey. Kapora.
  • BESMELE

    $ in kısaltılmış ismi. Müslüman her işine Bismillah ile başlar. Yani her işi Allah adına ve Allah için yapar. Atomlardan yıldızlara kadar her varlık da Allah adına ve Allah için hareket eder. İnsan da Bismillah diyemiyeceği, yani Allah'ın emri ve izni olmayan bir işi ve hareketi yapmamak, onun emri dairesinde kalmakla gerçekten insan olur. Aksi halde hayvanlardan aşağı dereceye iner.
  • BESMELE-HÂN

    f. Besmele çeken.
  • BESNE

    Yumuşak yer.
  • BESNİYYE

    Alçak ve yumuşak yerde biten buğday. * Şam diyarında belli bir yerde yetişen buğdaya da derler.
  • BESR

    (Besere) (C.: Besûr) Vücutta çıkan bir çeşit ufak sivilce.
  • BESR

    Yüz ekşitmek. * Talep etmek, istemek. * Acele etmek. Hamlık atmak.
  • BESR

    Çok, kesir.
  • BESRİK

    (Bisrik) Hafif ve hızlı yürüyüşlü bir cins hecin devesi.
  • BESS

    Parça parça olmak, dağılıp serpilmek.
  • BESS

    İçindekini açığa vurmak. * Neşretmek, yaymak. * Ayırmak. * Dert, keder. * Merak.
  • BESSAM

    Güler yüzlü olan adam. Çok gülen kimse.
  • BESSASE

    Mekke-i Mükerreme.
  • BEST

    f. Düğüm.
  • BEST

    Döşemek.* Yaymak, neşr.
  • BESTA

    Uzunluk, bolluk, genişlik. Yaygın olmak.
  • BESTAK

    Hizmetçi, hâdim.
  • BESTE

    f. Bağlanmış, bitiştirilmiş, bağlı. * Kapalı. Tutucu. Donmuş. * Bir nevi ipek kumaş. * Gr: "Besten" fiilinin ism-i mef'ulüdür. Kelimelerin başına veya sonuna getirilerek mürekkeb kelimeler (Birleşik kelimeler) yapılır. * Müzikte: Şarkının makam ve âhengi.
  • BESTE-DEHÂN

    f. Dili bağlı. Ağzı kapalı, susan, sükût eden.
  • BESTE-DEM

    f. Nefesi tutulmuş.
  • BESTE-GÎ

    f. Bağlılık. Kapalılık.
  • BESTE-KÂR

    Besteliyen. Besteci.
  • BESTE-LEB

    f. Dudağı kapalı.
  • BESTE-RAHİM

    f. Çocuk doğuramayan, kısır kadın.
  • BESÛR

    (Besr. C.) Siğiller, sivilceler, küçük çıbanlar.
  • BESÛS

    Okşadıkça süt veren deve.
  • BESV

    Yüz ekşitmek.
  • BEŞAAT

    Kabahat, suç. * Yiyecek ve içeceklerdeki acılık.
  • BEŞAHE

    Çirkinlik.
  • BEŞALE

    Harislik, hırslı olma.
  • BEŞAM

    Hicaz'da yetişen bir cins ağaçtır ki, hoş kokuludur ve dallarından misvak yapılır.
  • BEŞANİKA

    Boşnaklar.
  • BEŞARAT

    (Beşaret. C.) Beşaretler. (Bak: Beşaret)
  • BEŞARE

    (C.: Beşâir) Hüsn, güzellik, cemâl.
  • BEŞARET

    (Doğrusu Bişârettir) Müjde. Sevindirici haber. Hayırlı haber. * Müjdeye verilen ihsan. * Yeni çıkan acib şey.