B Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • BÜHTÜR(E)

    Bodur, kısa boylu.
  • BÜHUR

    Işıklı, nurlu, aydınlık.
  • BÜHUR

    Büyük emir.
  • BÜHÜT

    (Behût. C.) İşitenleri hayrete düşürecek kadar olan iftira ve yalanlar.
  • BÜHÜVV

    (Behv. C.) Misafirlere mahsus odalar. * Hayvanlar için yerin altına yapılmış ahırlar.
  • BÜJHAN

    f. Gıpta etme, imrenme.
  • BÜJMEJE

    f. Kaya keleri, kertenkele.
  • BÜJUL

    f. Aşık kemiği; topuk kemiği.
  • BÜKÂ

    Ağlama.
  • BÜKÂ-ÂLÛD

    f. Ağlatıcı, gözyaşı döktürücü.
  • BÜKÂ-ENGİZ

    f. Ağlatıcı. Gözyaşı döktürücü.
  • BÜKÂT

    Ağlayanlar.
  • BÜKÂ-Yİ SÜRÛR

    Sevinçten dolayı akan gözyaşı.
  • BÜKMÂ

    (Ebkem. C.) Dilsizler. Ebkemler.
  • BÜKRE

    Erken. Sabah vakti.
  • BÜKSE

    Kiremit parçası. * Saksı.
  • BÜKY

    Ağlayıcılar, ağlıyanlar.
  • BÜL'A

    Değirmen taşının tane dökülecek yeri.
  • BÜLÂG

    f. Pınar, çeşme.
  • BÜLÂLET

    Islaklık, nemlilik, yaşlık.
  • BÜLBÜL

    (C: Belâbil) Andelib. Güzel öten bir nevi kuş.
  • BÜLBÜLAN

    (Bülbül. C.) Bülbüller. Andelibler.
  • BÜLBÜLE

    (C.: Belâbil) Emzikli bardak.
  • BÜLBÜL-İ NÂLÂN

    Ağlıyan bülbül.
  • BÜLBÜL-İ ZÂR

    İnleyen bülbül.
  • BÜLBÜLVEŞ

    Bülbül gibi.
  • BÜLCET

    Genişlik, vüsat.* İki kaş arasında olan açıklık.
  • BÜLDAN

    (Belde ve Beled. C.) Beldeler, şehirler, iller, memleketler.
  • BÜLEGA

    (Belig. C.) Beliğ olanlar, Belâgat sâhipleri. Belâgat ilmi mütehassısları. Edebiyatçılar.
  • BÜLEHNİYE

    Maişet genişliği. * Gani olmak, zenginleşmek.
  • BÜLEND

    f. Yüksek, büyük.
  • BÜLEND-ÂVÂZ

    f. Haykırma, yüksek ses.
  • BÜLEND-HİMMET

    f. İyi çalışır.
  • BÜLENDÎ

    f. Yükseklik, yücelik.
  • BÜLEND-PÂYE

    f. Rütbesi yüksek, pâyesi bülend olan.
  • BÜLGA

    Maaşa yetecek nesne.
  • BÜL-GAME

    f. Herşeye hevesli olan.
  • BÜLGAT

    Geçinmeye kâfi gelecek kadar olan şey.
  • BÜLHEVES

    f. Heves ve isteği çok, maymun iştahlı.
  • BÜLKA

    Kısa boylu. * Bir kuşun adı.
  • BÜLKUT

    (C.: Belâki) Bir hurma cinsi. * Ot ve su olmayan harap ve boş yer. * Yalan yere yemin etmek.
  • BÜLLET

    (C.: Bilâl) Hurmanın ıslanıp yaş olması.
  • BÜLS

    İçine incir koyulan kilimden dokunmuş büyük çuval.
  • BÜLSÜN

    Mercimek mesabesinde hububattan bir habbe. (Bâzı yerde mercimek de derler.)
  • BÜLTEN

    Fr. Halka bilgi veren, özet olarak yazılmış resmi yazı. * Bir müessesenin, kurumun faaliyetlerini tanıtan ve belli zaman aralıklarıyla yayınlanan mevkute.
  • BÜLUC

    Zâhir olmak, gözükmek. Parlamak, ruşen olmak.
  • BÜLUD

    Mukim olmak, ikamet etmek, oturmak. * Köhne olmak, eskimek. * Meclise geç gelmek.
  • BÜLUĞ

    Erginlik. Olgunluk. Çocukluk devresini tamamlayıp ergenliğe geçiş. Ergenliğe ulaşan genç, namaz kılmak ve oruç tutmak gibi farzlarla mükellef (yükümlü) olur. * Yaklaşıp çatma.
  • BÜLUH

    Beceriksiz, âciz. * İşe yaramama, yorgun ve bitkin olma.
  • BÜL'UM

    Gırtlak, hançere.