(Ba's. dan) Gönderen. Sebeb olan. İcab ettiren. * Yeniden yaratan. Ölüleri tekrar dirilten. * Peygamber gönderen (Allah C.C.)
BAİS
Fakir. * Şiddet ve zahmete uğramış kimse.
BAİS-İ MESERRET
Sevinmeye sebep olan, sevinç sebebi.
BAİS-İ SÜR'AT
Hızlı gitmesine, sür'atli olmasına sebeb olan.
BAJ
f. Haraç. Gümrük parası.
BAJ-BÂN
f. Haraççı, gümrükçü.
BA-JURNAL
Zabıt varakası ile.
BAK'
Geniş olmak, büyük olmak.
BÂK
f. Korku, havf, çekinme, sakınma.
BAK'Â
Siyah beyaz alacalı koyun. * Belde ismi. * Ucuzluk ve biraz kıtlık olan yıl.
BÂKA
Tutam, demet, deste. * Tere ve sebzevat destesi.
BAKALORYA
Fr. Lise tahsilinden sonra imtihan neticesi kazanılan olgunluk. Olgunluk imtihanı ve diploması.
BAKAN
(Bak: Nâzır)
BAKAR
(C.: Bukur-Bikar) Öküz. Dana. Sığır.(Bakr, yarmak demek olduğundan, bu hayvan dahi toprağı sürüp yarmak için kullanılması itibariyle bu isim verilmiştir. E.T.)
BAKARA
İnek. Dişi sığır.
BAKARA SÛRESİ
Kur'an-ı Kerim'in 2. Sûresi olup Medine-i Münevvere'de nâzil olmuştur. (Bu sûre, Mûsâ Aleyhisselâm'ın risâleti ile o milletin seciyelerine girmiş olan bakarperestlik mefküresini kesip öldürdüğünü, bir bakarın zebhi ile anlatır ve şu cüz'i hadise ile beşerin dünyevî menfaatlarına en çok vesile olan şeylere perestiş etmesi gibi, gaflet ve dalâletin köklerini kesecek bir külli düsturu, her vakit hem herkese gayet lüzumlu bir ders-i hikmet olarak ulvi bir icaz ile beyan eder. Asrımızda hâlâ ineğe tapanların mevcudiyyeti ve bu sureye El-Bakara isminin verilmesi ne kadar mânidâr olduğunu akıl sahiplerine bildirir, ihtar eder...)
BAKAR-PEREST
f. Öküzü mâbut yapan. Öküz ve emsalini put yapıp ona ibâdet eden sapkınlar. Ehl-i dalâlet.
BAKAYA
Artıklar, fazlalıklar. * Ask: Son yoklamaları yapıldıktan sonra istenildiklerinde gelmeyen veya gelip de kıtalarına varmadan savuşanlar. (Bakayadan sayılmak suçtur.)
BAKBAK
Çok söyleyici. Çok konuşan.
BAKBAKA
Desti ve bardaktan çıkan ses.
BAKIA
Dert, belâ, musibet.
BAKIL
Sakalı belirmiş kişi.
BAKIR
Çobanları ile beraber olan sığır sürüsü. * Geniş. * Aslan.* Göz damarı. * Hz. Hüseyn'in (R.A.) torunu İmâm-ı Bâkır'ın bir lâkabı.
BAKÎ'
(C.: Buk'ân) Medine şehrinde bir makbere yeri.
BÂKİ
Ebedî, dâimî. Sonu gelmez. Ölmez. * Sonsuz. * Cenab-ı Hak. * Artan. Geri kalan. * Bundan başka.(Madem beka, Bâki-i Zülcelâl'e mahsustur ve mâdem Bâki'nin esması bâkiyedir ve mâdem Bâki'nin âyineleri Bâki'nin rengini, hükmünü alır ve bir nevi bekaya mazhar olur. L.)
f. Bâki olana yakışır surette. Ebediyyete yakışır şekilde. Sonsuzca.
BÂKİYÂNE
f. Ağlayarak.
BÂKİYÂT
Bakiler. Devam edenler. Geri kalanlar.
BÂKİYÂT-I SÂLİHÂT
İnd-i İlahîde ecr-i sâliha. Bâki olan sâlih ameller. * Elhamdülillah, Sübhanallah ve Allahuekber gibi kudsî kelâmlar.
BAKİYYE
Artık. Geri kalan. Artan.
BAKİYYE-İ ÂSÂR
Eserlere âit geri kalan izler. Eserlerin geri kalanı.
BAKİYYET-ÜS-SÜYÛF
Kılıçtan kurtulan kimseler. * Mc: Arta kalan kişiler.
BAKKA
Sivrisinek. * Tahtabiti.
BAKKAL
Sebzevât satıcı.
BAKKAR
Sığır çobanı, sığırtmaç.
BAKL
(C.: Bükûl) Tere ve sebzevatın her birisi. * Sakal bitmek ve diş çıkmak mânâsına mastardır.
BAKLA'
Bakla. * şahtere dedikleri ota " baklat-ül melik" derler. * Semizotu denilen bitki.
BAKR
Açmak. * Genişletmek.
BAKTERİ
Fr. Basit, çekirdeksiz, bölünerek çoğalan tek hücreli canlılara verilen addır. Çeşitli şekilleri vardır: Kürevî (coccus), çubuk şeklinde (basil), virgül şeklinde (vibriyon), burmalı (spiril).Bakteriler ya tek tek, ya da birkaçı bir arada bulunmalarına göre de ayrı adları vardır. Havanın oksijeni ile yaşayabilenleri olduğu gibi havasız yaşayanları da vardır. Faydalı enzimler çıkaranlar olduğu gibi, boya maddeleri, gaz ve toksin (zehir) çıkaranları da vardır.
BAKTERİ TEDAVİSİ
Bazı hastalıkların tedavisinde ölü veya canlı bakterilerin kullanılması ile yapılan tedavi.
BAKTERİYOLOJİ
yun. Bakterilerin ve umumiyetle mikropların biçimlerini, hususiyetlerini inceleyen bilim.
BAKÛRE
Turfanda yemiş. * Evvel yetişen.
BAKÛRE
Sığır sürüsü. * Budala. Fayda ile zararı birbirinden ayırt edemeyen.