(C.: Buûl) Cahiliyet devrine mahsus bir put. Güneş Tanrısı. * Karıkocadan herbiri. * Yılda bir kez yağmur yağan yüksek yer. * Hayret. * Zaaf, zayıflık.
f. Bir şeyi aşırı derecede yüksek gösterme, abartma, şişirme.
BÂLÂHİMMET
f. Himmeti fazla olan kimse.
BÂLÂKAMET
f. Yüksek boy. * Yüksek şeref.
BALAM
Sığır.
BALANİŞİN
f. Üstte, yukarıda oturan.
BALAPERVAZ
Yüksekten uçan. * Kendini olduğundan yüksek makamda gösterip gururlanan.
BALAPERVAZANE
Yüksekten uçar gibi. * Çok yüksek rütbelilere yakışır şekilde.
BALAPÛŞ
f. Palto, pardesü, manto gibi üste giyilen eşya.
BALAREV
f. Yüksekten giden.
BALAST
ing. Demir yollarında traverslerin altına; şoselerde ise düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş parçaları.
BALATER
f. Pek yüksek, daha yüksek.
BÂLÂ-YI BÜLEND
Uzun boy.
BA'LE
Erkeğin karısı, zevce.
BALGAM
Solunum yolları tarafından salgılanan ve ağızdan dışarı atılan sümük, irin ve kan karışımı maddedir. * Eskiden bedende bulunduğu sanılan dört unsurdan biri. (Bak: Ahlât)
BALGAM-I CİSSÎ
Beyaz ve yoğun balgam.
BAL-GÜŞÂ
f. Kanat açan, uçan.
BALIKHANE KAPISI
Topkapı Sarayı'nın Marmara kıyısındadır. Padişahlarca cezandırılan vezirler burada idam edilir, sürgün edileceklerse buradan gemilere bindirilirlerdi.
BALİ
Eski, köhne.
BALİDE
f. Gelişmiş, uzamış, büyümüş.
BÂLİGA
Koyun ve keçi ayağı.
BÂLİĞ
f. Boynuzdan yapılan kadeh.
BÂLİĞ
(Bâliğa) Yetişmiş. Olgun yaşına gelmiş. Aklı kemal bulmuş, erişmiş, varmış.
BALİMEZ
16. ve 17. yy. larda Osmanlılar tarafından kara ve deniz savaşlarında kullanılan uzun menzilli top. (Bak: Balyemez)
BALİN
f. Yastık. Koltuk. İskemle yerine kullanılan yuvarlak yastık.
BALİNA
Denizde yaşıyan ve yaklaşık olarak 20 ilâ 35 metre kadar uzunlukta olan memeli hayvan.
BALİN-PEREST
Hizmetçi, hâdim, hademe. * Tenbel, uykucu.
BALİSTİK
yun. Merminin ateşlendikten sonra hedefe varıncaya kadar uğradığı te'sirleri tedkik edip inceleyen ilim dalı.
BALİŞ
f. Yastık. * Altın. * Nakit.
BALİYE
Zayıf ve çürümüş olan şey.
BALKAN
Doğu Avrupada batıdan doğuya uzanan dağ sırası.
BALKANLAR
(Balkan Yarımadası) Yugoslavya'nın büyük kısmı ile Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan ve Trakya'yı içine alan yarımada.
BALKAR
Kafkasya Türkleri'nin Kıpçak kolundan olan bir boy.
BALON
Fr. Hava veya hafif gazlarla doldurulan küre. Bugünkü uçaklar balonculuğun geliştirilmesiyle elde edilmiştir. Zeplin adı verilen güdümlü balonlar hava ulaşımında ve savaşta kullanılmıştır.
BALOTAJ
Fr. Bir seçimde herhangi bir adayın, oyların ekseriyetini alamaması hali.
BAL-ŞİKESTE
f. Kanadı kırık.
BÂLÛ
f. Ana baba bir olan kardeş. * Siğil, sivilce.
BÂLÛAT
Su dökecek çukur. * Lağım kuyusu.
BALÛDE
f. Boy atmış, büyümüş.
BALVANE
f. Dağ kırlangıcı. * Darı kuşu.
BALYEMEZ
Osmanlıların bir zamanlar kullandıkları uzun menzilli toplar.
BALYOZ
Fr. Vaktiyle Avrupa devletlerinin büyükelçi ve büyük konsoloslarıyla, general ve amiral gibi kişilerine verilen bir ünvandır. * (Yunancadan) Kazık çakmak, büyük taşları kırmak için kullanılan uzun saplı, iri ve ağır çekiç.