C Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • CERİHA-DÂR

    f. Cerihalı, yaralı.
  • CERİM

    Kabahatli, câni, suç işlemiş. * (C.: Cirâm) Kuru hurma. * Hurma çekirdeği.
  • CERİME

    Suçludan alınan para cezası, cereme. * Günah, zenb, suç.
  • CERİN

    (C.: Ecrân-Ecrine-Cürün) Hurma kurutma yeri.
  • CERİR

    (C.: Cürür) Devenin boynuna taktıkları ip.
  • CERİRE

    Kabahat, suç.
  • CERİR-İ TABERÎ

    (Bak: Taberî)
  • CERİŞ

    İri bulgur. * İri dövülmüş tuz.
  • CERİ'-ÜL LİSÂN

    Sözünü esirgemiyen, çekinmeden söyliyen.
  • CERİZ

    Tasalı kimse. Hüzünlü, kederli olan kişi.
  • CERM

    (C.: Cürüm) Bir cins Arap sandalı. * Kat'. Kesme. * Günahkâr olma, günah işleme. * Koyun kırkma. * Sıcak, sıcaklık.
  • CERMEN

    Germen, Alman.
  • CERMÜZE

    f. Sefer ve misafirlik.
  • CERR

    Kendine doğru çekmek. Çekmek. Cezb. * Para almak. * Uçurum. * Kale hendeği.
  • CERRAH

    Yarayı açıp tedavi eden, ameliyat yapan. Operatör.
  • CERRAHHÂNE

    Osmanlılarda ordu için cerrah yetiştiren müessese. Yüksek dereceli okul.
  • CERRAHHÂNE-İ ÂMİRE

    Geçen asırda yeni usullerle cerrahlık yapılan Osmanlı tıp müessesesi, cerrahhânesi.
  • CERRAHÎ

    Tıpta operatörlük. * Ameliyatla ilgili.
  • CERRAR

    Cer yapan, para toplayan. * Yavaş yavaş giden asker alayı veya ordusu. Harp âletleri ile cihazlanmış ordu. * Desti satıcısı. * Ağır ağır giden. * Traktör.
  • CERRARE

    Sarı renkte küçük ve zehirli akrep.
  • CERRE

    (C.: Cürr-Cirar) Topraktan yapılan desti ve bardak. * Ağaçtan yaptıkları su kabı.
  • CERRE ÇIKMA

    Eski zamanda medrese talebelerinin, mübarek üç aylar olan Receb, Şaban ve Ramazanda köylere dağılıp halka, ahaliye dini nasihatlarda bulunmak, namaz kıldırmak veya müezzinlik etmek suretiyle para ve erzak toplamaları.
  • CERR-İ MAGNEM

    Menfaat celbetmek.
  • CERS (CİRS)

    Gizli ses. * Arının ağaçtan ve çiçeklerden emmesi. * Bir miktar zaman.
  • CERŞ

    Bir şeyin kabuğunu soyma, bir şeyi kazıma.
  • CERUR

    Çok miktar yemek.
  • CERUZ

    Obur, çok yiyen.
  • CERV

    Küçük meyve. * Vahşi hayvan yavrusu. Enik.
  • CERVEL

    Taş.
  • CERY

    Suyun ve diğer sıvıların akması. Cereyan.
  • CERZ

    Kat', kesme. * Yok etme, mevcudiyetini kaldırma. * Katletme, öldürme.
  • CERZE

    (C.: Cürüz) Yaş ot bağı.
  • CE'S

    Korkutmak, tahvif.
  • CESA

    Bir kimsenin elinin, çalışmaktan dolayı iri ve katı olması.
  • CESALE

    Çokluk, kesret.
  • CESAMET

    İrilik. Büyük olma, cesim olma.
  • CESARET

    Cesurluk, yiğitlik, korkusuzluk.
  • CESARET-İ MEDENİYE

    Her türlü baskılara karşı çekinmeden hakikatı söylemek. Müsbet harekette korkmamak. Haklı olduğu bir mes'elede korku göstermemek. İçtimai münasebetlerde girişkenlik.
  • CESASET

    Tecessüs, casusluk. Merak.
  • CESCAS

    Kılı çok olan. * Bir otun adı.
  • CESED

    Ten, gövde, vücut, beden. Ruhsuz vücud.
  • CESED-İ MİSALÎ

    Misalî ve lâtif bir cesed. Varlığı maddî olmayan fakat cinsinin cesedine benzeyen beden.
  • CESİM

    İri vücudlu. * Kebir. Ehemmiyetli. Büyük.
  • CESİS(E)

    Hurma ağacının yeni çıkan budağı. (Fesîl-ün-nahl derler).
  • CESK

    f. Mihnet, keder, elem, gam, tasa. * Musibet, belâ, âfet, felâket.
  • CESL

    Kıllı kimse. * Çok nesne, kesir.
  • CESLE

    Kara karınca.
  • CESM

    Devam etmek, mülâzemet.
  • CESR(E)

    Büyük deve.
  • CESS

    Araştırma, tahkik etme, soruşturma. * El ile yoklama. * Yapışmak.