(Casus. C.) Casuslar. Gizli şeyleri araştıranlar. Gizlilikleri öğrenip bilenler.
CEVAZ
Müsaadeli. Ruhsat, izin. Câiz olma. * Yol, tarik ve meslek.
CEVAZ-I ŞER'Î
Şer'an câiz olma. Şeriatça yasak olmayan husus.
CEVAZİNC
Nilüfer çiçeği.
CEVB
Kesmek. * Yırtmak. * Mesafe almak.
CEV-BE-CEV
f. Azar azar.
CEVCA'
Uzun ayaklı adam.
CEVCEM
Kızıl gül, verd-i ahmer.
CEVDER
f. Öküz.
CEVDET
İyilik. Güzellik. Kusursuzluk. * Bir kimsenin, başkasının işini güzelce ve kusursuz olarak yapması. * Cömertlik. * Susuz olma.
CEVDET-İ FEHM
Fehm ve anlayış üstünlük ve iyiliği.
CE'VE
(C.: Cââ-Cevâ) Çömlek. * Örtü.
CEVEBE
(C.: Cüveb) Bulut aralığı. * Dağ aralığı.
CEVEF
Bolluk.
CEVELÂN
Dolaşma. Kaynama. Yerinde durmayıp gezme.
CEVELÂNGÂH
Gezip dolaşılan yer. Cevelân yeri. Tâlim meydanı.
CEVELÂN-I DEM
Kanın vücudda dolaşması.
CE'VET
Kıtlık. * Bir şeyin üzerine örtülen. * Üzerine tencere konulan örtü. * Çömlek.
CEVF
Boşluk. Oyuk. Çukur. İç boşluğu. * Orta, yarı. * Kof.
CEVF-İ LEYL
Gece yarısı.
CEVH
Ulaşmak. * Bittih-i şamî denilen karpuz.
CEVH
Akmak. * Koparmak.
CEVHAN
Hurma kuruttukları yer.
CEVHER
Bir şeyin özü, esası. * Kıymetli taş. * Çelik üzerindeki nakış. * Edb: Noktalı harf. * Yalnız noktalı harflerin ebcedîsi hesab edilerek yazılan manzum tarih. * Harflerin noktası. * Fls: Varlığı kendinden olan, var olmak için kendi dışında başka birşeye muhtaç olmayan varlık. Allah'a inanan filozoflar iki çeşit cevher kabul etmişlerdir. Yaratıcı cevher, Allah. Yaratılmış cevher, madde, ruh. Allah'ı cevher olarak vasıflandırmak noksan bir anlayıştır. Çünkü cevher Allah'ın sıfatlarından "kıyam-ı binefsihi: varlığı kendinden olan" sıfatını belirtebilir. Allah'ı sıfatları ve isimleriyle tanımak icab eder. Maddeci filozoflar cevher olarak yalnız maddeyi kubul ederler. Oysa madde Allah'ın yarattığı âlemlerden sadece biridir. Fizik ilmi maddenin enerjiye ve enerjinin maddeye dönüştüğünü göstermiştir. Madde de enerji de belli kanunlara bağlıdır. Kanun varsa kanun koyucu da vardır. Madde ve enerjiye hakim olan ve kanunları koyan, madde ve enerjiyi yaratan Allah'dır.
CEVHER-DÂR
f. Elmaslı. * Noktalı harf. Meselâ: Cim, şın harfleri gibi. * Eskiden kullanılmış tüfeklerden birinin ismi. * Siyah ve beyaz dalgalı, benekli kılıç.
CEVHERE
Bir, tek cevher.
CEVHER-İ FERD
Zerre, en küçük cisim. Atom.
CEVHER-İ ULVÎ
Ateş, nâr. * En yüksek cevher. * Ruh.
CEVİ
f. Akarsu, nehir, dere, çay.
CEVİ
Aşk galebesinden gelen şiddet ve hiddet, gam ve gussadan, müzahemeden gelen bir hastalık, maraz. * Kokmuş su.
Büyük zırh. Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (A.S.M.) vahiyle gelen en azîm ve en mühim bir münâcâtın ismidir. Bu harika münâcât, mârifetullahda terakki eden bütün âriflerin münâcâtının fevkindedir. Bin hâsiyeti olan ve bin Esmâ-i Hüsnâ'yı içine alan emsalsiz bir münâcât-ı Peygamberiyedir.
CEVŞEN-PÛŞ
f. Zırhlı, zırh giyen.
CEVŞİR(E)
f. Arpa çorbası. * Çulha.
CEVV
Yer ile gök arası. Gök boşluğu. Fezâ. * Ev veya odanın içi.