C Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • CEVVAZ

    Malı toplayıp hayır ve tasadduk etmeyen kimse.
  • CEVVÎ

    Gök boşluğuna âit. Cevve dâir.
  • CEVV-İ HEVÂ

    Hava boşluğu.
  • CEVV-İ SEMÂ

    Gökyüzü. Gök boşluğu. Fezâ. (Cevv-i âsuman da denir.)
  • CEVZ

    (C.: Ecvâz-Cevzât) Ceviz. * Her nesnenin ortası.
  • CEVZ (CEVZÂN)

    Malı toplayıp kimseye hayır ve sadaka etmemek. * Sallana sallana yürümek.
  • CEVZA

    Astr: İkizler burcu. Gökyüzünün kuzey yarım küresinde yer alan iki tane parlak yıldızlı bir burcdur. Güneş, mayıs ayında bu burca girer.
  • CEVZAK

    f. Kederlenme, elemlenme.
  • CEVZEKA

    (C.: Cevzek-Cevâzik) Pamuk kozağı.
  • CEVZEKÎ

    Koza satıcısı.
  • CEVZEL

    (C.: Cevâzil) Güvercin yavrusu. * İğne deliği.
  • CEVZENİC

    Cevizli helva.
  • CEVZ-İ BEVVÂ

    Hindistan cevizi.
  • CEVZİNE

    Cevizli helva.
  • CE'Y

    Isırmak.
  • CEYA'

    Yağmur.
  • CEYAR

    Gadaptan ve açlıktan dolayı göğüste olan hararet.
  • CEYB

    (C.: Cüyûb) Cep. Gömleğin (yarığı) açıklığı. * Yaka. * Kalb.* Geo: Sinüs.
  • CEYD

    (C.: Ecyed) Uzun boylu olmak.
  • CEYDER

    Kısa boylu.
  • CEY'E

    Gelmek.
  • CEYEŞAN

    Kaynamak. * Hışm etmek.
  • CEYL

    (C.: Ecyâl) İnsan topluluğu, zümre, kavim. * Nesil, batın, kuşak. * Yengeç.
  • CEYLAN

    Geyik çeşidinden küçük, ince bacaklı, pek hafif ve çok koşucu bir kara hayvanı, gazâl.
  • CEYŞ

    Asker, ordu. En az dörtyüz nefer süvari ve piyadeden müteşekkil bir askeri kıt'a. * Dolup taşmak. * Ses, sadâ.
  • CEYŞ-ÜL AZÎM

    Büyük ordu. Binikiyüz kişilik askeri kuvvet.
  • CEYVAD

    f. İttika', günahtan sakınma.
  • CEYYİD

    İyi, güzel, hoş. Saf.
  • CEYZ

    Döndürmek. * Dar etmek.
  • CEZ

    f. Cezire, ada. Her tarafı su ile çevrilmiş olan kara parçası.
  • CEZ'

    Ağaç kökü, ağaçların alt kısımları.
  • CEZ'

    Dereyi enine kesmek.
  • CEZ'(A)

    Damarlı akik. Göz boncuğu adı verilen, kara alaca ve kıymetli bir süs taşıdır.
  • CEZA

    Karşılık, mukabil, ivaz. Cürüm veya günâh işleyenlere verilen azab. * Gr: Şart cümlelerinde ikinci kısım. (Bak: Şart)
  • CEZ'A

    Az nesne.
  • CEZA'

    (C.: Cezeân-Cizâ') Altı veya dokuz aylık koyun. (Kurban olması caizdir). * İki yaşına girmiş koyun. * Arslan, esed. * Hayvana yulaf vermeyip hapsetmek.
  • CEZA'

    Hüzünle ağlayıp sızlanmak. Sabırsızlık yüzünden telâş ve teessür göstermek.
  • CEZAEN

    Cezâ olarak.
  • CEZAİR

    (Cezâyir) (Cezire. C.) Cezireler, adalar. * Kuzey Afrikada Fas ile Tunus arasında olan ülke ve bu ülkenin merkezi olan şehir.
  • CEZÂİR-İ İSNÂ AŞER

    Ege Denizindeki oniki adalar.
  • CEZALET

    Rekâketsiz ifade. * Güzellik. * Müdebbirlik, akıllılık. * Azim, büyük. * Edb: Kelimeler, ince veya sert söylenişlerine göre; elfâz-ı cezle veya elfâz-ı rakika diye ikiye ayrılır. Elfâz-ı cezle: Söylenişte tatlılığı bulunan veya heybet, ululuk, çarpışma, korkutma, yıldırma ifâde etmeğe uygun kelimeler olarak ayrılır. Celâdet, sadme, kazanfer, çekâçek, dırahşân gibi.. Bu çeşit kelimelerle, söylenen ve yazılan ifâdelerde cezâlet var, denir. (Edb. S.)
  • CEZALET-İ BEYANİYE

    Beyan ilmine ait ve beyan sahasındaki cezâlet.
  • CEZALET-İ NAZMİYE

    Kur'an-ı Kerim'deki kelime ve harflerin harika bir ahenk ve münâsebet ile nazm ve tertibindeki cezâlet.
  • CEZA-ÜŞ ŞART

    Şartın cevabı. Meselâ: Zeyd ayağa kalkarsa, ben de kalkarım cümlesindeki, "ben de kalkarım" ifadesi, birinci cümlenin cevabıdır.
  • CEZA-YI AMEL

    Yapılan işin karşılığı.
  • CEZAZE

    Ekin biçmek. * Hurma kesmek. * Kıl ve yün kırkmak.
  • CEZB

    Kendine doğru çekme. * İçme.
  • CEZBE

    Tas: Meczubiyet, istiğrak. Allah'ı hatırlayıp Allah sevgisi ile kendinden geçer bir hale gelme.
  • CEZBEDAR

    f. Cezbeli, çekici.
  • CEZBE-EDA

    f. Cezbeli olmak. Çekici olmak