f. Dünyayı gösteren harita veya coğrafya. * Çatının üzerinde her tarafa nezareti olan açık taraça. * Meşhur Türk Âlimi Kâtib Çelebi'nin 1654 (Hicri: 1065) tarihinde çizdiği Asya Kıt'asının haritası.
CİHAN-PENAH
Cihanın koruyucusu olan.
CİHAN-PESEND
f. Cihana meydan okuyan.
CİHAN-SÂLÂR
f. Cihanın başkanı, büyüğü ve kumandanı olan, padişah.
CİHAN-SİTAN
f. Cihanı zapteden. Padişah, hükümdar.
CİHAN-SÛZ
f. Cihanı yakan, güneş. * Mc: Çok zulmeden.
CİHAN-ŞÜMÛL
f. Cihan vüs'atinde, dünya çapında, cihanı alâkadar eden. Dünyayı kaplayan.
CİHAR
(Cehr. den) Sesle, sadâ ile ve alenen söyleme ve okuma.
CİHAR
f. (Bak: Çâr)
CİHAREN
(Cehr. den) Alenen, açık olarak.
CİHAR-I YAR-I GÜZİN
f. Dört halife: Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali (R.Anhüm)
CİHAS
Kalabalık, müzâhame.
CİHÂT
(Cihet. C.) Cihetler, taraflar, yönler.
CİHÂT-I ERBAA
Dört cihet.
CİHÂT-I SELASE
Üç uzunluk: En, boy, yükseklik.
CİHÂT-I SİTTE
Altı cihet. Altı taraf. (İleri, geri, sağ, sol, yukarı, aşağı taraflar.)
CİHAZ
Âlet ve edevat.* Gelinin lüzumlu şeyleri. Çeyiz. * Cenazenin kaldırılması için lâzım olan eşya.
Birleşmenin birlik ciheti. Yani birleştiren temel unsur. Birleştiren ve birleşilen esas.
CİHNAM
Derin kuyu.
CİL
Cemaat, insan güruhu. Millet. Boy, aşiret, kuşak.
CİLÂ
Parlaklık, parlatma, perdaht, lostura.
CİLÂ-BAHŞ
Parlaklık veren, parlatan.
CİLAHİK
Eskiden kemankere ile ve şimdi de tüfek ile atılan yuvarlak nesne.
CİLANGER
f. Çilingir.
CİLAS
Beraber oturma.
CİLAZ
Toz, gubâr.
CİLAZ
Kamçının ucuna bağlanan kayış.
CİLBAB
Kadın feracesi. Çarşaf. (Bak: Celâbib, Tesettür)
CİLBEND
Büyük cüzdan. Evrak koymaya mahsus birçok gözlere ayrılmış cüzdan şeklinde çanta ki, koltuk altına alınır.
CİLD
Deri. * Meşin. * Kitab kabı. * (Masdar olarak) Kitabın dikilip kap geçirilmesi. * Bir büyük kitabın bölündüğü kısımların her biri.
CİLD-GER
f. Ciltçi, mücellit.
CİLDİYYE
Cilt hastalıkları bölümü.
CİLEN BA'DE CİLİN
Devirden devire, asırdan asıra.
CİLF
Boş küp.* Kırılmış, ufanmış köpek esfeli. Arı kovanı. * Kuru ekmek parçası. Kuru ekmek kenarı. * Yüzülüp karnı çıkmış ve başı ile ayağı kesilmiş koyun. * Her nesnenin parçası. * Hoyrat, kaba. Ayak takımından.
CİLFE
Kalem yongası.
CİLHABE
Büyük olan şey, kebîr.
CİLL
Ekin biçildikten sonra yerde kalan sap ki, "anız" derler.