C Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • CEDVAR

    Nebâtattan zerâvende benzer bir ottur ve mâcun yapılır.
  • CEDVEL

    Liste. * Su kanalı. Kanal. * Doğru, düz çizgiler çizmeğe mahsus âlet.
  • CEDY

    (C.: Cidâ-Ecd) Oğlak. * Burç adı.
  • CEDYE

    (C. Cedâyât) Eyer altına konulan keçe.
  • CEEY

    Su içmesi için deveyi çağırmak.
  • CE'F

    Düşmek.
  • CEF'

    Kenara çerçöp atmak. * Zâyi ve bâtıl olmak. * Koparmak. * Bir kabı eğip içindekini dökmek.
  • CEFA

    Eziyet. Sıkıntı. Zulüm. * Bir şey yerinde durmayıp bir tarafa ayrılmak.
  • CEFA ENDER CEFA

    Cefa içinde cefa. Azab içinde azab veya ayrılık.
  • CEFA-DİDE

    f. Cefa çekmiş, cefa görmüş.
  • CEFAF

    Kuru olma, kuruma.
  • CEFAKAR

    f. Eziyet eden, cefa eden. * Halk arasında: Eziyet çeken, cefa çekmiş mânalarında da kullanılır.
  • CEFA-KEŞ

    f. Eziyete dayanan, cefa çeken, acıya katlanan.
  • CEFALE

    İnsan topluluğu.
  • CEFA-PİŞE

    f. Gaddar, cebbar, zâlim. * Sevgili, mâşuk, sevilen.
  • CEFASET

    Hazımsızlık ıztırabı, sindirim zorluğu.
  • CEFCAF

    f. Hayâsız, ahlâksız kadın.
  • CEFCEF

    Yüce, yüksek yer. * Katı yel.
  • CEFF

    Kurumak.
  • CEFFAH

    Mütekebbir kimse, gururlu kişi.
  • CEFFAR

    (Cefr. den) Cifirci. Cifir yapan kimse.
  • CEFFE

    Kalabalık, kütle. * Kalabalığın verdiği uğultu.
  • CEFFE-L KALEM

    Düşünmeksizin, birden, hemen. * Kalemin yazısı kurumuş, silinmez. * Kat'i olan şey.
  • CEFFET

    Cemaat, topluluk, çok adet.
  • CEFH

    Fahirlenmek, mütekebbirlenmek, gururlanmak, kibirlenmek.
  • CEFİF

    Kuru, kurumuş.
  • CEFİR

    Ok koyulan kap, mahfaza.
  • CEFL

    Yağmuru yağmış bulut.
  • CEFLA

    Umumi ziyafet.
  • CEFN

    Göz kapağı. * Asma çubuğu. * Bıçak ve kılıç kını.
  • CEFNAK

    Gözleri büyük, rengi sarıya yakın bir kuşun adı.
  • CEFNE

    (C.: Cifân) Su kabı, tekne, teşt. Büyük çanak.
  • CEFR

    Dört aylık keçi oğlağı. * Geniş ve örülmemiş kuyu. (Bak: Cifr)
  • CEFV

    Kaba muâmele.
  • CEFVE

    Cefa, azar.
  • CEFVET

    Nezaketsizlik, kabalık, saygısızlık.
  • CEHABİZE

    Hakikatlerden, gerçeklerden haberi olanlar.
  • CEHAD

    Nimet az olmak. * Ot uzamayıp kalmak. * Su az olmak.
  • CEHAD

    Sağlam, katı yer.
  • CEHADET

    Tezlik, acelecilik.
  • CEHALET

    Bilmezlik, nâdanlık, ilimden ve her nevi müsbet mâlûmatdan habersiz olma. Cahillik.
  • CEHAM

    Yağmur vermeyen bulut.
  • CEHAMET (CÜHUMET)

    Yüz pörtümek, donuk yüzlü olmak.
  • CEHAN

    f. Cihân, dünya, küre-i arz, arz. * Sıçrayan, fırlayan, acele ve çabuk hareket eden.
  • CEHARET

    Sesin yüksek olması. Ses yüksekliği.
  • CEHBEZ

    (C.: Cehâbize) Basiretli, ileri görüşlü kimse.
  • CEHCEHE

    Çağırmak. * Irak etmek, uzaklaştırmak.
  • CEHD

    Fazla çalışma. Güç ve kuvvetini sarfetme. İnsanın nefsine hâkim olması. * Azim, gayret, fedakârlık.* Takat.
  • CEHELE

    (Cahil. C.) Câhiller. İlimden mahrum olanlar. Bilmeyenler. Nâdanlar.
  • CEHEMİYYE

    Cebriye'den Cehm bin Safvan mezhebi üzere "Cennet ve Cehennem fânidir, iman mârifettir ve ikrar değildir" diyen bir tâife.