D Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • DEVR-İ TERAKKİ

    İlerleme devri.
  • DEVR-İ ZAMAN

    (Devr-i felek) Tali, kader. şans.
  • DEVRİY

    (Devriyye) Geceleri gezen kol takımı, gezici karakol. * Bülbül, karatavuk, sığırcık ve bu gibi kuşların dahil olduğu sınıf.
  • DEVRİYYE

    Osmanlı İmparatorluğu devrinde ilmiye sınıfına mahsus bir pâye.
  • DEVS

    Ziynet etmek, süslemek. * Bir şeyi ayağı ile basıp çiğnemek.
  • DEVSERE

    Büyük, semiz, kuvvetli deve.
  • DEVŞ

    Fâsid olmak.
  • DEVV

    Otsuz çöl.
  • DEVVAR

    Durmayıp dönen, devreden. Devredip gezen. * Gerdân. * Kâbe-i Muazzama'nın bir adı. * Haremden alıp beraber tavaf edilen taş.
  • DEVVARE

    Geo: Daireler çizmeye yarayan bir âlet, pergel.
  • DEYABÜZ

    İki ırgaçla dokunan bez.
  • DEYACİR

    (Deycür. C.) Karanlıklar, zulümatlar.
  • DEYBUB

    Koğucu, dedikoducu.
  • DEYCUC

    (C.: Deyâcic) Karanlık, zulmet.
  • DEYCUR

    (C.: Deyâcir) Karanlık.
  • DEYDAN

    Edep. * Âdet.
  • DEYDEN

    Edep. * Âdet.
  • DEYDENET

    Âdet, usul.
  • DEYDENUN

    Toplamak. * Haslet, huy, âdet. * Oyun.
  • DEYH

    (C.: Diyeha) Hor ve rezil olmak.
  • DEYKU'

    Katı, şedid.
  • DEYLEM

    Karıncaların ve kenelerin toplandığı yer. * Belâ. * Zahmet. * Düşman. * Türaç kuşunun erkeği. * Cemaat. * Bir kabile adıdır ve ehline "Deylemî" derler.
  • DEYMAS

    (C.: Deyâmis) Hamam. * Alçak zemin.
  • DEYMUM

    Devamlı, berkarar, zevalsiz.
  • DEYMUMET

    Daimlik, devam, dâimiyet.
  • DEYMUMÎ

    Devamlılık, devam, dâimiyet.
  • DEYN

    Borç. Verilmesi lâzım gelen şey. * Fık: Zimmetinde sâbit olan şey.
  • DEYN-İ HÂL

    Huk: Herhangi bir vakte bağlı ve te'hir edilmeyen borç.
  • DEYR

    (C.: Edyâr) Kilise, manastır. * Âlem-i insaniyet, insanlık âlemi.
  • DEYRANÎ

    Manastır adamı.
  • DEYRHANE

    f. Kilise, manastır.
  • DEYSAK

    (C.: Deyâsik) Uzun yol. * Beyaz olan şey.
  • DEYSAN

    Cömertlik.
  • DEYSEM

    Köpekten olmuş kurt eniği. * Sultan böreği denilen kırmızı çiçekli bir ot.
  • DEYSEME

    İnci.
  • DEYYAN

    Herkesin hesabını ve hakkını en iyi bilen ve veren. Hâk Teâla. Kahhar. Hâsib. Hâkim. Kadir. Râi. Cenâb-ı Hak.
  • DEYYAR

    Bir kimse. Ehad. * Yurt sahibi birisi. * Manastır sahibi.
  • DEYYAS

    Kaba, galiz olan kimse.
  • DEYYUS

    Derare. Karısının kötü hâllerine göz yuman ve ses çıkarmayan adam.
  • DE'Z

    Boğmak. * Bir şeyi doldurmak.
  • DIA

    Rahat.
  • DIAME

    (C.: Diam-Deâyim) Evin direği. * Ulu, şerif kişi, seyyid.
  • DIAYET

    Dâvet.
  • DIBABE

    Yumuşak nesne.
  • DIB'AN

    (C.: Dabâin-Dıbâ) Erkek sırtlan.
  • DIBATR

    Katı nesne.
  • DI'BİL

    Belâ. * Meşakkat, güçlük.
  • DIBK

    Bürc dedikleri nesne ki ağaçta biter; yazda ve kışta bitmez. * Ağaç posası.
  • DIBNE

    Gülmek. * Maymun sesi.
  • DIDD

    (C.: Ezdad) Mugâyir, aykırı. * Düşman. * Nazir, misil, benzer.