Fr. Üst makamlardan, tutulacak yol üzerine verilen emirlerin tümü, hepsi. Talimat, emir. Nasıl, ne şekil olacağına çalışacağına dair emir.
DİREKTUVAR
Fr. Fransız ihtilâlinin üçüncü yılında Konvansiyon'un yerine geçen idare şekli.
DİREM
(Dirhem) f. Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü. Şimdiki üç gram ağırlık. Okka denen eski ağırlık ölçüsünün (1/400) kadarıdır. Şer'an, orta büyüklükte yetmiş tane arpa ağırlığı. * Eskiden kullanılan ve beş kuruş değerindeki gümüş para. Akça.
DİREM-SERA
f. Darbhâne, para basılan yer.
DİRENG
f. Gecikme, yavaşlık, teenni, teahhur. * Dinlenme, karar, istirahat, aram.
DİREV
f. Ekin biçme, hasat.
DİREV-GER
f. Ekin biçen, orakçı.
DİRHA
Süngü ile oynadıkları halka.
DİRHAM
(C.: Derâhim) Kuruş.
DİRHEM
(Bak: Direm)
DİRHEVS
Katı, şiddetli nesne, şedid.
DİRİGA
f. Yazık, eyvahlar olsun!
DİRİĞ
f. Men'etmek, korumak, esirgemek. * Eyvâh, yazık.
DİRİN(E)
f. Eski, kadim.
DİRİTNOT
(Diritnavt) ing. Büyük harp gemisi.
DİRKİTE
Acem diyarında bir oyun adıdır. (Bir yere gelip raks ederler.)
DİRVAS
Büyük deve. * Boynu kalın olan adam. * Arslan. * Köpek ve devenin sütü.
DİRYAK
Tiryâk, ilâç.
DİRZ
(C.: Duruz) Dünya nimetleri. * Lezzet.
DİSAM
Şişe ağzına konulan tıpa. * Yaraya bağlanan bez. * Kulak içine sokulan şey. * Yarık ve delik tıkamada kullanılan tıkaç.
DİSAR
(C.: Düsür) Üste giyilen kaftan, elbise. * Yatak çarşafı. * Arapçada elbise demek olduğu hâlde Osmanlıcada yalnız Farsça kaidesi ile yapılan sıfat terkiblerinde ziyadelik, çokluk, bolluk mânasında kullanılmıştır.
DİSAR
(C.: Düsür) Kenet, urgan, halat, perçin, mismar.
DİSE
f. Kişi, şahıs, zât, fert.
DİSİPLİN
Fr. Uyulması lâzım gelen kaide ve yasaklar. * Nizam ve intizam te'mini için zihnî, ahlâkî, ruhî, cismanî tâlim ve terbiye.
DİSKALİFİYE
Fr. Müsabaka dışı bırakılmış.
Dİ-ŞEB
Dün gece.
DİV
f. Dev. * İblis, şeytan. * Cinn, ifrit.
DİVAN
Eskiden yaşamış şâirlerin şiirlerinin toplandığı kitap. * Büyük meclis. Büyük ve idâre işlerine bakan bilgili, nüfuzlu kimselerin toplandıkları yer.
DİVAN DURMAK
Huzurda hazır olarak beklemek.
DİVANÇE
f. Kafiye itibariyle harf sırası tertibiyle yapılan küçük şiir mecmuası.
DİVANE
f. Deli. Aklı başında olmayan.
DİVANE-GÎ
f. Delilik, divânelik.
DİVANE-REV
f. Çılgın, delicesine davranan.
DİVANHANE
f. Odalar arasındaki büyük salon. Büyük ev. Divan kurulacak büyük oda. Saraylarda odalar hâricinde olan büyük salon.
DİVAN-I AHKÂM-I ADLİYE
Huk: Kanunlara göre, bakılacak dâvalarla ilgilenmek üzere 1284 yılında kurulan ilk nizâmiye mahkemesi.
DİVAN-I ÂLÎ
Yüce divân.
DİVAN-I DEÂVÎ NEZARETİ
Çavuşbaşılığın kaldırıldığı 1836 (Hi: 1252) tarihinde bunun yerine kurulan daire. Fakat 1870 (Hi: 1287) tarihinde Adliye Nezareti'nin teşekkülü üzerine kaldırılmıştır.
DİVAN-I EŞ'ÂR
Şiirler divanı, şiirler kitabı.
DİVAN-I HARP
Harp divanı. Yüksek rütbeli askerlerin harp mes'eleleri veya harp suçluları hakkında işler için toplandıkları meclis.
DİVAN-I HÜMÂYUN
f. Halkın dâva ve şikâyetlerinin dinlenip halledildiği, devlet meselelerinin görüldüğü padişah huzuru. Bu mecliste; sadrazam, şeyh-ül İslâm, kazaskerler, defterdarlar ve sair büyük devlet ricali bulunurdu.