Duman. Tütün. * Kur'an-ı Kerim'in 44. suresinin adı. * Mc: Gaflet ve dalâlet dumanı ki, hakikatların görünmesine mâni olur. Arap lisanında galib olan şerre, duhan tesmiye ederler. * Kıtlık ve kuraklık.
DUHAN-I ATEŞ
Ateşin dumanı.
DUHAN-I MÜBİN
Aşikâre duman. (Bu duhan hakkında iki tefsir rivayet olunmaktadır. Birisi: İbn-i Mesud Hazretlerinden mervi olduğuna göre; şiddetli açlık ve kaht seneleridir. Çünkü çok aç olan kimseye, gerek gözlerinin za'fından ve gerek çok kuraklık ve kahtlık senelerinde havanın fenalığından, semâ dumanlı görünür. Bir de Arab, galib olan şerre, duhan tesmiye eder. Nitekim dumanlı hava tâbirini biz de kullanırız.) (E.T.)
DUHAS
Denizlerde çok olan büyük bir canavar. (Arkasıyla, boğulan kimselere yardım edip kurtarır, "dülfin" de derler.)
DUHH
Tütün.
DUHL
(C.: Dehâhil) Ufak kuşlar.
DUHMESAN
Kara yağız, iri yapılı adam. * Akılsız adam.
DUHN
Darı.
DUHNE
Tohum tânesi, tek tâne. * Darı.
DUHRUCE
(C.: Dehâric) Yellengen böceğinin yuvarladığı ters. * Deve kuşunun yavrusu.
DUHSEMAN
Kara yağız, iri vücutlu adam.
DUHT
f. Kız, kerime.
DUHTE
f. Sağılmış. * İğne ile dikilmiş.
DUHT-ENDER
f. Üvey kız. * Eskiden kadın esirlerinin bir cinsi.