D Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • DURU'

    (Dır. C.) Savaşda giyilen zırhlar, cevşenler, çelik elbiseler.
  • DURUB

    (Darb. C.) Döğmeler, vurmalar, darblar.
  • DURUB-U EMSAL

    Meşhur sözler. Darb-ı meseller. Ata sözleri.
  • DURUS

    Kuyu örülen taş.
  • DÛŞ

    f. Omuz. Ketif. * Dün gece. * Âlem-i menâm, rüya âlemi. * Mütesadif ve mütelâki olan.
  • DÛŞ AZMAK

    Rüyâda iken kirlenmek, ihtilâm olmak.
  • DUŞAB

    f. Hurma ve üzüm pekmezi. Pekmez.
  • DUŞİZE

    (C.: Duşizegân) f. Kız, bâkire. El değmemiş.
  • DU'ŞUKA

    Bir böcek cinsidir ve sahrâlarda olur.
  • DUUD(E)

    Nezle olmak.
  • DUVA

    Baykuş sesi.
  • DUZ

    f. Dikici, diken, dikmiş.
  • DUZAH

    f. Cehennem. Tamu. * Mc: Keder. Külfet.
  • DUZAHÎ

    f. Cehennem'e mahsus, cehennemî, zebani.
  • DUZAH-MEKÂN

    f. Makamı Cehennem olan kâfir, münâfık.
  • DUZENE

    f. Sivrisinek, arı gibi haşeratın iğnesi.
  • DÜABE

    Lâtife etme, şaka yapmak. * Oyun.
  • DÜ-ÂLEM

    İki dünya. Dünya ve âhiret.
  • DÜ-BÂLÂ

    f. İki kat.
  • DÜBAR

    Çarşamba günü.
  • DÜBAR(E)

    f. İki kat, çift kat, kat kat, katmerleşme.
  • DÜBB

    Ayı.
  • DÜBBA'

    Kabak.
  • DÜBBE

    Yol, tarik.
  • DÜBB-Ü ASGAR

    Küçük ayı denen ve Kutup yıldızı etrafında devreden yedi tanelik yıldız kümesi.
  • DÜBB-Ü EKBER

    Büyük ayı tâbir edilen, kutup yıldızı ile beraber etrafındaki yedi yıldız.
  • DÜBEYT

    f. İki beyitten müteşekkil rübainin diğer ismi.
  • DÜBLE

    Beyaz helva parçası. * Büyük lokma.
  • DÜBR

    (Dübür) Kıç, mak'ad, süfre. * Bir işin nihayeti, sonu. * Bir şeyin arkası, gerisi.
  • DÜBSE

    Siyaha benzeyen kırmızılık.
  • DÜBSİYY

    Kumruya benzer bir kuş.
  • DÜ'BUB

    Zayıf nesne. * Çirkin huylu, kısa boylu kimse. * Kolay yol. * Uzun at. * Karınca nevinden bir nev. * Hububattan bir cins.
  • DÜBUL

    Su arkı.
  • DÜ'BUS

    Ahmak.
  • DÜCA

    Zulmet, karanlık.
  • DÜCAC

    Galebe ile çağrışmak. * İnlemek. * Aldatmak, kandırmak.
  • DÜCACE

    (Bak: Decace)
  • DÜCALE

    Katran.
  • DÜCCE

    Fazla karanlık, ziyade zulmet.
  • DÜCCE-İ LÜCCE

    Denizin engin karanlığı.
  • DÜCİ

    (Dücye. C.) Karanlıklar, zulümat.
  • DÜ-CİHAN

    İki cihan. Dünya ve âhiret.
  • DÜCME

    Karanlık, zulmet.
  • DÜCNE

    (C.: Dücen-Dücenât) Kapalı hava, karanlık.
  • DÜCUN

    Bulutun göğü bürüyüp örtmesi.
  • DÜCÜC

    (Decâc. C.) Tavuklar. Tavuk, horoz ve piliç cinsleri.
  • DÜCÜNNE

    (C.: Dücünnât) Bulut kat kat olma. * Karanlık, zulmet. * Yağmur yağma.
  • DÜCYE

    (C.: Dücâ) Bal arısının kovanı. * Avcılar kümesi. * Zulmet, karanlık.
  • DÜDEN

    Coğ: Yerin altında akan suların oyup meydana getirdiği derin kuyu.
  • DÜ-DİDE

    f. İki göz.