D Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • DÜ-DİLÎ

    f. Tereddüt, kararsızlık, neticeye varamamak.
  • DÜELLO

    İtl. Hakareti tamir için iki kişi arasında hususan Avrupa'da ve şâhitler önünde yapılan silâhlı çarpışma.
  • DÜF

    (C.: Düfuf) Def.
  • DÜF'A

    (C.: Difâ) Çok çabuk akan su.
  • DÜFAK

    Bir şeyin dolu olması.
  • DÜFFA'

    Büyük sel.
  • DÜFN

    Gömülmüş kuyu.
  • DÜFUK

    Atılmak. * Dökülmek.
  • DÜ-GANE

    f. İki adet, iki tane, ikiz. Çift.
  • DÜ-GİTİ

    f. İki âlem. Dünya ve âhiret.
  • DÜHAT

    Akıllılar. Akılda çok ileri olanlar. Dehâ sâhibi. Son derece anlayışlı ve zekâ sahibi olanlar.
  • DÜHDÜN

    Bâtıl nesne.
  • DÜHDÜR

    Bâtıl nesne.
  • DÜHME

    Siyahlık, karalık.
  • DÜHN

    Ot, yemiş veya çiçekten çıkarılan yağ.
  • DÜHRİYY

    Yaşlı, ihtiyar, müsinn.
  • DÜHÛR

    Devirler, zamanlar. Dünyalar.
  • DÜHÜL

    f. Davul.
  • DÜKA'

    Deve öksürüğü.
  • DÜKAS

    Uyuklamak.
  • DÜKNE

    Siyâha benzer bir renk.
  • DÜLAKE

    Davar emziğinde kalan süt bakiyesi.
  • DÜLBE

    (C.: Düleb) Çınar ağacı.
  • DÜLBENT

    f. Tülbent.
  • DÜLCE

    (Delce) Gece vakti bir yere gitmek.
  • DÜLDÜL

    Fahr-i Kâinat (A.S.M.) Efendimize mahsus bir katır ki, sonradan Hz. Ali (R.A.) Efendimize bahş buyurulmuştur.
  • DÜLFİN

    Denize düşenlere yardım edip, onları kurtaran bir balık.
  • DÜLKE

    Küçük bir canavar.
  • DÜLU'

    Huruç etmek, çıkmak.
  • DÜLUK

    Batma, güneş batması.
  • DÜLUK-UŞ ŞEMS

    Güneşin batışı.
  • DÜ'LUL

    (C.: Dâlil) Belâ, zahmet, dâhiye.
  • DÜM

    f. Kuyruk.
  • DÜMA

    (Dümye. C.) Suretler. Küçük putçuklar.
  • DÜMA'

    Hastalık veya ihtiyarlık sebebiyle gözden akan yaş. * Bahar günlerinde üzüm çubuğundan akan su.
  • DÜMAC

    Çok sağlam nesne. * Gizli örtülü olan şey.
  • DÜMAN

    Yemişin çürüklü olması. * Ekine su düşüp, kesilmek.
  • DÜMASİR

    (Demser) İnişi yumuşak olan yer. * Etli, büyük deve.
  • DÜM-BÜRİDE

    f. Kuyruğu kesik.
  • DÜM-ÇE

    f. Kısa kuyruk, kuyrukçuk.
  • DÜMDAR

    f. Askerlikte arttaki emniyeti te'minle vazifeli, geriden gelen ve askeri tâkib eden birlik. Ordunun geriden emniyet kuvveti. * Mc: Son zamanlarda gelen büyük evliyâullah.
  • DÜMEL (DÜMMEL)

    Tıb: Büyük kan çıbanı.
  • DÜMLUK

    Yassı, yuvarlak taş.
  • DÜMLUS

    Berrak, yumuşak nesne.
  • DÜMLÜC

    Doğan kuşu. * Kan alacak yer.
  • DÜMME

    Arap oyunlarından bir oyun ismi. * Yol, tarik.
  • DÜMU'

    (Dem'. C.) Gözyaşları.
  • DÜMUK

    Ansızın duhul etmek, birdenbire girmek.
  • DÜMUR

    Destursuz olarak eve girmek.
  • DÜMUS

    Geceleyin çok karanlık olmak.