(Dâllibilişâre) Sözdeki mânanın işâretine göre delil olmak.Üç nevi delâletten biri ile sevkedildiği mânanın gayrisine yâni; söylenince maksud-u asli olmayan bir mânaya delâlet eden lâfızdır. Meselâ: "Cenab-ı Hak bey'i helâl, ribâyı haram kılmıştır." ibâresi, bey', yani alış-veriş ile ribâ (fâiz) arasında fark bulunduğunu beyan için sevk olunmuştur. Bundan asıl murad budur. O hâlde bu ibâre meşru alışverişle faiz arasında fark bulunduğuna "delâlet-i mutabıkıyye" ile delâlet ettiği gibi, bey'in helâl, fâizin haram olduğuna da yine "delâlet-i mutabıkıyye" ile "bi-l işâre" delâlet etmiş olur. Yine bunun gibi bir malın abde verilmesini veya verilmemesini isteyen bir kimseye karşı "Bu malı hiç bir şahsa vermem" sözü bu malın abde verilmeyeceğine "delalet-i tazammuniye ile" "bi-l işare" delâlet eder.)"Evlâdın nafakaları mevludün leh üzerinedir" ibâresi de çocukların neseblerinin, babalarından sâbit olacağına delâlet-i iltizâmiye ile bil-işâre delâlet eder. Çünkü, babanın mevlüdün leh olması, nesebin kendisinden sübutunu müstelzimdir." (İst. Fık. K.)
Su veya başka sıvıları taşımaya mahsus dar ağızlı, şişkin gövdeli çoğu hasırla sarılı veya sepetli büyük şişe.
DAMAR
t. İstidad. Huy, tabiat, inat. * İnsan bedeninde kanın dolaştığı yollar, şiryan. * Irk. * Toprağın içindeki maden filizleri ve su tabakası. * Damar veya köke benzeyip bir cismin her tarafına uzanan yollar. * Mermer ve ona benzer dalgalı şeylerdeki çizgiler.
DAMD
Yaranın üstüne bez bağlamak, merhem sürmek.
DAMECMEC
Katı, şedid. * Uzun boylu bahil kimse.
DAMED
Hışım etmek, öfkelenmek, hiddetlenmek, kızmak.
DÂMEN
f. Etek. Kenar. Taraf. Zeyl. Elbise veya dağ eteği.
DAMEN-BUS
f. Etek öpen.
DAMENE
f. Dağ eteği, dağın çevresi.
DAMEN-GİR
f. Eteğe yapışan, etek tutan. * Dâvacı, hasım, şikâyetçi.
DAMENÎ
f. Eteklik. * Kadın başörtüsü.
DÂMEN-İ MUALLÂ
Yüksek şerefli dâmen, muallâ etek. * Mc: Yüksek namus sâhibi.
DAMEN-KEŞ
f. Feragat eden, eteğini çeken.
DAMGA
Bir şeyin üzerine işaret veya alâmet koymak. * İşaret vurulan âlet. Mühür.
DAMGA-İ VAHDET
f. Birlik damgası. Cenab-ı Hakkın birliğini gösteren delil.
DAMHAR
Mütekebbir, kibirli, terbiyesiz kimse.
DÂM-I ANKEBUT
f. Örümcek ağı. Örümcek tuzağı.
DÂM-I BELÂ
Bela tuzağı.
DAMIZ
Hayvan üretmeye mahsus dam. Hayvan yetiştirilecek ahır.