Tâbi olanlar, bağlı olanlar, emri altında bulunanlar. (Cenâb-ı Hakka ve Resul-ü Ekreme (A.S.M.) tâbi ve muti olan veli bir üstâdın ve bir mürşid-i ekmelin gösterdiği Hak ve hakikat, iman ve Kur'ân yolunda gidenler, ona tâbi' olanlar.)
ETBAK
(Tabak ve Tabaka. C.) Yemek tepsileri, sofraları. Büyük sahanlar. * Tabakalar, dereceler, mertebeler, katlar. * Kabileler, kavimler, aşiretler.
ETELAN
Adım birbirine yakın olmak.
ETEMM
Tam, en mükemmel, hiç noksansız.
ETENAN
Adım birbirine yakın olmak.
ETENE
Hayvanlarda ana ile cenin arasındaki kan alış-verişini temin eden organ. * Bitkilerde yumurtacıkların yumurtalığa yapışık bulundukları doku.
ETEYEMMENÜ
(Teyemmün. den) Ben kendimi teyemmün ediyorum (meâlindedir). (Bak: Teyemmün)
ETFAL
(Tıfl. C.) Çocuklar, tıfıllar.
ETFAL-İ BAĞ
Yeni yetişen körpe hâlindeki fidanlar.
ETFAL-İ MEKÂTİB
Mekteb çocukları, okul talebeleri.
ETFALİYET
Çocukluklar. Çocukluk halleri.
ETHAL
Kâbe-i Şerif yakınında bir dağın adı. * Bulanık su veya şerbet.
ETİ
Bir kişinin bir yere su iletmek için yaptığı ark. * Sel.
ETİBBA
Tabibler, tıb ilmini bilenler, doktorlar.
ETİBBA-İ HASSA
Saray hekimleri, saray doktorları.
ETİKET
Fr. Bir şeyin cinsini, miktarını veya fiyatını belli etmek için üzerine konan küçük yafta. * Teşrifat, görgü.
ETİME
(C.: Etâyim) Ateş yakacak yer.
ET'İME
(Taam. dan) Yemekler, taamlar, yenecek şeyler.
ET'İME-İ LEZİZE
Lezzetli yemekler.
ETİR
Günah.
ETKA
(Taki. den) Allah korkusu ile günahtan çok fazla çekinen. Haram veya helâl olduğunu iyice bilmediği şüpheli şeyleri yapmayan. Günah işlemeyen. Her şeyde Cenab-ı Hakk'ın rızasını gaye ve maksad edinen.
ETKIYA
(Taki. C.) Çok takvâ sâhibi olanlar. Takiler. Takvâda çok ileri giden mes'ud kimseler.
ETLA'
Uzun boylu.
ETLAD
Evde doğan câriyeler. * Eski mal. * Damızlık denilen doğurucu hayvan.
yun. Bir kavim, bir ırkla ilgili olan. İslâmiyet, kavmiyeti ve ırkçılığı reddeder. Etnik bölücülüğe karşı en kuvvetli siper, İslâm şuuru ve kardeşliğidir.
ETNOGRAFYA
(Etnografi) yun. Kavmiyyat. Kavimlerin, milletlerin gelişmesini, terakkisini ve has vasıflarını inceleyen, onların kültürlerinden bahseden ilim kolu.
ETNOLOJİ
yun. Kavimleri, ayrı dil ve ırktan toplumların hayat ve özelliklerini inceleyen ilim. Önce hristiyan misyonerleri dinlerini yaymak için kavimlerin özelliklerini öğrenme ihtiyacını duymuşlar ve onların zayıf damarlarından faydalanmayı düşünmüşlerdir. 19.yy.dan itibaren ilmî gaye ile araştırmalar yapılmıştır. Bugün siyasî ideolojiler yayılmak amacı ile, etnik, kavmî hususiyetler ve zaaflardan istifade ederler.
(Tarik. C.) Tarikler, yollar, caddeler. * Sebepler, vesileler, vasıtalar. * Maişeti te'min etmek için tutulan meslekler, geçinmek için yapılan işler.
ETT
Galip olmak.
ET-TAHİYYATÜ
Bütün mahlukatın hayatları, kal ve hâl dilleri ile Hâlıkları olan Allah'a (C.C.) karşı yaptıkları hamdler, şükürler, mânevi hayat hediyeleri. (Bak: Tahiyye)
ETTAR
Kasnakçı.
ET-TEVVAB
Tevbeleri kabul edici olan Allah. Kendine tevbe ve rücu' eden kulları çok. Tevbeyi kabulde çok beliğdir. Tevbe edeni hiç günah yapmamış gibi afv u rahmeti ile bahtiyar eder.