E Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ETA

    Kavak ağacı.
  • ETAJER

    Fr. Kapaksız ve rafları olan taşınabilir dolap.
  • ETAN

    f. Dişi eşek. * Bir kısmı havada, bir kısmı suyun içinde kalan kaya; yosunlu taş. * Kuyu kenarında üstüne oturup su içmeye mahsus taş.
  • ETAVE

    Gelmiş, geçmiş, gelen, misafir, garib, gariban, kimsesiz, biçare.
  • ETBA'

    Tâbi olanlar, bağlı olanlar, emri altında bulunanlar. (Cenâb-ı Hakka ve Resul-ü Ekreme (A.S.M.) tâbi ve muti olan veli bir üstâdın ve bir mürşid-i ekmelin gösterdiği Hak ve hakikat, iman ve Kur'ân yolunda gidenler, ona tâbi' olanlar.)
  • ETBAK

    (Tabak ve Tabaka. C.) Yemek tepsileri, sofraları. Büyük sahanlar. * Tabakalar, dereceler, mertebeler, katlar. * Kabileler, kavimler, aşiretler.
  • ETELAN

    Adım birbirine yakın olmak.
  • ETEMM

    Tam, en mükemmel, hiç noksansız.
  • ETENAN

    Adım birbirine yakın olmak.
  • ETENE

    Hayvanlarda ana ile cenin arasındaki kan alış-verişini temin eden organ. * Bitkilerde yumurtacıkların yumurtalığa yapışık bulundukları doku.
  • ETEYEMMENÜ

    (Teyemmün. den) Ben kendimi teyemmün ediyorum (meâlindedir). (Bak: Teyemmün)
  • ETFAL

    (Tıfl. C.) Çocuklar, tıfıllar.
  • ETFAL-İ BAĞ

    Yeni yetişen körpe hâlindeki fidanlar.
  • ETFAL-İ MEKÂTİB

    Mekteb çocukları, okul talebeleri.
  • ETFALİYET

    Çocukluklar. Çocukluk halleri.
  • ETHAL

    Kâbe-i Şerif yakınında bir dağın adı. * Bulanık su veya şerbet.
  • ETİ

    Bir kişinin bir yere su iletmek için yaptığı ark. * Sel.
  • ETİBBA

    Tabibler, tıb ilmini bilenler, doktorlar.
  • ETİBBA-İ HASSA

    Saray hekimleri, saray doktorları.
  • ETİKET

    Fr. Bir şeyin cinsini, miktarını veya fiyatını belli etmek için üzerine konan küçük yafta. * Teşrifat, görgü.
  • ETİME

    (C.: Etâyim) Ateş yakacak yer.
  • ET'İME

    (Taam. dan) Yemekler, taamlar, yenecek şeyler.
  • ET'İME-İ LEZİZE

    Lezzetli yemekler.
  • ETİR

    Günah.
  • ETKA

    (Taki. den) Allah korkusu ile günahtan çok fazla çekinen. Haram veya helâl olduğunu iyice bilmediği şüpheli şeyleri yapmayan. Günah işlemeyen. Her şeyde Cenab-ı Hakk'ın rızasını gaye ve maksad edinen.
  • ETKIYA

    (Taki. C.) Çok takvâ sâhibi olanlar. Takiler. Takvâda çok ileri giden mes'ud kimseler.
  • ETLA'

    Uzun boylu.
  • ETLAD

    Evde doğan câriyeler. * Eski mal. * Damızlık denilen doğurucu hayvan.
  • ETMESEH

    Karanlık, sessiz gece.
  • ETNAB

    (Tınb. C.) Çadır ipleri. * Ağacın kök damarları. * Vücudun sinirleri.
  • ETNİK

    yun. Bir kavim, bir ırkla ilgili olan. İslâmiyet, kavmiyeti ve ırkçılığı reddeder. Etnik bölücülüğe karşı en kuvvetli siper, İslâm şuuru ve kardeşliğidir.
  • ETNOGRAFYA

    (Etnografi) yun. Kavmiyyat. Kavimlerin, milletlerin gelişmesini, terakkisini ve has vasıflarını inceleyen, onların kültürlerinden bahseden ilim kolu.
  • ETNOLOJİ

    yun. Kavimleri, ayrı dil ve ırktan toplumların hayat ve özelliklerini inceleyen ilim. Önce hristiyan misyonerleri dinlerini yaymak için kavimlerin özelliklerini öğrenme ihtiyacını duymuşlar ve onların zayıf damarlarından faydalanmayı düşünmüşlerdir. 19.yy.dan itibaren ilmî gaye ile araştırmalar yapılmıştır. Bugün siyasî ideolojiler yayılmak amacı ile, etnik, kavmî hususiyetler ve zaaflardan istifade ederler.
  • ETRA

    Dere gibi akan su.
  • ETRAB

    (Tırb. C.) Hep bir yaşıt olanlar, akranlar.
  • ETRAD

    Kaşları kılsız olan kimse.
  • ETRAF

    (Taraf. C.) Taraflar, yanlar, canibler, yönler, uçlar, kıyılar.
  • ETRAF

    (Türfe. C.) Nazik ve zarif şeyler. * Lezzetli taamlar, güzel yemekler.
  • ETRAF-I ERBAA

    Dört taraf. (Sağ, sol, ön, arka.)
  • ETRAH

    (Terah. C.) Tasalar, kederler, elemler, gamlar, üzüntüler, sıkıntılar, ıztırablar.
  • ETRAK

    (Türk. C.) Türkler.
  • ETRAS

    (Türs. C.) Türsler, harpde kullanılan kalkanlar.
  • ETRİBE

    (Turab. C.) Topraklar.
  • ETRİKA

    (Tarik. C.) Tarikler, yollar, caddeler. * Sebepler, vesileler, vasıtalar. * Maişeti te'min etmek için tutulan meslekler, geçinmek için yapılan işler.
  • ETT

    Galip olmak.
  • ET-TAHİYYATÜ

    Bütün mahlukatın hayatları, kal ve hâl dilleri ile Hâlıkları olan Allah'a (C.C.) karşı yaptıkları hamdler, şükürler, mânevi hayat hediyeleri. (Bak: Tahiyye)
  • ETTAR

    Kasnakçı.
  • ET-TEVVAB

    Tevbeleri kabul edici olan Allah. Kendine tevbe ve rücu' eden kulları çok. Tevbeyi kabulde çok beliğdir. Tevbe edeni hiç günah yapmamış gibi afv u rahmeti ile bahtiyar eder.
  • ETTUN

    (C.: Etâtin) Hamam külhanı.
  • ETUM

    Su kaplumbağası.