E Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Osmanlıca Sözlükte Ara

  • ECRA'

    (C.: Ecâri) Bir şey yetişmeyen kumlu yer.
  • ECRAM

    (Cirm. C.) Ruhsuz büyük varlıklar. Cirmler. Yıldızlar.
  • ECRAM-I SEMAVİYE

    Gök cisimleri, yıldızlar.
  • ECRAM-I ULVİYE

    Ulvi yıldızlar. Büyük cirimler.
  • ECRAS

    (Ceres. C.) Büyük çıngıraklar, çanlar.
  • ECREB

    Uyuz hayvan veya insan.
  • ECRED

    Tüysüz adam, köse. Genç. * Çorak, otsuz yer. Bir şey yetişmeyen arazi. * Tüyü yumuşak ve kısa olan at.
  • ECR-İ MÜSEMMÂ

    Mukavele ve pazarlıkla kararlaştırılan ücret.
  • ECRİBE

    (Cirâb. C.) Dağarcıklar, meşin veya bezden yapılmış olan çantalar.
  • ECSAD

    (Cesed. C.) Cesedler. Cisimler. Tenler. Vücudlar.
  • ECSAM

    (Cisim. C.) Cisimler.
  • ECSAM-I NÂMİYE

    Büyüyüp yetişen cisimler. Nebat gibi büyüyenler.
  • ECSAM-I ULVİYE

    Ulvi cisimler.
  • ECSEL

    Karnı büyük olan kişi.
  • ECSEM

    Cesim, pek iri, gövdesi büyük olan. İri yarı kişi.
  • E'CUBE

    (Bak: U'cube)
  • ECUC

    Işık veren, parlayan. Parlak nesne. * Suyun tuzlu ve acı olması.
  • ECÜME

    Havuz.
  • ECVAD

    (Cevad. C.) Sahiler. Cömertler. Eli açıklar.
  • ECVAF

    (Cevf. C.) İçler. Kovuklar.
  • ECVED

    En cömert. En sahi. Daha iyi.
  • ECVED-İ MENSUCAT

    Dokumaların en iyisi.
  • ECVED-ÜN NÂS

    İnsanların en iyisi olan Hz. Peygamber (A.S.M.)
  • ECVEF

    Ortası boş. Kof. * Mc: Boş kafalı. Çok cahil. * Gr: Ortasında harf-i illet sayılan elif, vav, yâ harfleri bulunan fiil kökü.
  • ECVİBE

    (Cevab. C.) Cevaplar.
  • ECVİBE-İ MÜSKİTE

    Susturucu cevaplar.
  • ECYAD

    (Cîd. C.) Uzun boyunlar.
  • ECYAF

    (Cife. C.) Kokmuş etler. Cifeler.
  • ECYAL

    (Cîl. C.) Soylar. Tâifeler. Kavimler. Nesiller.
  • ECYED

    Uzun boyunlu (adam.)
  • ECYEM

    Gözü büyük ve kırmızı olan. (Müe: Ceymâ)
  • ECZÂ

    (Cüz. C.) Eczacılıkta kullanılan çeşitli maddeler. * Ciltlenmemiş kitab ve saire. * Cüz'ler, parçalar, kısımlar. * Bir kimyevi terkible vücuda gelip yanma hassası gibi böyle bir kuvvet ve te'siri haiz bulunan şey.
  • ECZAHANE

    f. Eczacı dükkanı. Ecza dolabı. İlaç satılan mağaza.
  • ECZÂ-İ ASLİYE

    Vücudda temel teşkil eden parçalar ve kısımlar, unsurlar.
  • ECZÂ-İ UNSURİYYE

    Esas teşkil eden parçalar.
  • ECZÂ-İ ZÂİDE

    Fazladan olan kısımlar, parçalar.
  • ECZAL

    (Cizl. C.) Ağaç kökleri, tomrukları.
  • ECZÂ-YI ŞERİFE

    Kur'ân-ı Kerim'i meydana getiren otuz cüz.
  • ECZEB

    Suyu geçirmeyen sağlam zemin.
  • ECZEM

    Burnu kesilmiş.
  • ECZEM

    (Cüzâm. dan) Cüzamlı, miskinlik illetine uğramış olan. * Parmakları veya eli kesik olan adam.
  • EDÂ'

    Yerine getirmek. Ödemek. Borcunu vermek. Vazifesini yapmak. * Tarz. Üslub. * Şive. * Tekebbür. * Fık: Namazı vaktinde kılmağa "Eda" ve vakit geçtikten sonra kılınan namaza da "Kaza" denir. (Bak: Kaza)
  • ED'AC

    Gözleri kara renkte ve büyükçe olan. * Pek siyah şey.
  • EDA-İ FERÂİZ

    Allah'ın (C.C.) farz olarak emrettiklerini yerine getirmek. Farz vazifelerini ifa etmek.
  • EDAKK

    En dakik, pek ince, çok mühim.
  • EDAKK-I UMUR

    İşlerin en mühimmi.
  • EDALL

    (Bak: Adall)
  • EDÂMALLAH

    Allah (C.C.) dâimî eylesin (mealinde duâ.)
  • EDANİ

    (Ednâ. C.) Ednâlar, en deniler, en alçaklar. Alçak, pek bayağı ve aşağılık kimseler.
  • EDAT

    Sebep. Âlet. Avadanlık. * Gr: Kendi başına mâna ifade etmeyip, kelime veya fiillerle birlikte mâna ifade eden kelime veya harf. İsim ile fiilden gayri kelime.